Dağıstan doğumlu kamança ve bağlama üstadı Mark Eliyahu, kasım ayında bir dizi konser vermek üzere Türkiye’ye gelmeye hazırlanıyor. Türk melodilerine ve Osmanlı müziğine âşık olduğunu söyleyen Eliyahu, “Tek kelime anlamasam da her aile toplantısında muhakkak bir İbrahim Tatlıses şarkısı söylerdim” diyor.
Müzikolojist, besteci ve tar sanatçısı babasından aldığı mirasla yola koyulan Mark Eliyahu, kemanda aradığını bulamayıp Türk, İran ve Azeri müziğine yöneldi. İrlandalı-Yunan Ross Dally ve Bakülü müzisyen Adalat Vazirov'ın öğrencisi oldu, 1999›da İsrail›e yerleşti. Babasıyla birlikte ‘The Spirit of the East’ albümünü yaptı, beraber turladı. Filarmoni orkestrasıyla birlikte Nobel Ödülü gecesinde çaldı, Kudüs Piyor Festivali’nden Uluslararası Ud Festivali’ne, Krakow Yahudi Festivali'nden İtalya'daki prestijli Fabrica Festivali'ne dünya festivallerinde hayranlıkla izlendi. Mart atında Türkiye’de bir dizi Turne vermeye hazırlanan Mark Eliyahu; kemençeye olan ilgisini ve İbrahim Tatlıses’e duyduğu hayranlığı anlattı.
OSMANLI MÜZİĞİNE ÂŞIĞIM
3 yaşındayken bütün gün dinlediğim King Crimson albümlerini hatırlıyorum. 4 yaşına geldiğimde de klasik keman çalmaya başlamıştım. İlk çaldığım enstrümandı. İlk sahneye de 13 yaşındayken çıkmıştım. O yaşlarda dinlemeye başladığım eski Türk melodilerine ve Osmanlı müziğine âşık oldum. Sonra bu müzik üzerine araştırma yaptım. Bağlama ve tamburu keşfedip ders almaya başladım. Babamla birlikte makamları öğrendim. 16 yaşına geldiğimde de Ross Daly ile tanıştım ve ailemden izin alıp kendisiyle Yunanistan'a gittim. Ondan ders almam için beni ikna etti. Okulu bıraktım ve Yunanistan'a yerleştim. Bağlama ve tambur çalmayı ilerlettim. Bir sabah uyandım ve Hebil Aliev'in bir melodisi beni kalbimin en derininden etkilemeyi başardı. Kemençeyle ilgili ilk mistik deneyimimdi bu. Ailemden yardım istedim ve bu macera beni henüz 17 yaşında Azerbaycan’da 2 yıl boyunca Adlet Vasirov ile birlikte kemençe ve Azeri makamlarını öğrenmeme doğru götürdü.
TÜRK İNSANINI SEVİYORUM
İstanbul’a ilk gelişim değil. İnsanları da, ülkeyi de çok seviyorum. Tek kelime anlamasam da her aile toplantısında muhakkak bir İbrahim Tatlıses şarkısı söylerdim (gülüyor). Müziğini severek takip ettiğim Erkan Oğur var kendisiyle tanışıp ortak bir şeyler yapmayı çok isterim. Tüm Türk müzikseverleri konserlerime bekliyorum kasımda tanışmak üzere...
HABİL ALİYEV İLE AYNI SAHNEDE OLMAK İSTERİM
Müziğimi, oryantal alternatif diyerek tanımlayabiliriz. Şarkılarımda, kalbimden ve ruhumdan gelen; ruhsal ve müzikal bilgimi, geçmiş ve gelecekle birleştiriyorum. Enstrümanların bir süre sonra sanatçıların organları gibi olduğu söylenir. Kamança benim için ruhumun sesi ve kesinlikle vücudumunbir parçası gibi… Bağlama ise benim için ritmin kıvraklığı demek. Bugüne kadar beni derinden etkileyen, hayran olduğum Habil Aliyev, Alim Kasimov, babam ve ilham aldığım herkesle aynı sahnede olmak istiyorum. Sanırım Doğu ve Batı sentezi yapan müziklerden daha çok etkileniyorum.
HER ŞEY MÜZİĞİMİ ETKİLEYEBİLİR
Gençken en çok klasik batı müziği ve daha çok klasik rock müzikle ilgilendim. Sanırım Doğu ve Batı sentezi yapan müziklerden etkileniyorum daha çok. Her şey müziğimi besleyebiliyor. Bulunduğum atmosfer ve coğrafyadaki renkler ve kokular, yerel tatlar, bazen tanıştığım ve hikâyesini dinlediğim bir insan... Çok farklı tarzlardaki sanatçı ve müzik türlerini dinliyorum. Pop'tan klasik müziğe, Asya'dan Avrupa'ya kadar birbirinden farklı ülkeden müziklerden de farklı farklı etkileniyorum.