'Sanatçının ilk amacı eğitmek olmamalı'

ONUR AKBAŞ

onurakbastde@gmail.com

Zeynep Sevi Yılmaz, “Mor Ufuklar” filminde gösterdiği performansla; Madrid Uluslararası Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ adayı, Trabzon uluslararası Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödül’ü’, Hindistan’da 8. Jagran Uluslararası Film Festivali’nde de ‘Jüri Özel Ödülü’ne sahip oldu. Yılmaz’la bir araya geldik. 

Sizi tanıyalım mı?

İzmir doğumluyum. Üniversite bitince İstanbul’a geldim. Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nda Gaye Çankaya ile çalışmaya başladım. Özel tiyatrolarda asistanlık, seslendirme yaptım, oyunlarda rol aldım. Zamanla reklamlarda ve dizilerde oynamaya başladım. Arkadaşlarımla zaman geçirmeyi, yeni yerler görmeyi ve deneyimlemeyi seven biriyim. Hayata karşı heyecanımı dinç tutmaya çalışıyorum.

Mektepli olduktan sonra mı oyunculuğa yöneldiniz yoksa bir “alaylı” yanınız var mıydı? 

Çocukken çok maymun iştahlıydım. Spor, hobi, aktivite yapabileceğim bütün kurslara gitmek istiyordum. Dans, voleybol, enstrüman kursu derken, tiyatroyla tanıştım. Tiyatro kendimi en iyi, en rahat ve özgür hissettiğim, kendimi ifade edebildiğim yer oldu. Lise bitince profesyonel olarak eğitim almak istedim ve 9 Eylül Üniversitesi Tiyatro Oyunculuk Bölümü’ne girdim. Meslek olarak oyunculuk dışında bir şey yapabileceğimi hiç düşünmedim ve arzu etmedim. Sevdiğim işi yapabildiğim için kendimi şanslı görüyorum.

Sizce dramanın öncelikli amacı sanat mı eğitim mi?

Aslında bu bütün sanat dalları için tartışılan ve göreceli cevapları olan bir soru. Bence sanatı eğitimden, eğitimi sanattan ayrı tutmamak gerekir. Sanatçının ilk amacı elbette eğitmek olmamalı tabii. Ama herhangi bir eserle yaratım süreci içinde, kendi dünya görüşünü, sosyal ya da siyasi fikrini, hayal dünyasını paylaşan kişi yani yönetmen, oyuncu ya da heykel tıraş fark etmez, seyircide eğitici ve düşündürücü bir iz bırakmalı. Böyle olduğunda sanat toplumdaki doğru yerini buluyor diye düşünüyorum.

TAKDİR EDİLMEK ÇOK GÜZEL

Pek çok ödüle aday gösterilmenin motivasyonuzdaki yeri nedir?

Mesleki olarak takdir edilmek, beğenilmek, eleştirilmek çok güzel bir his. Yaptığımız iş bir yerlere ulaşmış diyorum kendi kendime. Özellikle ilk uzun metraj filmimde ödül almış olmak ve yurtdışında birkaç festivalde aday olmak inanılmaz heyecan verici. Tabii bunda yönetmenin ve bütün ekibin katkısı çok büyük. Bir de pozitif motivasyonla beraber “acaba bir sonraki iş nasıl olacak, neler yapabileceğim” diye düşünmeden edemiyorum.

Oyuncu Zeynep Sevi Yılmaz’ı ailede motive eden şartlar nelerdir? Ya da varsa kimlerdir? 

Annemle büyüdüm ben, hayatımdaki en büyük destekçim annem oldu. Bugün ne yapıyorsam büyük bir kısmını ona borçluyum. Ne zaman canım sıkılsa, dertlensem “bir çözümü bulunur her şey atlatılır, ne yapabiliriz” der annem. Tanıdığım güçlü ve sabırlı kadınlardandır. Bir de ‘kutup ışıklarını’ görmek istiyor, söz verdim sanırım bir motivasyonum da bu hep aklımda.

Türkiye’de sinema ve oyunculuğu nerede görüyorsunuz?

Sinema kendi içinde devinimi, gelişimi, değişimi olan, toplumun nabzını tutan bir alan bence. Türkiye’de gün geçtikçe büyük bütçeli yapımlar, yeni yönetmenler, derdini anlatan bağımsız filmler çoğalıyor. Ve yurtdışına açılıyor. Oyuncunun da bu alanın her kısmında kendini deneyimleyebilmesi için, seyirciyle buluşabilmesi için, alternatifler fazlalaşıyor, bu çok önemli. Kendi adıma her zaman bunun bir parçası olmak ve yeni yönetmenlerle çalışmak isterim.

BİR DİZİDE OYNAMAYI İSTERİM

Bir dizide rol almayı düşündünüz mü? 

Elbette düşünüyorum ve istiyorum. Daha önce Mint Yapım’ın bir projesinde çalıştım benim için çok güzel bir deneyimdi. Bugün hangi oyuncuya sorsanız “dizide oynamak istemem” diyeceğini sanmıyorum. Oyunculukta bir ayrım görmüyorum, dizi oyunculuğu ya da tiyatro gibi. Kendimi iyi hissettiğim her projede çalışmayı diliyorum.