Nihayet oyun bitti!

Başak Bıçak
basakbicak@gmail.com

Gençlere yönelik bilim kurgu romanlarının artışı, filme çekecek yeni hikâye bulamayınca çizgi roman kahramanlarından ve 80’lerin kült filmlerinin yeniden çekimlerinden (remake) medet uman Hollywood’un imdadına yetişti. Harry Potter serisinin gişe başarısını gördükten sonra iştahı açılan yapımcılar fantezi gençlik romanlarının başına üşüştüler. Bu furyanın son ürünü ise; Açlık Oyunları serisinin dördüncü filmi…Suzanne Collins’ın, romanı 3 kitaptan oluşuyor ancak son kitap ticari endişelerle iki film olarak sinemalaştırıldı. Yönetmen Francis Lawrence, bir roman serisinin son kitabının finalini çekerken artık tüm cephanesini harcaması gerektiğinin farkında olmadığından serinin en kötü filmine imza atıyor ve berbat bir kapanış yapıyor. Katniss Everdeen’in (Jennifer Lawrence) Başkan Snow’u ortadan kaldırma mücadelesine odaklanan Alaycı Kuş Bölüm 2 (The Hunger Games: Mockingjay Part 2), bilim kurgu soslu gençlik filmleri furyasının en kötülerinden olduğu gibi, sıkıcı finaliyle de serinin hayranları için dahi hayal kırıklığından ibaret olacak. 

Olmaz olsun böyle Remake!

Juan José Campanella’nın, 2010 yılında “En İyi Yabancı Film” Oscar’ını kazanan ve ülkemizde de gösterilen filmi Gözlerindeki Sır (El Secreto de Sus Ojos) Billy Ray yönetmenliğinde yeniden çevrildi. Hollywood versiyonu (Gizemli Gerçek) için iyi bir cümle kurmak isterdim ancak, karşımızdaki, “Remake nasıl yapılmaz?” konusunda el kitabı oluşturacak derecede hatalarla dolu, özünden uzaklaşmış, içi boş bir seyirlik. Nicole Kidman-Chiwetel Ejiofor 

ikilisinin oyunu, Ricardo Darin ile Soledad Villami arasındaki müthiş uyumdan çok uzakta. Yeni filmin tek artısı, Julia Roberts’ın etkileyici performansı… İlk filmi izleyenler yanından bile geçmesin.

Zordur kadın olmak 

Sevgili Günlüğüm’le hatırladığımız yönetmen Nanni Morettti'nin Cannes Film Festivali'nde prömiyerini yapan filmi Annem (Mia Madre) Amerika'dan gelen bir oyuncusu yüzünden çıkmaza giren filmiyle, hasta annesi ve ergenlik çağındaki kızı arasında sıkışıp kalan bir kadının yaşadıklarını ele alıyor. Filmin kadrosunda John Turturro da yer alıyor. 

Keşkelerle dolu bir film

Angelina Jolie’nin, üçüncü uzun metraj filmi Hayatın Kıyısında (By The Sea), ünlü oyuncunun yönetmenlik yolculuğunda türler arası gezinti yapacağının bir göstergesi oldu.  Film, bütününe yayılan melankolik ruh hali sayesinde, iki saati aşkın süresi ve durağan anlatımına rağmen şiirsel bir seyir atmosferine kavuşuyor.  Mekân seçimleri ve müzikler de yine bu duygusallığa hizmet ediyor. Hayatın Kıyısında, biçimsel açıdan güçlü bir film, keşke daha iyi bir çıkış fikrine sahip olabilseydi… Hatta “sebep” hiç zorlanmasa daha iyi bile olabilirmiş. Bu tür anlatımın ustası Terence Malick’in yaptığı gibi, filmin kendisinin oluşturduğu mana, hikâyesinden daha büyük aslında… Böyle bakınca da Hayatın Kıyısında, kaçırılmış bir fırsat gibi duruyor.