Ramazan eğlencesi: Karagöz - Hacivat

“Hayal ya da Gerçek-Şeyh Küşteri'den Hayali Küçük Ali'ye Karagöz” sergisi, İstanbulluların beğenisine sunuldu. Gelin serginin Kuratörü Erkan Doğanay'dan ayrıntıları dinleyelim...

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Atatürk Kitaplığı Koleksiyonu’ndan bulunan Karagöz oyunu karakter ve malzemeleri ilk kez sanat severlerin, Karagöz ilgililerinin ve tarihçilerin dikkatine sunuldu. Bazı örneklerin 1700’lü yıllara tarihlendiği seçki de ağırlıklı olarak bu oyunun en önemli Karagöz ustalarından olan Hayali Küçük Ali’nin arşiv ve koleksiyonu da izleyici ile buluştu. Sergide ayrıca, Hayali Memduh’un Karagöz çizimlerinin yer aldığı defterleri ile TRT arşivinden özel izinle alınan 1970’li yıllarda kaydedilmiş Hayali Küçük Ali oyunlarının kayıtları da görülebiliyor.Hayali Memduh’un Karagöz çizimlerinin yer aldığı defterleri ile TRT arşivinden alınan 1970’li yıllarda kaydedilmiş Hayali Küçük Ali oyunlarının kayıtları da görülebildiği sergi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Binası Tek Kubbe Salonu’nda 16 Haziran tarihine kadar açık kalacak.Serginin Kuratörü Erkan Doğanay ile sergi hakkında konuştuk

Sergiyle ilgili bilgi verir misiniz?

İBB Kütüphane Müzeler Müdürlüğünün Karagöz koleksiyonuyla ilgili çalışma yürüttük. Burada Karagöz karakterleri hem Osmanlı döneminden kalan  1720’deki ilk örneğe odaklanan koleksiyon örneği ile sonrasında da  özellikle 1950’li yıllardaki Hayali Küçük Ali  arşivinden seçki yaptık. Bu iki seçki ile geçmişten bugüne Karagöz oyunu, nasıl yolculuk izlemiş bu süreci anlatmış olduk. Sergide bu yolculuğu kullanırken Karagöz’ün sosyal hayattan beslenmesini dikkate alarak biz de şehir müzesi koleksiyonundan çeşitli objeler eşyalarla karşılaştırma yaptık. Burada da Karagöz’ün günlük hayattan beslenen alıntılarını çeşitli somut malzemelerle eşleştirip böyle bir anlatım yaptık.

Sergi Karagöz’ü yeniden canlandırma hatırlatma çocukların tanımasına vesile olacak değil mi?

Kesinlikle, bu dediğiniz anlamda her ne kadar değerini yitiriyor gibi görünse de, biraz teknolojinin burada özel bir durumu var. Teknoloji güçlendikçe bu tip etkinlikler azalıyor. Ve haliyle bu biraz da usta çırak ilişkisiyle gelişen bir şey,  maddi gelirler beklentisi olmadan yapılan bir iş. Özveri gerektiren,  sadakat gerektiren, o geleneğin devam etmesi için pek çok kendinden ödün vermeyi gerektiren bir durumu var.  Karagöz’ün usta çırak ilişkisinde ustalar da azalıyor, günümüzde  az sayıda Karagöz oynatan kişi var. Haliyle onlardan gidip öğrenmek isteyenin de sayısı azalıyor. Herkesin elinde telefon bilgisayar vs gibi cihazlar var. Ve bir şey daha söyleyeyim, Karagöz, sinema çıktığında da zayıflamıştı çünkü sinema veya TV’nin veya bugünkü teknolojinin geçmişteki somut karşılığı aslında kıyasladığımızda.

Sadece Ramazan’a ait olmasa, mesela serginiz Ramazan dışında da olsa nasıl olur? 

Bu sergi  ille de Ramazanda olacak diye bir şey yok zaten böyle olunca daraltmış oluyoruz. Karagöz 12 ay aslında. Ramazan’da iftar sonrası insanların bir araya geldiği daha sosyal yönünün olduğu için  böyle bir eşleştirme yapılabilir ama her dönem oynatılabilir Karagöz,  çok isterim sadece Ramazan ayında değil sonrasında da bu sergiyi başka tarihlerde, başka yerlerde göstermek, belki de bir aracı olarak yeni Karagözlerin yetişmesine vesile olmak gibi bir durumu olur inşallah da öyle bir faydası olur. Biz sergide şöyle bir şey yaptık. Hem bugünkü teknolojiyi belki burada bu teknolojiyi üreten kullananlar o açıdan bir fikir verebilir diye düşündük. Teknolojiyi de kullandık dokunmatik ekranlarla projeksiyonlarla bir belgesel yaptı. Yeni sıfırdan Karagöz’ün tarihçesini anlatan bir belgesel yaptık. Bu belgeselle nasıl bir yolculuktan sonra bu topraklara ulaştığını ve burada neler yaşadığını bugüne nasıl geldiğin insanların özveriyle bu geleneği nasıl devam ettirdiğinden bahsettik. Bu açıdan sergiyi görenler çok farklı bir Karagöz’ün dünyasına yolculuk yapacaklar.