TRT’nin Yeşilçam filmleri tadındaki dizisi ‘Hangimiz Sevmedik’te ‘Sevda’ karakterini canlandıran Funda Bostanlık ile bir araya geldik. İşini severek yaptığını söyleyen Bostanlık, “Mutlu olmanın altın kurallarından biri sevdiğin işi yapmak... Biri bana ‘Tatil mi, iş mi?’ diye sorsa, hiç düşünmeden ‘İş’ derim” diyor.
Yeni sezon dönemi sizin için nasıl başladı?
Yeni sezon dönemi benim için harika başladı. Çocukken severek izlediğim Yeşilçam filmlerinin tadında çekilen ‘Hangimiz Sevmedik’ adlı diziyle projeyle sezona giriş yaptık. Senaryosuna bayıldığım bir dizide, çok sevdiğim Sevda karakterini canlandırıyorum. Usta oyuncularla bir arada aynı seti paylaşıyorum. Onlarla oynama fırsatı yakalamak benim için heyecan verici…
Gül Onat, Altan Erkekli, Mehtap Bayri, Cengiz Bozkurt gibi usta isimlerle çalışıyorsunuz. Mesleğinizin ebedi olması için onlardan edindiğiniz en önemli bilgi neydi?
Her biri işini büyük bir aşkla yapıyor. Onları izlerken bile birçok şey öğrenebilirsiniz. Sadece oyunculuğa dair de değil, hayata dair de bir sürü şey öğreniyorsunuz. Bu başarılı üstatlarla aynı projede olmak çok heyecan verici bir şey… Kendimi çok şanslı hissediyorum.
YALAN SÖYLEYEMİYORUM
Canlandırdığınız karakter için neler söylersiniz?
Sevda akıllı, enerjik, esprili ve gözü açık genç bir kız. Teknoloji bağımlısı ve sosyal medya hesaplarına çok düşkün... Mahallenin delikanlılarından Tuncay’a âşık ama cesaretini toplayıp bir türlü açılamıyor. Hep üstü kapalı cümlelerle ona olan aşkını ima etmeye çalışıyor.
Sizi en çok hangi özelliği etkiliyor?
Enerjisi ve tatlı küçük yalanlar söylemesi…
Siz de tatlı küçük yalanlar söyler misiniz?
Ben yalan söyleyemiyorum ama Sevda bu konuda çok yetenekli…
Sevda için nasıl bir hazırlık yaptınız?
Sadece Sevda için değil, oynayacağım her rol için önce iyi bir analiz yaparım. Sonra bulduğum karakterin ince süslemelerini yaparım.
Nasıl bir süsleme bu?
Mesela Sevda nasıl konuşur, nasıl yürür, duruşu nasıldır, nasıl üzülür, nasıl sevinir, nasıl yemek yer gibi…
‘Hangimiz Sevmedik’ bir mahalle dizisi. Peki, siz de çocukken mahalle hayatını tadabilenlerden misiniz?
Tabii tattım ama Almanya’da… Çocukluğum Almanya’da geçti. Sıcakkanlı insanların bir arada olduğu, yardımsever, neşeli, rengârenk bir mahallede büyüdüm. Farklı kültürle yetişmiş, farklı coğrafyalardan gelen pek çok aile vardı: Polonyalılar, Ruslar, Yugoslavlar, Almanlar, Bulgarlar, Boşnaklar ve Afrikalılar... Bu kadar çok aile olunca haliyle çocuk da çok oluyor. Bütün çocuklar okul çıkışı toplanır, oyunlar oynardık. Arkadaş gibi değil de daha çok kardeş gibiydik. Dövüşüp kavga da ettik, gülüp eğlendik de...
Mesleğimi çok seviyorum
Yurtdışından gelen oyuncular genelde aksan sorunu yaşarlar.ö Siz böyle bir süreç geçirdiniz mi?
Ben pek yaşadığımı söylemeyeceğim. Menajerim Tuncay Altınoğlu’nun desteğiyle şu anda Filiz Çelik’ten eğitim alıyorum. Dizide de tekste bağlı kalarak okuma yaptığım için sıkıntı yaşamıyorum.
İnsan bazen yaptığı işten sıkılabilir. Sizin de sıkıldığınız, anlar oluyor mu?
Çok şükür şimdiye kadar öyle bir şey olmadı, işimi severek yapıyorum. Bence mutlu olmanın altın kurallarından biri sevdiğin işi yapmak... Oyunculuk bana göre çok heyecan verici ve rengârenk bir meslek… Düşünsenize size benzemeyen bambaşka karakterlere bürünüyorsunuz, gülüyorsunuz, ağlıyorsunuz… Bu benim için son derece keyif verici bir durum. Yani biri bana “Tatil mi, iş mi?” diye sorsa, hiç düşünmeden “İş” derim.
OYUNCU OLMAK GİBİ BİR HAYALİM YOKTU
Oyunculuk isteği çocukluktan mı geliyor?
Aslında oyuncu olmak gibi bir hayalim yoktu. İlk defa sahneye çıktığımda beş yaşındaydım. Şarkı söylemiştim ve bu benim için inanılmaz bir duyguydu. Sonra ilkokulda tiyatro kursuna yazıldım. Liseye kadar bir sürü oyunda oynadım. Liseye başlayınca tiyatro derslerine devam edemedim.
Dersler daha da ağırlaştığı için mi?
Hayır, gittiğim lisenin böyle bir imkânı yoktu. O yüzden tiyatroya ara verip edebiyata ve resme yöneldim. Lise bittikten sonra da oyunculukla alakası olmayan bir sürü yerde staj yaptım. Hangi bölümde okuyacağıma dair çok karasızdım. Kendim için en doğru kararı vermek istiyorum ama nereye gittiysem mutlu olamadım. Çok düşündüm ve ömür boyu hiç sıkılmadan, severek yapacağım tek işin oyunculuk olduğunu fark ettim.