endereren@gmail.com
L.A. Noire oyuncuları tam da 2.Dünya Savaşı’nın sonrasına, Amerika’nın Los Angeles bölgesine götürüyor. 1947 yılında geçen oyunun hem ana hikaye hem de dünyasında 2. Dünya Savaşı’ndan izler bulmak mümkün. Oyunda LAPD, yani Los Angeles Polis Departmanı’nda bir polis memuru olan Cole Phelps’i yönetiyoruz. Hikayenin başında sıradan bir destek birimi olan Cole, çözdüğü olaylar ile basamakları yavaş avaş tırmanmaya başlıyor. Cole ile bir yandan karşılaştığımız olayları, cinayetleri çözmeye çalışırken diğer taraftan ise karakterin geçmişi hakkındaki sis perdesini aralamaya başlıyoruz. Karşılaştığınız hemen hemen her olayda, olayın içerisinde bulunan karakterleri sorgulamanız gerekiyor. Bu sordu sırasında karakterin doğruyu söyleyip söylemediğini surat ifadelerinden anlamaya çalışıyorsunuz. Oyundaki en büyük yardımcınız olan not defterinize kaydettiğiniz ipuçları ve sorular ile sorguladığınız kişilerden bilgi almaya çalışırken kimi zaman ise onları köşeye sıkıştırmak için çabalıyorsunuz. Oyunun grafiksel yönüne baktığımızda yine surat ifadelerinin ön plana çıktığını görüyoruz. Motion Scan adı verilen özel bir teknik ile karakter ifadelerini oyuna olduğu gibi yansıtan Team Bondi, bu konuda şahane bir işe imza atmış. Oyunun en sevdiğim noktalarından birisi ise müzikleri oldu. O dönemin müzikleri oyunun her anında güzel bir şekilde kullanılmış. Daha çok ritimli çalgıları ve tam da yerinde kullanılan jaz parçaları atmosferi sağlamlaştıran etkenler arasında yer alıyor. Seslerden ve müziklerden bahsetmişken tıpkı surat ifadelerinde olduğu gibi karakter seslendirmelerinin de çok başarılı olduğunu söylemem gerek. Bu türü seviyorsanız ya da oyunu zamanında oynayamadıysanız kesinlikle göz atmanızda fayda var.