Makam şoförlüğü yapmak müzisyenlik kadar zor değil

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Aydın Aydoğdu, gündüzleri gaza, akşamları da piyano tuşlarına basıyor. Hem arabalara sevdalı hem müziğe tutkun…  Gündüzleri makam şoförlüğü yapıyor, mesaisi bitince de piyanosunun başına oturuyor. İşte karşınızda Intertech A.Ş. Genel Müdürü Ömer Uyar’ın makam şoförlüğünü yapan Aydın Aydoğdu…

1977 yılında Giresun’da dünyaya gelen Aydın Aydoğdu, beş yaşında ailesiyle İstanbul’a gelmiş. Çocukluğundan beri arabalara ve müziğe hayran olan Aydoğdu, “Hayatıma müzik çok değer kattı ama arabaların yeri ayrıydı” diyor. İlkokul sıralarındayken müzik derslerinin en başarılısı oymuş. Çok iyi flüt çalar hatta öğretmeninin bile zorlandığı parçaları o, rahatlıkla çıkarırmış. Bir yandan okula gider bir yandan da harçlığını çıkarmak Mecidiyeköy’de sandviç satarmış Aydın Bey. 12 yaşındayken biriktirdiği paralarla oyuncak gibi görünen basit bir org almış kendine. Ailesinden gizlice eve getirmiş müzik aletini. “Başlangıçta ailemin haberi yoktu. Müzikle içli dışlı değillerdi. Muhafazakâr bir ailede büyüdüm. Bu nedenle cesaret edip de aileme müzik konusunda açılamadım” diye anlatıyor orgunu ailesinden saklama nedenini. Yaşı biraz daha büyüyünce daha profesyonel bir alet almak istemiş ancak maddi imkânı yokmuş. 17 yaşındayken Cahit Sıtkı Tarancı’nın torununun özel şoförlüğünü yapmaya başlayan Aydın Bey, patronunun verdiği 250 dolar bahşişi alınca sevinçten havalara uçmuş. Tahmin edeceğiniz gibi hemen gidip 200 dolarıyla profesyonel bir klavye almış. Nihayet hayaline kavuşan Aydın Bey klavyesini eve götürebilmek için güzel de bir neden bulmuş: “Halamın oğlu amatör müzisyendi, sahneye çıkıyordu. Annemlere ‘Kahraman’ın orgu bir süreliğine bende duracak, evde koyacak yer yokmuş” deyip eve getirmiştim. Uzun bir süre sonra bende kaldı. Dijital ve değerli bir alet olduğu için ekranıyla kendimi geliştirmeme yardımcı oldu. O zamanlar internet, YouTube bu kadar yaygın değildi. Orijinali, doğrusu nedir bilmiyorduk. Müzik kulağım iyi olduğu için kendi kendime yanlış olup olmadığına karar verebiliyordum.

KULAKLIKLA ÇALIŞIYORDUM

Aydın Bey’e ailesinin müzik konusunda kendisine destek olup olmadığını, o piyanosunu çalarken ev ahalisinin sesten rahatsız olup olmadığını da sordum. “Sesten rahatsız olmuyorlardı çünkü kulaklıkla çalışıyordum. Onlar da ‘nasılsa bizi rahatsız etmiyor’ deyip karışmazlardı. Yoksa ne çalıyor nasıl öğrenmiş diye merak etmiyorlardı. Belki bağlama olsaydı ‘Ne güzel çalıyorsun’ derlerdi. Piyano onlara uzak bir şeydi. Bazı ailelerin dikkatini çekebilirdi ama bizde öyle olmadı. Babam despot bir adamdı. Evde istediğimiz bir filmi asla izleyemezdik. Biz dizi izlerken babam gelse direkt haber ya da spor programı açardı. Biz de altı kardeş ses çıkaramazdık. Belki onun korkusundan müzisyenliği seçmedim. Zaten gece hayatı da bana göre değildi. Tanıdıklarımın bu işten çok da memnun olduğunu görmedim, ‘parası bereketli değil’ diyorlardı. Müzisyenlikten para kazanmayı düşünmedim. Yeşilaycı yönüm ve muhafazakâr bir ailede yetişmem de buna neden oldu. 

MÜZİKTEN AYRI KALMADIM

Müziği seviyordum ama arabalara da hayrandım. İyi ki bu mesleği seçmişim. 95 yılından beri makam şoförüyüm. Ehliyetimi aldığım günden beri mesleğimi severek yapıyorum. İki sevdiğim şeyin arasında seçim yapmam gerekiyordu, hayat beni araba şoförlüğüne yöneltti. Üstelik risk yoktu, kolaydı hem de zevk alıyordum. Müzik de zevkliydi ama bir risk vardı. Müzik B planı olarak hayatımda yer aldı. Makam şoförlüğü yapmak müzisyenlik yapmak kadar zor değil. Sakin biriyimdir, İstanbul trafiğini çözdüğüm için de rahattım. Mesleğim şoförlük olsa da müzikten hiç ayrı kalmadım. Askerliğimi Urfa’da yaptım. Orada da müzik yaptım. Askerliğim 18 aydı ama bana 28 gün gibi gelmişti. Arkadaşlarım uyuduğu zaman kulaklıkla aranjeler yapıyordum. 

MİHRİBAN TÜRKÜSÜNÜ İSTEDİLER

2010’da Denizbank’la yollarımız kesişti. Merkez binamıza gelip piyano olduğunu görünce dünyalar benim olmuştu. Patronum Ömer Bey, merkeze toplantıya geldiğinde ben de hemen piyanonun başına oturuyorum. Toplantı geç saatlere kadar sürse de beklemekten sıkılmıyor aksine keyif alıyorum. Daha önce çalıştığım insanlara göre Ömer Bey daha anlayışlı biri. Hatta bir gün “Sen çalarsın ben de şarkı söylerim” demişti. Binada beni dinleyenlerden tebrikler alınca çok mutlu oluyorum. Benden şarkılar istiyorlar. Bu aralar Mihriban pek moda galiba geçen gün Game of Thrones’u çalarken Mihriban’ı çalmamı istemişlerdi.