Macbeth’in hikâyesini hiç böyle izlemediniz…

Hande Sönmez

hande.sonmez@gmail.com

Fiziksel Tiyatro Araştırmaları Grubu’nun Shakespeare’in Macbeth’ten uyarladığı Şatonun Altında, herkese keyifle geçirebileceği bir saat armağan ediyor. 

Ellerinde çarşaflar ve leğenlerle sahnede beliren iki kadının eski çağlara has bir dil olduğunu tahmin edebileceğiniz bir dille seyirciyle iletişim kurmayı başarmasıyla başlıyor Şatonun Altında. Sonradan Türkçe de anlatacaklar anlatmasına ama aslında bu çok da mühim değil. Mühim olan “nasıl” anlattıkları…

İlham verici reji fikirleri

Fiziksel Tiyatro Araştırmaları ekibinin sahneye koyduğu Şatonun Altında; çarşaf, leğen, mandallar ve ayakkabı fırçasından nefis bir hikâye anlatmayı başarıyor. Çarşaftan Sir ve Lady Macbeth, ayakkabı fırçasından ise bıyık çıkartan, mandallardan taç yapan rejideki birbirinden yaratıcı fikirler izleyiciye ilham veriyor. Ekibin kullanmayı seçtiği metaforlar ve oyunun dili o kadar yenilikçi ki izlerken heyecanlanmamak imkânsız. Hele ağızlarının kana bulandığı sahnede Alman yönetmen Thomas Ostermeier’i bile andım.

Hikâyenin sonu başından belli

Oyuncular Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal, vücut dillerini kullanmada muazzam bir iş çıkartıyorlar. Yani aslında hikâyenin sonu en başından belli evet ama başta da dediğimiz gibi Şatonun Altında’da seyirci Macbeth’e olanlarla değil bunun nasıl sahneye taşındığıyla ilgileniyor. 

Takipte kalın

Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal’ın yılın en iyi iki performansını sunduğu Şatonun Altında, pek çok salonu dolaşmış ama ne yazık ki benim sezon sonunda izleme fırsatım oldu. Kahkahadan gözünüzün yaşaracağı performanslar izlemek isterseniz mutlaka Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nı takip edin.