‘Müzakereci Polis Timi’ yaşamaya ikna ediyor

Onlar Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği bünyesinde görev yapan ‘Rehine Müzakere Timi’. İşleri ölümün kıyısına gelmiş insanları hayata döndürmek,  yakınlarını bile rehine alanları tatlı dilleriyle ikna etmek. Tim'in şefi Komiser Cemalettin Demirci, müzakereci polisleri, saatler süren intihar ve rehine olaylarını anlattı.

MÜZAKERECİ SABIRLI OLMALI

Müzakereci olacak kişide aradığımız birtakım kriterler var. Herkes bu iş için uygun olmayabiliyor. İkna etme yeteneği güçlü olanları tercih ediyoruz. Öncelikle sabırlı olması, karşısındakini anlaması ve dinlemesi gerekiyor. Aynı zamanda analitik düşünüp pratik çözümler üretebilmesi ve çok yönlü düşünebilmesi de çok önemli. Seçilen kişiler kriz rehine müzakere kurslarına gider. Aynı zamanda İstanbul Emniyeti'ne bağlı uzman psikolog ve psikiyatrlardan da destek ve eğitim alırlar. Eğitimini başarıyla bitiren ve psikologlardan olumlu test sonucunu alanlar göreve başlar.  

SÖZÜ ONLARA VERİYORUZ

Olay yerine gittiğimizde İstanbul Emniyet Müdürlüğü›nden geldiğimizi, kendisini dinlemek ve yardımcı olmak istediğimizi söyleriz. Ölümün eşiğine gelmiş kişiyi hakikaten kendisine yardım etmek için orada olduğunuza inandırmanız çok önemli. İletişim kurabilmek için öncelikle güven ortamı oluşturmamız gerekiyor. O duruma gelmiş bir kişinin stres yoğunluğu en üst seviyede oluyor. Konuşarak rahatlasınlar diye ilk sözü onlara veriyoruz. Bir arkadaş gibi yaklaşıyoruz. Silahımızın olmadığını söylüyoruz. Uygun bir ortam oluştuğunda da ikna çabalarına başlıyoruz. Özellikle silahlı rehine olaylarında Özel Harekat Timleri’yle çalışıyoruz. Karşımızdaki kişiyi konuşarak ikna edebileceğimizi anlarsak zor kullanmıyoruz.  Anlaşma yapmaya çalışırız, asla riske girmeyiz. Özel Harekat Operasyonu bizde en son seçenek olarak kullanılır. Tüm bu çalışmalarımızda İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da bizzat konuları takip eder ve Rehine Müzakere Timi’ni destekler.

KIZINA BU TRAVMAYI YAŞATMA

Bizde ‘profillendirme’ diye bir sistem var. Kimlik bilgilerini, suç kayıtlarını, psikolojik rahatsızlığı olup olmadığını, aile durumunu, nelere değer verdiğini, dini referansları ne kadar yaşadığını öğrenip şahsın profilini çıkarır ve ona nasıl yaklaşacağımızı planlarız. Bunları anında çıkarmamız gerekir. Zamanı uzatmak aleyhimize olur. Bazı arkadaşlarımız sosyal medya hesabına ulaşır. Bazıları arkadaşlarına ulaşıp bilgi alır. Sonuçta o bilgiler toplanır, harmanlanır ve süzgeçten geçirilip şahısla bu doğrultuda iletişim kurulur. Bir örnek vereyim. Bir intihar vakası geldi. Şahıs 28 yaşında. Uyuşturucu suçuyla ilgili suç kaydı var. Kısa bir süre önce eşinden boşanmış. Beş yaşında kızı var ve annesiyle kalıyor. Bu şahsın hayattan beklentisi olmayabilir. Eşi terk etmiş, işi yok, çocuğunu göremiyor. Geriye ona ulaşabileceğimiz tek kanal kalıyor yani kızı. Biz de kız çocuklarının babayı sığınılacak güvenli bir liman gibi gördüklerini, intihar ederse kızının hayatı boyunca travma yaşayacağını söyledik ve kızını bir daha düşünmesini istedik. Bu bilgiler doğrultusunda intihar etmekten vazgeçirdik.

İntikam duygusuyla yaşamına son verebilir

l Eğer “Sevdiğimi getirirseniz atlamayacağım” derse dediğini yapmayız. Çünkü sevdiği kız gelince ona vicdan azabı çektirmek için ya da intikam duygusuyla gözünün önünde atlayabilir. 

l Asla yerine getiremeyeceğimiz sözler vermeyiz.
l Müzakereci soğukkanlı olur. En ufak bir heyecan hissetmen, yanlış karar vermen bir hayatı bitirebilir.
l Etkilenmemek mümkün değil. İnsanız tabii ki hepimiz üzülüyoruz. 

Oğlum sana emanet

Bir şahıs oğlunu da alıp köprüye çıkmış. Oğlunun ses yeteneği olduğu için kaset yaptırmak için İstanbul’a gelmiş. Birilerine para vermiş ama dolandırılmış. Kafayı takmış bu meseleye. Halledemeyince de soluğu köprüde almış. Elinde silahı da var. Olayı dinledik ve yapabileceklerimizin sözünü verdik. Görüşmenin sonunda çocuğuna Kürtçe bir şeyler fısıldadı ve korkuluklardan indi ve “Abi seni çok sevdim. Çocuğumu sana emanet ediyorum. Hadi Allah’a emanet” der demez korkuluklardan adımını attı. Bir adım daha atsa düşecek. Tam o esnada “Kendini atarsan çocuğun için bir şey yapamam, devlet yurduna bırakırım. Bu işin vebali de sensin” dedim. Bu sözümle indi. “Çocuk bana emanet” deseydim çoktan ölüme gitmişti.

