Eşiyle birlikte tekstil ve tarım alanında faaliyet gösterirken 17 yıl önce oğlunun satrançla tanışmasıyla onun da hayatı değişti. Türkiye Satranç Federasyonu tarihindeki "ilk kadın başkan" olan Gülkız Tulay, “Oğlumun satrançtaki başarısı hayatımı değiştirdi” diyor.
1962 yılında Sivas’ta doğan Gülkız Tulay, 1984 yılında aile şirketlerinde iş hayatına atıldı. 1990 yılında hayatının aşkı Mahir Tulay ile hayatını birleştirdi ve bu evliliğinden biri kız, iki çocuğu oldu. Tulay’ın asıl hikâyesi ise, 1998 yılında henüz 8 yaşında olan oğlu Berkay’ın satrançla tanışmasıyla başladı. Berkay Tulay, bir yıl sonra 8-10 yaş grubunda "Türkiye Şampiyonu" oldu. Bu başarı ailenin de hayatını değiştirdi. Anne Tulay da hobi olarak ve sosyal sorumluluk adına satrançla ilgilenmeye başladı.
TÜRKİYE’DE BİR İLKİ BAŞARDI
Ailesiyle birlikte Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşayan, eşiyle kurduğu tarım ve tekstil şirketlerini yöneten Gülkız Tulay, burada Türkiye’nin ilk satranç eğitim kulübü olan; "Tarsus Zekâ Satranç Kulübü"nün, ardından, "Mersin Zekâ Satranç Kulübü"nü kurdu. Bu kulüp, bugün hâlâ Türkiye’nin ‘en fazla lisanslı satranç sporcusuna sahip kulübü ve yetiştirdiği başarılı sporcularla dikkat çekmeye devam ediyor. Bu başarı, Gülkız Tulay’ı Türkiye Satranç Federasyonu’na taşıdı. Federasyonda üstlendiği çeşitli görevlerin ardından 2012 yılında bir ilke imza attı veTürkiye Satranç Federasyonu tarihindeki "İlk kadın başkan" oldu. Tulay, 17 yıllık başarı hikâyesini, duygularını ve "Başkan" olarak hedeflerini AKŞAM’a anlattı...
OĞLUM HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
Hani genelde anne ya da babalar çocuklarının kaderini değiştirir. Ama bu bizde farklı oldu. Oğlum benim hayatımı değiştirdi bir bakıma. 1999 yılında 10 yaş grubunda oğlum Berkay, "Türkiye Şampiyonu" oldu. Tarsus gibi bir yerde pek de alışık olmadığımız bu olay, adeta hayatımı değiştirdi. O dönemde Türkiye’de çok az satranç kulübü vardı hatta Tarsus’ta hiç yoktu. O hevesle Tarsus’ta; "Zekâ Satranç Kulübü"nü kurdum. Satrancın ne kadar önemli bir spor olduğunu, çocuk açısından kazanımlarını topluma anlatabilmekti amacımız.
BENİ BİLE ŞAŞIRTTI
Oğlumun satrançtaki başarısının, benim hayatımı böylesine değiştireceğini o zamanlar söyleseydiler inanmazdım. Bunu ben bile beklemiyordum. Satranca bu kadar ilgi duyup, bu kadar zaman harcayacağımı hiç düşünmemiştim. Ancak Tarsus’ta kulübü ilk kurduğumuzda o kadar yetenekli ve başarılı çocuklar geldi ki, bu işten haz almaya başladım. Güzel bir ekip kurduk. Gelen başarılar, bizi daha da kamçıladı. Hobi ve sosyal sorumluluk olarak bu işe başladım, hâlâ da öyle düşünüyorum. Attığımız adım gittikçe yayıldı, genişleyip büyüdü. Tarsus’tan yaktığımız ışık, Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Oğlum Berkay’dan sonra bu kez kızım da satranca başladı. Önce bir veli, sonra bir yönetici ve bugün de federasyon başkanı olarak, Türk satrancına hizmet ediyorum. İlk kadın başkan olarak, genç kızlarımıza yol gösterip, onların önünü açtığımı düşünüyorum.
ÜNİVERSİTEDE BİR İLK
Satrancı sadece bir spor ya da bir merak olarak görmemek lazım. Satranç, eğitime katkı sağlayan önemli bir araç. Bugün Türkiye’de birçok üniversitede satranç, ders olarak veriliyor. Ancak biz bunu daha da öteye taşıdık. Yükseköğretime de satrancı yerleştirdik. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz ortak çalıştay sonrasında Türkiye’de bir ilke imza attık. Üniversite bünyesinde; "Satranç Öğretmenliği Bölümü" açılması için de
YENİ BİR "KASPAROV" DOĞUYOR
2016 yılında Bakü’de yapılacak olan olimpiyatlarda çok iyi bir derece elde etmek istiyoruz. Türkiye’den yeni Kasparovlar çıkabilir, zaten hedefimiz de bu yönde. 18 yaş altı yani genç kuşakta çok iyiyiz. Geçtiğimiz ay Hırvatistan’da düzenlenen; ‘Avrupa Yaş Grupları Satranç Şampiyonası’nda Cemil Can Ali Marandi, 18 yaş altında ‘Avrupa Şampiyonu’ oldu. Cemil, sırasıyla 10, 12, 14, 16 ve 18 yaş gruplarında bu başarıyı tekrarlayarak, kırılması zor bir rekora imza attı. Yani yeni bir Kasparov doğuyor.