Muhteşem mimarisi, cıvıl, cıvıl dükkânlarıyla Kapalıçarşı, İstanbul’a gelen turistlerin en gözde mekânlarından. Ama son dönemde Kapalıçarşı’da tuhaf şeyler oluyordu. Hırsızlar Kapalıçarşı’nın huzurunu bozmak için harekete geçmişti…
561 yıllık Kapalıçarşı yeni bir günü merhaba diyerek ziyaretçilerini bekliyordu. Birbirinden renkli dükkanlarıyla tarihi Kapalıçarşı turistleri cezbediyordu. Her gün milyonlarca para Kapalıçarşı’da el değiştiriyordu. Böylesine büyük bir akışın olduğu yer sadece turistlerin değil hırsızlarında göz hapsindeydi. Bu hafta Kapalıçarşı esnafı için sıkıntılı geçecekti.
BUNLARIN YARISI BİZİM OLSA YIRTTIK BİRADER
Andre B. ve Alen B.’nin çarşı içerisinde elektrik -elektronik dükkanları vardı. Esnaf iki kardeşi çok seviyordu. Güvenlik kameraları takıyor, bozulan elektrik sistemini hep onlar tamir ediyordu. Girdikleri kuyumculardaki altınlar B. kardeşlerin hep rüyalarını süslüyordu. “Vay be bunların yarısı bizim olsa yırttık” diye zaman zaman kendi aralarında konuşuyorlardı.
Hemen iki alttaki komşu kuyumcudan iş gelmişti. Güvenlik kamerası takılması isteniyordu. Andre B. siparişi aldıktan sonra randevuyu verdi. Ertesi sabah ilk olarak yapılması gereken elektrik tadilat işlerini yapmaya başladılar. İçeri altın doluydu. İki kardeş göz göze geldi. İkisi de aynı şeyi düşünüyordu sanki. Yaklaşık 4 saat burada kaldılar. “Güvenlik kameralarını da en kısa sürede takacağız” diyerek ayrıldılar.
GEL SOYALIM HAYATIMIZ KURTULSUN
Andre, “Her gün milyonlara bakıyorum ama hala üç kuruşa iş yapıyoruz” diyerek serzenişte bulundu. “Gel o kuyumcuyu soyalım ve hayatımız kurtulsun” dedi kardeşine. Alen B. bu tekliften etkilenmişti. B. kardeşler oturup planı yapmaya başladılar. Andre, “Oraya oyuncak kamera takalım. Sonrasında çatıdan gireriz. Altınları alıp yurt dışına kaçarız” dedi. Alen, “Varım abi. Bıktım artık çatılarda dolaşmaktan” diyerek planı devreye koydular.
OYUNCAK KAMERA TAKTILAR
Ekmek yedikleri çarşıyı soyacaklardı. Hemen aşağıya Mercan’a inerek bir oyuncak kamera aldılar. Sabah erkenden kuyumcuya giderek çalışmaya başladılar. “Merak etmeyin en iyi kamerayı takıyoruz” diye de pişkin pişkin de cevaplar veriyorlardı. Bu soygunun ilk adımıydı. Andre kamerayı takarken Alen ise dükkânın zaaflarını not ediyordu. 3 saat sonra işleri bitti. Paralarını alarak kuyumcudan ayrıldılar.
KIZ ARKADAŞI DA SUÇ ORTAKLARI
Artık herşey hazırdı. Bu akşam kuyumcuyu soyacaklar ve zengin olacaklardı. Olayı kız arkadaşı Nimet A.’ya da anlatmışlardı. O da artık suç ortaklarıydı. “Hakkımı alırım bak” diyen genç kadın da Kapalıçarşı’ya geldi. Çarşıda artık mesai bitmiş dükkanlar kapanmıştı. Tadilat yaptıkları dükkanı hırsızlığın üssü olarak kullanmak için yerleştiler. Büyük gün gelmişti B. kardeşler için.
