Rüzgâr diyarı Bakü

Sanata ve sanatçıya âşık, Leyla gibi sevenlerin yaşadığı bir ülke… Yaz, kış rüzgârı peşinden sürükleyen bir şehir… Hazar Denizi'nin batı kıyısında geçmişin izlerini taşıyan ‘Alevler Ülkesi’ Azerbaycan…

EMİNE BIYIK

emine.biyik@aksam.com.tr

Rotam rüzgâr diyarı, ‘alevler ülkesi’ Azerbaycan’a… 2 saatlik uçuştan sonra nihayet Bakü’deyim. Heyder Aliyev Havaalanı’na adım attığım an büyük bir şaşkınlık yaşıyorum. Sanki havaalanına değil de samanyolunun bütün yıldızlarını tabelasında toplayan bir otelin lobisine giriyorum… Adeta bakımlı ve ihtişamlı bir kadın gibi şıkır şıkır parlıyor… Güler yüzlü yer hostesleri karşılıyor bizi… Girişte tek bir vesikalık fotoğraf veriyorum ve 5 dakika içinde vizemi alıyorum. Her şey inanamayacağım kadar hızlı ve sorunsuz bir şekilde halloluyor. İkinci şaşkınlığımı da havaalanının çıkışında sıra sıra dizilmiş Eurovision için getirtilen London taksileri görünce yaşıyorum. Sürprizlerle dolu bir şehirde olduğumu anlamak için üçüncü bir şok daha yaşamama gerek yok sanırım. 

GEÇMİŞİN İZLERİNİ TAŞIYOR

Çocukluğunda çok hırpalanmış bir ülke Azerbaycan… Edip Cansever “Gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk hiçbir yere gitmiyor” der ya tıpkı o misal, Azerbaycan da çocukluğunun yani geçmişinin izlerini hâlâ taşıyor. Öyle ki rehberimiz Ruslan İmanzade, ilk durağımızın ‘Şehitler Yolu’ olduğunu söylüyor. Yani 1918 yılında Bakü Muharebesinde öldürülmüş Azeri ve Türk askerlerin defnedildiği yer... Şehit mezarlığında dikkatimi bir fotoğraf karesi çekiyor. İlham ve Ferize’nin fotoğrafı… Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi verdiği 1990 yılında ‘Kara Ocak’ diye anılan o günlerde İlham Allahverdibey, Ferize ile yeni evlenmiş fakat ülkesi için savaşması gerekmektedir. Sovyet tanklarının 

altında kalıp hayatını kaybeden İlham’ın ardından Ferize de intihar eder. O günden sonra Azerbaycanlılar için Sevgililer Günü onların ölüm yıldönümü yani 30 Haziran’dır… Günümüzün Leyla sevgisini, Leyla sadakatini, Leyla yüceliğini görmek isteyen yeni evlenecek çiftler, evlilik yeminlerini bu mezarlığın önünde ediyorlar.
 
GECEKONDU MAHALLESİ GÖREMEZSİNİZ

Hazar Denizi’nin en büyük liman şehri Bakü, etrafı ağaçlarla çevrili, geniş caddeleri olan, ihtişamlı binaların olduğu, sessiz, sakin ve kibar insanların yaşadığı bir şehir. Yerde bırakın çöp, toz bile göremezsiniz. Çünkü sokaklar, yürüyen merdivenler hatta otobanlar, her gün köpüklü sularla kadınlar tarafından temizleniyor. Her yer mis gibi kokuyor. Binalar ve meydanlar pırıl pırıl görülüyor. Diyelim ki karşıdan karşıya geçeceksiniz. Araba çarpar mı diye korkmayın. Trafik lambası kırmızı bile yansa arabalar yayalara yol veriyor. Sırf trafik olmasın diye iş ve okul giriş-çıkış saatlerini değiştirmişler. O kadar planlı programlı düşünülmüş ki her şey, tıkır tıkır işleyen bir düzenleri var. Caddelerde bolca son model lüks araba görmeniz mümkün. Haliyle insan düşünmeden edemiyor “Burada yaşayan herkes zengin mi, hiç mi yoksul yok?” diye… Rehberimiz Ruslan, “Burada gecekondu mahallesi göremezsiniz. Çünkü hayat şartlarımız iyidir” diyor. 

