Sanatta muktedir bir oyuncu

Birkaç dizide rol alan birinin bir gazeteye verdiği röportaja bakılırsa bizdeki senaristlerin ya da yapımcıların zihnen/hayalen ne kadar sığ kalıplar içinde sıkışıp kaldığını anlamak çok da zor değil.

ONUR AKBAŞ

onurakbastde@gmail.com 

Güzel oyuncunun aktardığına göre, kendisinin sürekli zengin rollerine layık görülmesinin sebebi kendisinde var olan “Avrupai” yüzmüş. Şekilde/kalıpta, zenginliğe layık görülmenin şartı Avrupai bir yüz müdür? Avrupa’da fakirlerin yüzleri nicedir. Yollu bir bahse girerek yerimi zayi etme niyetinde değilim. Mesele şu: Bir yüze rol biçerek yola çıkan diziler veya bu yolla sanat hayatına dâhil olanlar sanat dünyasında pek de kalıcı olamıyor maalesef. İşte tam da bu yüzden “Diriliş: Ertuğrul” dizisinde Selcan Hatun gibi oba üzerinde muktedir olmaya liyakatli bir rolü, yüzünden okutabilmenin yanında, oynayabilmek, hayatının neredeyse bütününde oyunculukla iç içe olan,  Bursa’da açılan “SanatMahal” sanat merkezinde de emeği bulunan Didem Balçın’a yakışır. Bir gazeteye verdiği röportajda da aynı şeyleri söylüyor başarılı oyuncu: “Herkes oyuncu olabilir ama oyuncu kalamayacak.” Oyuncu kalabilecek kumaşa sahip olanları seçmek için de belli kalıplara hapis olunmayacak.

KURGUDAN UMUT KESİLMEZ

Cnbc-e’nin yayın hayatına son vereceği haberi duyulduğunda dizi eleştirmenleri ve dizi severler arasında sanki bütün yabancı diziler bizim için ulaşılmaz olacakmış, artık Türkçe alt yazılı o güzelim dizileri bir daha izleyemeyecekmişiz gibi bir hava oluştu. Oysa hem hayatımızda internet diye bir gerçek varlığı hem de Discovery Communication bünyesinde TLC olarak yayın yapacak kanalın, “kurgu ve hakikate dayalı eğlence programları” yapacağının bizzat reklam müdürü Naomi Powel tarafından duyurulması bu kanalın da dizilere dönük bir kuşak ihtiva edeceği yönünde umutlarımızı artırıyor.