ÇAY GETİRDİM SANA ÜŞÜMÜŞÜNDÜR
Hava buz gibi soğuktu. Güvenlikçi soğuktan tir tir titriyordu. Nimet A. çarşının üşüyen güvenlikçiye giderek çay ikram etti. Başladı adamla konuşmaya. Güzel bir kadındı. Sohbet koyulaşmıştı. Bu arada Andre ve Alen malzemeleri aldıktan sonra çarşının çatısına çıktılar. Soyacakları kuyumcuya girmek için alt yapı çalışmalarını yapmışlardı.
30 KİLO ALTINI ÇANTAlarA DOLDURDULAR
Parmaklıkları keserek iple çatıdan kuyumcuya girdiler. Zaten kamerayı onlar takmıştı. Oyuncaktı. Rahat hareket ediyorlardı. 7 milyon değerini bulan 30 kilo altına yanlarında getirdikleri çantalara doldurdular. Hemen Nimet’i arayarak işlerinin bittiği bilgisini verdiler. Beyazıt’ta buluşarak hızla Kapalıçarşı’dan uzaklaştılar.
10 KİLO NİMET’E
İki kardeş daha sonra çaldıkları altınları bir sonraki gün şüphe çekmemek için kendi dükkanlarına getirdiler. Bu süreçte polisin sık gelip gitmesi üzerine altınları çarşıdan çıkartarak evlerine götüren hırsızlar altınları komşularının kömürlüğüne gizlediler. 10 kilo altını da sevgilisi Nimet’e verdi.
12 KİŞİLİK ÖZEL EKİP KURULDU
İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu konuyu devralmıştı. Başkomiser Mehmet Ali 12 kişilik özel bir ekip kurdu. Bu çok büyük bir soygundu. Kapalıçarşı esnafı tedirgindi. Polis memuru Murat ve Özgür çarşıdaki tüm kameraları topladılar. Soyulan kuyumcuya girdiklerinde şok olmuşlardı. Takılan kameralar oyuncaktı. İlk şüpheli bunu takan kişilerdi polisler için.
BİN SAATLİK GÖRÜNTÜ İZLENDİ
Elde 100’ün üzerinde kamera vardı. Bin saatlik görüntüyü izlemeye başladılar. Yapılan incelemelerde olay gecesi Kapalıçarşı’nın bitişiğindeki bir dükkanda tadilat işi yapan iki elektrikçi polis memuru Murat’ın dikkatini çekti. Bu kişilerin de izinle çatıya çıkan kişiler arasında olduğunu öğrenen polis B. kardeşleri takibi aldı. Kısa süre içerisinde iki kardeş gözaltına alındı.
EVET, BİZ SOYDUK
Andre ve Alen kardeşler Gayrettepe’deki Hırsızlık Büro’ya getirildi. Sorgularına Mehmet Ali Başkomiser de girdi. İki hırsız kısa sürede suçunu itiraf etti. “Evet biz soyduk” dediler. Altınların yerini tarif ettiler. Polis altınların bulunması konusunda pek umutlu değildi. Hemen deneyimli hırsızlık polisleri İhsan, Şakir ve Ercan verilen adrese doğru yola çıktılar.
KORKUDAN DENİZE ATTIM
Sıra genç kadının sorgusuna gelmişti. Nimet A. “Bana 10 kilo altın verdiler. Polisin sık gelip gitmesi üzerine korktum. Altınları denize attım” dedi. Nimet’in sinirleri bozulmuştu. O artık bir hırsızdı. Ağlamaya başladı.
ALTINLAR KÖMÜRLÜKTE AMİRİM
Mehmet Ali gergindi. Altınlar bulunmazsa operasyonun bir ayağı eksik kalacaktı. 15 dakikada bir İhsan’ı arıyordu. 1 saat sonra arayan İhsan’dı. “Amirim altınlar kömürlükte aldık” bilgisini verdi. Başkomiser derin bir oh çekti. Önce müdürüne bilgi verdi. Daha sonra soyulan kuyumcuyu aradı. “Hadi gözünüz aldın altınlarınız bulundu.” Polis için en mutlu an bu haberi vermekti. Mehmet Ali keyifle bir çay söyledi kendisine.