Şeytan görevlendirdi

Resmi elbiseli bir asker, elinde G3’ü, sağa sola ateş ediyor. Çelik yeleklerimizi giydik. Yolu kapattık. Kimseyi yanına yaklaştırmıyor. Kendinin Deccal olduğunu söylüyor. Kendimi tanıttım. “Senin için görevlendirildim, seninle konuşmak istiyorum” deyince başladı anlatmaya. “Şeytan beni tüm insanları öldürmekle görevlendirdi. Gece talimat geldi. 100 mermim var en az yüz kişiyi öldürmem lazım” dedi. Ben de “Peki, talimattan önce Deccal olduğunu biliyor muydun? Deccal’le ilgili ne biliyorsun, araştırdın mı?” diye sordum. “Yok” dedi. Ben araştırdım biliyorum deyince, “Abi seninle konuşmak istiyorum kimse beni dinlemiyor” dedi. O an akıl oyunu yapmam gerekiyordu. 20 yaşlarında fit, kahverengi gözlü, uzun boylu bir çocuktu. Ben de “Deccal 30 yaşlarında olur, kısa boyludur, burnu kemerlidir, gözleri de mavidir. Tamam, sende farklı meziyetler var, bizim giremediğimiz alanlarla irtibatın olabilir ama mesaj yanlış gelmesin sakın dedim.” dedim. Bu sefer ikileme girdi. Yaklaşık dört saatin sonunda teslim oldu. 

Yaklaşmayın atlarım

Gece. Hava yağmurlu. İntihar edecek kişi kayalığın en ucunda “Yaklaşırsanız kendimi atarım” diyor. Kendimi tanıttım. “Güzel kardeşim seni dinlemek istiyorum. Senin için ne yapabilirim? Bana hayat hikâyeni anlat” dedim. Üç kardeşin en büyüğüymüş. 8 yaşındayken babası vefat etmiş. Anneleri de kaçmış. Yıllar sonra kız kardeşi evlenmiş, erkek kardeşi başka bir yere taşınmış. “Kardeşlerime hem babalık hem annelik yaptım. Yeri geldi çöpte yattım. İnşaatlarda çalıştım. Kardeşlerimin nafakasını sağladım” diye hikâyesini anlatmaya devam etti. Sonra bir kıza âşık olduğunu ve evlenmek istediğini ancak kız kardeşinin bu evliliğe karşı çıktığını anlattı. Ben de “O âşık olduğun kızı anlatsana” deyince tereddütlü cevaplarından ortada bir kadın olmadığını anladım. “Kız kardeşini ikna ederiz, düğününe de yardımcı oluruz” dedim ama ikna olmayacağını gördüm. Tam 5 saat müzakere yaptık. Bir ara konuşmayı kesti “Allah’a emanet olun. Hakkınızı helal edin” derken aşağı kaymaya başladı. Bir santim daha kaysa gidecek. Çok zorlandım ama çok şükür ikna ettim. 

Halkımızdan ricamız var

Köprüde ya da umuma açık herhangi bir yerde intihar olayı varsa vatandaşımızın bilinçli olması gerekiyor. İntihar teşebbüsünde bulunan insanların çoğunun ya psikolojik rahatsızlığı ya da farklı problemleri oluyor. Böyle bir durumda tahrik edici bir cümle sarf ettiğiniz zaman müzakereciyle intihar edecek şahıs iletişimini keser ve vatandaşla diyaloğa girmeye başlar. Zaten kişi problemlidir. Konuşmalardan tahrik olur ve kendini atar. Bu son olayda da böyle oldu. Müzakereci arkadaşımız birtakım ailevi sorunları olduğunu öğreniyor. Aslında ikna noktasına gelmiş. Stres seviyesi de azalmış. Ama arabadan bir şahsın bağırmasıyla kendini bırakmış. Belki de o sözleri duyunca stresi tetiklendi. Elimizden geldiğince olay yerini izole etmeye çalışıyoruz. Hatta müzakerecinin haricindeki bir kısım polisleri de uzaklaştırıyoruz. Vatandaşlardan ricamız intihar olayına denk gelirlerse izlemesinler, alkışlayıp kışkırtmasınlar. Bizim amacımız oraya niçin çıktığını unutturmak. O kişinin ölümüne sebep olanlar ömür boyu vicdan azabı çekebilir.

Cezaevindeki kardeşlerimi getirmezseniz öldürürüm

Şahıs bir çocuğu rehin almış. Elinde de bıçak var. Çocuğun ailesinin kendine muska yaptığını ve bu yüzden de çocuğu cezalandırmak istediğini söylüyordu. “Türkiye’nin en büyük hocasını bulup büyüyü bozacağız” desek de bir türlü ikna olmuyordu. “Cezaevindeki kardeşlerimi yanıma getirin” diyordu. Bu arada özel harekatçılar da karşı binada tertibatı almıştı. Özel harekatçılar her müzakereye çağrılmaz ama bu özel bir durumdu. Çünkü amacımız rehinenin hayatını kurtarmak. Rehine alan “Kardeşlerim gelmezse öldüreceğim” deyince “Böyle bir uygulamamız yok ama senin için izin alır, cezaevinde görüştürürüm” dedim. Kabul etmedi. Sürekli sorun çıkardı. Çocuğun bağırmasıyla bir el silah sesi duydum. Meğer karşı binadaki özel harekatçı dürbünle adamın çocuğu bıçakladığını görünce talimatı almadan ateş açmış. Çünkü özel harekatçının böyle bir durumda talimat almadan ateş açma yetkisi vardır.