Nimet Erenler Gülkökü 'Küllerinden Doğmak'

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr 

Yaşamına anlam katmak istiyorsan yolda ol, yolcu ol ve yol al… Aradığın o şeyi bulmak istiyorsan bir sabah erkenden uyan... Görünmeyeni görmek istiyorsan o perdeyi kaldır…  Nimet Erenler Gülkökü’nün “Küllerinden Doğmak” Arayış ve Uyanış adlı bilgelik kitabı aradığımız şeyin ne olduğunu anlatan bilgilerle dolu…

“Yazmak benim için hayatı anlama çabasıdır” diyorsunuz. Yazmak  ne ifade ediyor? Yazmak sizin için  nasıl bir duygu? 

Anladıklarımı yazarak başkalarının hayatlarına farklı bir yol gösterebilmek benim için değerli bir paylaşım. Çünkü benim yaşadıklarım bizim yaşadıklarımızdır. Bizim yaşadıklarımız beni etkileyendir ve beni etkileyen şey bizim etkilendiklerimizdir. Ben, sen, biz kısaca hepimiz bir birimizin bir yansımasıyız. O nedenle etrafımda olup biten yaşamlar üzerine gözlemlerim, hissettiklerim ve düşündüklerim başkalarına bir kapı açabilir. Dolayısıyla yazma isteğim temelinde anlayabildiklerimi anlatarak bilginin paylaşılmasına destek vermektir. Yaşantımızı dille inşa ediyoruz. Yazılı dil bunun önemli bir parçasıdır. Edebi, felsefik, psikolojik ve bilimsel bilginin buluştuğu bir dil insanı, farklı bir anlamlar dünyasına davet ediyor. İşte bu çerçevedeki anlamlar dünyasında düşünmeyi ve yazmayı çok seviyorum.

“Küllerinden Doğmak Arayış ve  Uyanış” kitabınızda okuyucu  nelerle karşılaşacak?

“Küllerinden Doğmak- Arayış ve Uyanış” adlı kitabımda hayatın içinde olan konu başlıklarına rastlayacaksınız. Aslında ezberleri bozan bir bakış açısıyla düşüncelerimizi, hiç akla gelmeyen bambaşka yerlere taşıyacak bir kitap. Ölümden mutluluğa, affetmekten nefrete, aşktan sevgiye, kadından erkeğe dek uzanan geniş bir yelpazede hemen her okuyucu kendinden bir şeyler bulacaktır. Bu kitabı; Paula Coelho, Osho, Krishnamurthy, Gurdjieff  gibi ezoterik ve mistik kitapları okumayı tercih edenlerin ve  ayrıca kişisel gelişimle ilgilenen okuyucuların severek  okuyacaklarını düşünüyorum. 

Kitabınızın başlığını taşıyan ilkyazınızda bilge kuşun hikâyesi çok  etkileyici, bu hikâyeden biraz  bahseder misiniz? 

Bu mitoloji, otuz kuşun yanılsamalarıyla geçirdikleri mistik bir yolculuğu anlatıyor. Hikâyenin etkileyici olan yanı da aslında her birimizin yaşadığı bir yolculuğa benzemesidir. Simurg’un hikâyesi biz insanoğlunun bu dünyada karşılaştığı zorlukların neler olduğunu anlatırken, kendine inanmanın ise insanı nasıl da gerçeğe götüreceğinin ipuçlarını veriyor. Adeta yanılsamanın ve gerçeğin nasıl da iç içe geçtiğini yaşatıyor insana. Bu mitolojide olduğu gibi yaşam dediğimiz  bu yolculukta kimimiz korkularına kapılıp cesaretini yitiriyor, kimimiz ayrılık hasretinde yolunu kaybediyor, kimimiz öfkenin, nefretin ve kinin esiri olmuyor muyuz farkında olmadan? Gerçeği ararken kendi yanılsamalarımızda boğulmuyor muyuz? Ve yine bazılarımız marifetiyle bir diğerine ışık olmuyor mu? İşte kitabın bu bölümünde  Simurg (Zümrütü Anka) mitolojisinden yola çıkarak  hepimizin yaşamakta olduğu gerçekliğimizi anlatmaya gayret ettim. Bu bölümü okurken kendi gerçekliğimize dışarıdan bakma şansını yakalıyoruz. 

“Yaşamak bir sanattır, bilene” başlık yazınız için neler söylemek istersiniz?

Hayattan güzel şeyler istiyoruz. Başarı güven mutluluk zenginlik şan şöhret...

Bunları isterken eksik bıraktığımız en önemli şey ise; ne istediğimizi bilmeden istiyor olmamızdır. Oysa biz, ne istediğimizi bildiğimizi düşünürüz. Oysa görünenin ardında hep bir görünmeyen mevcuttur. Bütün mesele bu perdeleri aralayıp gerçeğe ulaşmaktır. Hayat hiç bir zaman güllük gülistanlık değil, hayat acısıyla, tatlısıyla, hastalığı ve sağlığıyla iyisiyle kötüsüyle bizi beklemektedir. İşin özü ise bizim, yaşadığımız zorlukları aşabilecek gücü ve dirayeti kendimizde görebilme yeteneğimizdedir. Bu bir yaşam bilgeliğinin uygulanması halidir. Yani “yaşamak bir sanattır”.

Okuyucularıma müjde!

Bu kitabınız ardından yeni bir çalışmanız, araştırmanız var mı? Bir sonraki kitabınızın konusu ne olacak?

Olmaz mı? Hem de beni oldukça heyecanlandıran bir konu. Biz kadınların yaşadığı gerek duygusal gerek ruhsal gerekse toplumsal olguları yaşantılar üzerinden anlatmak istiyorum. Önümüzdeki yıl çıkarmayı planladığım beşinci kitabım özetle kadın bilinci üzerine olacak. Kadının pek çok yönden aklı, duyguları, sezgisi, yaratıcı yönü, anne kadın, eş, arkadaş kısaca kadının iç dünyası ve dünya anneyle olan yolculuğunu irdeleyerek bir kadın bilincinin oluşmasını amaçlıyorum. Okuyucularıma bir müjde vererek kitabımın adını da paylaşmak istiyorum; beşinci kitabım GAYANNA ismiyle yayına girecek.