Migrensiz bir hayat mümkün

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş

memgunes@hotmail.com

Sevgili okuyucularım,

Bu hafta sizlerle hepimizin zaman zaman yaşadığı baş ağrısı ve kendine özgü belirtileri olan migren hakkında konuşmak istiyorum. Baş ağrısı dünyada en sık görülen nörolojik durumdur, toplumun yüzde 90’ından fazlasında yaşamın bir döneminde baş ağrısı görülür. Migren tipi baş ağrısıysa binlerce yıldır bilinen, insanoğlunun en eski hastalıklarındandır. Migren, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından dünyada iş yapamamaya yol açan hastalıklar arasında 19. sıraya (kadınlarda 12. sıraya) yerleştirilmiştir. Buna rağmen migren bir halk sağlığı sorunu olarak görülmez. Migren; kronik, aralıklı ve sinir-damar yapılarıyla ilişkili bir hastalık olup sıklıkla ergenlik döneminde başlar.

AURALI VE AURASIZ MİGREN

Migren, baş ağrısının başlayacağını önceden hissetmek anlamında olan “auralı” ve “aurasız” olmak üzere iki klinik formda karşımıza çıkar.  Her iki tip öncesinde de ruhsal durumda ve iştahta bir takım değişiklikler vardır. “Auralı migren”, yani baş ağrısının başlayacağını önceden hissedilen tipinde, ağrı 1-2 dakika içinde başın sağ ya da sol yarısında başlar, görsel sorunlarla beraber görülür. Vakaların üçte birinde ağrı iki taraflı olup beraberinde bulantı ve bazen kusma da görülür. Bu tipte ağrı, birkaç saat ya da 1-2 gün kadar sürebilir. Aurasız migrende ise ağrı, daha çok ani başlangıçlı ve tek taraflı olup bulantı ve kusma daha uzun sürede eşlik eder. Işık ve sese karşı hassasiyet her ikisinde de vardır ve baş hareketiyle ağrının şiddetlenmesi tipiktir. Hasta sessiz, karanlık odada yatmayı tercih eder ve uyumaya çalışır. Migrenin başın tek yarısını tutması ve zonklaması, diğer baş ağrılarından ayrılan en karakteristik özelliğidir. Migren gerilim tipi baş ağrılarıyla sıklıkla karışır. Gerilim tipi baş ağrısı migrenin aksine nadiren şiddetlidir. Daha çok stresle ilgilidir, künt ve zonklayıcı olmayan tarzdadır ve beraberinde bulantı ve kusma genellikle görülmez. Tedavi yaklaşımında hastadan iyi bir öykü almak şarttır.

Migren tanı kriterleri nelerdir?

- 6 aylık bir zamanda en az 5 atak olması,

- Baş ağrılarının birkaç saatle birkaç gün arasında sürmesi,

- Baş ağrısının, bulantı veya kusma ile gürültü veya ışık hassasiyeti özelliklerinden en az biriyle ilişkili olması,

- Hasta öykü ve muayenesinde başka bir baş ağrısı sebebi bulunmaması,

- Baş ağrılarında aşağıdaki özelliklerden en az ikisinin bulunması,

- Baş ağrısının orta şiddette veya çok şiddetli olması,

- Fiziksel aktiviteyle ağrının kötüleşmesi,

- Tek taraflı olması,

- Zonklayıcı karakterde ağrının görülmesi.

Migreni neler tetikler?

Stres, uyku ve yemek düzeni değişikliği, yüksek ses, keskin kokular, titreşen ışıklar gibi birçok çevresel faktör migren atağını tetikleyebildiği gibi, yiyeceklerdeki bazı maddeler de (mayalı gıdalar, işlenmiş sosis, salam gibi etler, tiramin içeren peynir, şarap gibi gıdalar, alkol, tatlandırıcılar gibi) migren atağını tetikleyebilir.

Migrende tanı nasıl konur?    

Bir nöroloji uzmanı tarafından, ilk olarak hastanın nörolojik muayenesi esastır. Hekim gerekli gördüğü takdirde bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ister ve bu görüntüleme yöntemleriyle baş ağrısına neden olan tümör, beyin kanaması, beyinde su toplanması, beyin damarlarına ait problemler ekarte edilir. Yüksek tansiyon olup olmadığı araştırılır ve yine istenirse hastanın nöbet geçirip geçirmediğini ortaya koymak için EEG gibi ileri tetkikler yapılır.

Migren tedavisi

Migren hayati önem taşıyan bir hastalık değildir. Gelelim tedaviye. Tedavide amaç, hastaya migrenle yaşamayı ve 

ataklardan korunmayı öğretmektir. 

1-İlaçsız tedavi

Hastanın hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve rahatlatılması ve yaşam şeklini değiştirmesi yönündeki tavsiyeler yeterli olacaktır. Bunların başında, düzenli uyku ve egzersiz gelir. Ayrıca gevşeme teknikleri uygulamak ve migreni tetikleyicilerin farkında olmak ve onlardan kaçınmak gerekir. Bunun içinde diyete dikkat etmek (alkolden uzak durmak, işlenmiş ve tatlandırıcılı gıdalardan uzak durmak), parlak ışıktan, hava değişikliklerinden, yükseklikten ve keskin         kokulardan kaçınmak önemlidir.

2-İlaç tedavisi    

İlaç tedavisi, atak sırasında ve önleyici tedavi olarak ikiye ayrılır. Akut atak tedavisinde amaç migren ataklarını etkili, hızlı, tutarlı ve  24 saat içinde tekrarı olmaksızın kalıcı bir şekilde tedavi etmek ve ağrının şiddetini ve eşlik eden 

bulguları azaltmak veya ortadan kaldırmaktır. Profilaktik tedavide amaç akut atakları önlemek, atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltmak ve akut atak tedavi gereksinimini en aza indirmektir. 

Ve unutmayalım ki, acı mutluluğu hatırlattığı gibi kişiyi olgunlaştırır. Istırap, bize paylaşmayı öğretir. Nasıl ki en tatlı şarkılar acıyı dile getirenler ise, en acılı anlarda bize hayatın değerini gösterenlerdir. Unutmayalım ki acı hakikatin yoludur. Baş ağrısız günler dileklerimle, sağlıkla kalın…