BAKÜ’NÜN SONSUZ ALEVİ

Bakü’de çok köklü bir sanat kültürü var. Bale, opera, tiyatro gibi etkinliklerin müptelasıysanız doğru adrestesiniz. Çünkü kültür-sanat konusunda bizden çok ilerideler. Bakü Modern Sanat Müzesi (Azerice: Bakı Müasir İncesenet Muzeyi), Azerbaycan'ın ilk modern sanat müzesi. Müze modern sanat (1905'ten 1960'a kadar) ve çağdaş sanat (1960'tan beri) koleksiyonuna sahip ve binden fazla eser içeriyor. Eserlerin yaklaşık 800'ü resimlerden, 200'ü ise heykellerden oluşuyor. Yabancı ressam ve heykeltıraşlardan Salvador Dalí, Pablo Picasso ve Marc Chagall'ın eserleri sergileniyor. Eğer yolunuz Bakü’ye düşerse mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ayrıca ‘Bakü’nün sonsuz alevini’ sembolize eden ve akşam olduğunda ateş rengini andıran Alev Kuleleri’ni, Kız Kalesi’ni (Qız Qalası), Şirvanşah Sarayı’nı, tarihi yerlerin olduğu eski kent yani Eski Şehir’i (İçeri Şeher), Şehitler Yolu’nu, Bakü Bulvarı’nı, Halı Müzesi’ni kesinlikle gezmeli ve görmelisiniz. 

HEYDER ALİYEV KÜLTÜR MERKEZİ 

Azerbaycan Devleti’nin düzenlediği mimari yarışmayı kazanan ünlü mimar Zaha Hadid’in konsept tasarımını; Kıbrıslı Türk mimar Saffet Kaya Bekiroğlu’nun detay tasarımını yaptığı Haydar Aliyev Kültür Merkezi, 3,5 yılda inşa edilmiş. İçinde konser salonu, konferans salonu, kütüphane, müze ve sanat galerileri bulunuyor. İhtişamından etkilenmemek mümkün değil. Kaydırağı andıran merdivenleri, dalgaya benzeyen tasarımıyla gördüğüm en güzel mimari eser diyebilirim. 

AZERBAYCAN LEZZETLERİ

Yemekleri bizim mutfağımıza benzer özellikler taşıyor ama içerik olarak farklılıklar var. Mesela hemen hemen her yemeğin içine kişniş koyuyorlar. Çok keskin bir tat olduğu için hoşlanmayabilirsiniz. 
Yemeklerin çoğu et ağırlıklı ve zeytinyağlı bulmak neredeyse çok zor. Gittiğiniz her lokantada masaya mutlaka turşu ve komposto servis ediliyor. Aklınıza gelebilecek her şeyin turşusu var. 

AZERİCE SÖZLÜK

Azerbaycanlıların dilini anlamak zor değil. Çünkü Azeri Türkçesi konuşuluyor. Onları dinlemek çok keyifli, öyle tatlı konuşuyorlar ki… İşte size birkaç örnek…

Düşmek: İnmek anlamına geliyor. Uçaktayken “Kemerlerinizi bağlayın. Uçağımız düşüşe geçmiştir ” anonsunu duyarsanız sakın endişelenmeyin.  
Aysağol: Onaylama anlamına geliyor. Doğru söylüyorsun, aynen öyle gibi…
Dalına dikkat et: Arkana dikkat et demek.
Şekil çekmek: Fotoğraf çekmek.
Sümük: Kemik demek. Bir restorana gittiğinizde garson “Etiniz sümüklü mü olsun?” diye sorarsa şaşırmayın.
Armudu: İnce belli bardak anlamına geliyor.
Saklamak: Park etmek.
Şirin: Tatlı.
Nuş olsun: Afiyet olsun.
Pezevenk: Kuvvetli, koruyucu.
Adi çay: Normal çay demek.
Milyoncu: Milyoner.
Sağlam ol: Çok yaşa.
Kişi: Erkek.
Nefer: Kişi.
Subay: Bekar anlamına geliyor. 
Bekar: Başı boş, avare demek.

DOĞA ABİDESİ: YANARDAĞ

Dağın eteğinde doğalgazın çıkması sonucu alevlenen, tarihi bilinmeyen doğa abidesi, geçmişte ateşperestlerin ibadet yeriymiş. Zerdüştlerin âdeta kutsal topraklarıymış. 7. yüzyılda Azerbaycan İslam dinini kabul edince, geriye sadece burası kalmış. 20. yüzyıl başında petrol çıkarılmaya başlayınca bu tür dağlar söndürülmüş. Bazılarıysa kendiliğinden sönmüş.