Ne yesen o olursun, peki o zaman sen kimsin?

SEREN AKSÜS
seren.aksus@diyetaktif.com

Her birimizin bir tanıdığı var… Kimi köyde kimi yaylada… Kimi bal üretiyor kimi zeytinyağı kimi peynir kimi tereyağı kimi süt… Peki bu gıdalar güvenli mi? Çocuklarımızı korumak için ne yapmalıyız? Yanıtı bu yazıda…

Kim üretiyor?

Uzak ya da yakın tanıdıkların ürettikleri ürünleri, gözü kapalı yiyoruz çoğumuz… Peki bu gıdalar güvenilir mi? Eminim tanıdıklarınız iyi insanlardır. Peki ya ürettikleri? Tesisleri ne kadar hijyenik? Yeterli personeli var mı? Peki ya bu sütü veren hayvan nasıl bakılıyor? Ne yiyor? Ne içiyor? Nasıl bir ortamda? Hastalanınca ne yapılıyor? Hangi ilacı kullanıyor? Hasta ve ilaç kullanıyorken sağılan süt nereye gidiyor? Bu hayvan yılda kaç gün hastalanıyor? O günlerde bu sütü nasıl alabiliyorsun? “Otobüs muaviniyle anlaştım, her hafta bagajda peynir getiriyor” cümlesi tanıdık geldi mi? Peki ya, “bir tanıdık bulduk, has tereyağı yolluyor” bunları söyleyenlerin hepsi eğitimli insanlar… Neyin doğru olduğunu da biliyorlar, 1.000 km yoldan et, süt ürününün açıkta, soğuk zincir olmadan gelemeyeceğini de… Peki niye alıyorlar… Son dönem pek çok üzücü haber, sık değişen gündem, kontrol edemediğimiz gelişmeler derken elimizde bir tek yediğimiz gıda kaldı. Bu durumda bizi, herkesin erişmediği zorlukla bulduğumuz bir şeyin, daha sağlıklı olduğuna kendimizi inandırmaya itti.
Yol kenarı zeytinyağı 
Yol kenarında ne olduğu belli olmayan zeytinyağları en büyük sorunlardan biri. Daha önce içinde ne olduğu belli olmayan pet şişelerde sunulan bu yağların çoğu atık olacak kadar kötü durumda… Tadarak anlamanın kolay kolay mümkün olmadığı bu gıdada sohbet fiyata geliyor. En ucuz yağı alma telaşesi, kalitesini sorgulamayı unutturuyor bizlere…
Bal çantada satılamaz
“Çok güzel bir bal buldum, adam koyuyor çantaya getiriyor” maalesef duymaya son derece alışık olduğumuz bu ürkütücü cümle kendini ele veriyor. El altından satılan bu şey, gıda olamaz. Nerede üretildi, kaç kovan var, kaç kilo bal elde etti, nasıl depoladı, paketledi? Bunlar hep sormamız ve zor ikna olmamız gereken konular…
Egzos içinde süt
Park halinde, çalışır vaziyette bir kamyonetin kasasında, 40 derece sıcakta, açık kasada taşıdığı sütü, yere eğilmiş egzosun içinde, güğümden pet şişeye dökerek süt dolduran adama "Ne yapıyorsun?" diye sordum. "Organik ağabey, 
hemen vereyim 5 lt" dedi? "Ya zehirlenirsem, güvencesi kim?" "Benim" dedi. Peki sen kimsin? İşte sormanız gereken soru. Cevabı net; kamyonet arkası, yolda süt satan uyanık…  
Hastalanınca açık gıda artıyor
Hele ki, ailede bir hastalık var ise, bir umut, bu gıdalara daha da yapışıyor hasta yakınları… Bu ne olduğu belli olmayan ürünleri üreten uyanıklar da bunu fırsat bilerek, daha çok sömürüyor telaşlı aileleri… Balından, çayına, yağından, baharatına, ellerinde kalan, ne kadar satılamayacak halde ürün varsa, bu hassa dönemdeki insanlara yutturuyorlar.
Kaliteli Üreticiye Şans Verin
Onlarca tesis kurmuş, binlerce insana ekmek veren, mühendisinden veterinerine, diyetisyeninden doktoruna koca bir ekip çalıştıran yüzlerce çok iyi firmamız var. Üretimleriyle insanlarımıza kaliteli gıda sunan, ülke ekonomisine can veren bu firmalar iyi ki varlar… Açıkta satılan, uyanıkların ürünlerini almak, bu firmalara ve ülke ekonomisine ihanet, hakaret gibi geliyor bana… Ürünlerini tarladan, rafa, oradan sofraya kadar denetime tabi tutan, bunun için bağımsız denetim laboratuarlarından hizmet alan markalar, kalite sertifikalarını alıyorlar. Böylelikle hem biz tüketicilere, sunduklarını ürünlerin güvenilir olduğunu kanıtlıyorlar, hem de ihracat yapmak istedikleri ülkelere…