Ok yaydan çıktı, hedef TOKYO 2020

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Rio 2016 Olimpiyatları’nda Türkiye’yi okçuluk dalında temsil eden milli okçumuz Mete Gazoz’la buluştuk. Dünyanın en iyi okçuları arasında 14. sırada yer alan ve gencecik yaşına rağmen gösterdiği performansla adından bir hayli söz ettiren Gazoz’un yeni hedefi 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’na katılmak. 

Mete Gazoz yaşıtlarına pek benzemiyor. Küçücük bir çocukken arkadaşları gibi sokağa çıkıp da topla ya da kamyonla oynamamış. Henüz üç yaşındayken oyuncağı ok ve yay olmuş. Babası Metin Bey beden eğitimi öğretmeni ve eski milli okçu, anne de kulüp başkanı olunca onun için spor hayatının merkezine oturmuş hep. Küçükken fazla hareketli olması nedeniyle ailesi onun hiperaktif olduğunu düşünüp doktora götürmüş. Mete ailesini yanıltmış çünkü doktor onun için “Aşırı sosyal ve meraklı bir çocuk, başka bir şeyi yok” demiş. Biz de söyleşimizde Mete’nin ne kadar cana yakın ve sosyal biri olduğuna şahit olduk zaten. Peki Mete'nin hayatı sadece spordan mı ibaret? Mete her tür müziği dinliyor, ayırım yapmıyor. Ve en çok bilgisayar oyunlarını seviyor. Gittiği her ülkeden kâğıt para topluyor. Şapka ve bileklik biriktiriyor. Mete’nin tüm hayatı spor olsa da spor programları ilgisini çekmiyor... İşte 2020 olimpiyatlarında madalya için umut vaat eden Mete’nin gençlere ilham verecek hikâyesinden sayfamıza kalanlar…

ÜÇ YAŞINDA YAYI ELİME ALDIM
Sporcu bir aileye doğunca siz de ister istemez sporla haşir neşir oluyorsunuz. Henüz 3 yaşındayken yayı elime almışım. 5 yaşıma geldiğimde babamla oku en uzağa kim atacak diye yarış yapardık. 9 yaşımda artık yarışmalara katılmaya başlamıştım. Mahalleye çıkıp oyun oynayan bir çocuk olmadım hiç. Evde de yapacak pek bir şey bulamazdım. Babamın peşine takılıp okçuluk yapardım. Spor benim hayatımın vazgeçilmez bir parçası. Okçuluğu geliştirmek için diğer spor dallarını da yapıyorum. Mesela yüzme her sporun temelidir. Çünkü bütün kas gruplarınız çalışır. Ok atarken sırt kası çok kullanılır, yüzme de sırt kasları için çok yararlı. Basketbolda da takım ruhunu öğreniyor hem de koordinasyon gücünüz artıyor. Basketbolda zamanlama çok önemlidir. Ok atarken de doğru güneş doğru rüzgâr hepsini hesaplaman lazım ki atışı düzgün yapabilesiniz. Beynin sağ ve sol lobunu çalıştırdığı için piyano dersi aldım. Çünkü okçulukta da itme  çekme hareketi vardır. 
NİYE BENİM SOYADIM GAZOZ?
Bir gün okuldan ağlayarak geldim. “Neden benim soyadım gazoz, istemiyorum bu soyadı” diye evde tepiniyorum. Babam da “Sınıftaki arkadaşın Mehmet’in soyadını söyler misin?” dedi, bir an durup düşündüm “Bilmiyorum” dedim. Bu sefer de “Peki, Ayşe’nin soyadını hatırlıyor musun?” deyince bende yine ses yok. “Bak seni herkes tanıyor. Mete Gazoz diye çağırıyor” dedi. Sonra sonra ben de kabullendim hatta şimdi hoşuma bile gidiyor. Aile büyüklerimiz Bosna-Hersek göçmeni. Önceleri Askeroğlu anlamına gelen  Gazazoviç soyadı kullanılıyormuş, sonra gazaz daha  sonra da gazoz olarak zaman içinde değişime uğramış. 
BİLGİSAYAR OYUNu SEVİYORUM
Çok yoğun bir kamp hayatımız oluyor. Sabah yedide kalkıp idman yaparız, öğlen yemek arası, ardından idman ve kondisyon antrenmanları yaparız. Üç günde bir serbest zamanımız oluyor. O gün internet kafede vaktimi geçiriyorum. Bilgisayar oyunu oynamayı çok     seviyorum. İnternet üzerinden tanıştığım yüzlerini görmediğim     arkadaşlarımla oynuyorum. Zaten     takım arkadaşlarımla bütün yıl birlikteyiz ve hep onlarla bir şeyler yapıyoruz. Arada farklı insanlarla da vakit geçirmek istiyorum.
AĞLAMADIM AMA ÜZÜLDÜM
Olimpiyat öncesi iyi bir sezon geçirmiştim. Onun da verdiği bir gaz vardı ama yine de heyecanlıydım. Hatta bacaklarım bile titriyordu ama çok değil. Erkekler kategorisinde ülkemi temsil eden tek kişiydim ve aklımdan sadece bütün oklarımı hedefe atmak geçiyordu. İlk defa beni Hollandalı yendi. Üzüldüm tabii ama ağlamadım. Yenilince değil de kötü atınca ağlayabilirim ki kaybedince ağlamışlığım da vardı. Genelde karşımdakini elediğimde kimse yadırgamıyor, “Mete tabii ki, eler” diye bakılıyor esas elendiğimi zaman “Nasıl oldu da elendi?” diye konuşuluyorum.  Yarışma bittikten sonra komiteden arayıp “Gurur duyduk, başarılı ve örnek bir sporcu. Olimpiyat ruhunu çok güzel yansıttı” diye övgüde bulundular ki bu da benim için gurur verici bir durum. Bundan sonraki hedefim 2020 Tokyo olimpiyatlarına katılmak. Zaten şimdiden çalışmaya başladım bile. 
RÜZGÂR HOLLANDALI'DAN YANAYDI
Metin Gazoz: Gelibolu’da minikler kampındaydım. Dikkati dağılmasın diye ailece Rio’ya gitmeme kararı aldık. Otelin lobisinde televizyondan oğlumu izledim. Çok heyecanlıydım tabii. Hop oturdum hop kalktım. Oğlumu biliyorum, tanıyorum, nerede ne yapacağını tahmin ediyorum ama şans hep yabancılardan yanaydı. Mete bir numaralı hedefte yarışıyordu. Ve o gün o bir numaralı hedefte yarışan hemen herkes elendi. Aşırı bir rüzgâr koridoru oluştu. Bayrak direkleri bile sallanıyordu. Yarışmada dünya rekoru kırıp sıralamayı 1. bitiren Koreli yarışmacı 64.cüye elendi o kadar rüzgâr vardı ama Hollandalının yarıştığı ikinci koridorda yaprak kımıldamıyordu. Kısmet işte. Mete’nin gösterdiği     performans bizi çok mutlu etti. “Bütün ülke bu çocuğu konuşuyor” diye haberlerde anons yapılıyordu. Twitter’da trendtopic oldu. Taksicisinden bakkalına herkes “O çocuğu çok sevdik”, “Ufacıktı ama ne güzel ok attı” diye Mete’den söz ediyordu. Bu da çok gurur vericiydi.