basakbicak@gmail.com
Boğaziçi Film Festivali bu yıl, sinemanın çok önemli isimlerini ağırladı, sinemaseverler için harika organizasyonlara ev sahipliği yaptı. Ancak festivalin herkes tarafından heyecanla beklenen etkinliği hiç şüphesiz, usta yönetmen Béla Tarr’ın masterclass’ıydı ve beklediğimize de değdi! Macar yönetmen ile iki saati aşkın bir sürede, gazeteci arkadaşım Bedir Acar’ın moderasyonuyla unutulmayacak bir deneyime ortak olduk, onun engin bilgi ve birikimine tanıklık ettik. İşte sizler için, o masterclass’tan notlar…
FİLM ÇEKMEK İÇİN BİR SEBEBİNİZ OLSUN
Ben kendimi ifade etmek için film yapmayı seçtim. Herkesin bir hayatı ve kendisini ifade etme biçimi var. Benim yolum film yapmak… Bazı insanlar besteler yapar, bazıları kitap yazar… Bu bir ifade biçimidir. Eğer hayatı değiştirmek istemiyorsanız, gidin evde oturun. İlk filmimi yaptığımda hiç param yoktu. Çok zor koşullarda film çektim ama yine de çektim. Çünkü ben dünyayı değiştirmek istiyorum. Yaşamın ne olduğunu göstermek istiyorum. Film yapmak ikincildir; asıl sebebiniz sizin söylemek istediğiniz şeydir. Bu ilham olur, başka bir şey olur ama sizi harekete geçiren bir şey olması gerekir. Ana soru, neden ve nasıl yapmaya başlayacağınız… Sonrasında inşa edeceksiniz. Bu yüzden öncelikle, güçlü bir temele ihtiyacınız var.
SENARYO HİÇBİR ŞEYDİR!
Senaryo, bankalar ve vakıf gibi kuruluşlar için garantidir. Emin olmak isterler, başarılı olacak mısınız diye… Size güvenmiyorlar ve gerçekten film yapabileceğinize inanmıyorlar. Bu sebeple senaryonun garanti olduğuna inanıyorlar ama değil. Önemli olan senaryonun iyiliği kötülüğü değildir. Hiçbir şeydir senaryo. İyi bir yönetmensen, zaten iyi bir film yaparsın. Ancak zavallı filmciler bunu yapmak zorundalar. Ben senaryoya karşıyım. Zamanınızı boşa harcıyor. Kelimeler hakkında düşünmeye başlıyorsunuz. Yazdığınız şeyler, lineer durumlar değildir, bütün yapıyı göremezsiniz. Mekânda filminizin nasıl olduğunu göremezsiniz. Genel bir bakış olmaz bu filminize. Ben kartlar yapıyorum, duvara yapıştırıyorum ve bütün filmi görmeye başlıyorum. Bu şekilde daha özgür düşünebiliyorum, fantezi dünyam daha net hale geliyor. Senaryoyu sayfa sayfa okuyarak hiçbir şey yapamazsınız. Film benim için kelimeler değildir. İnsanlar, yüzler, sesler var ama kelimeler değil. Bana göre değil senaryo…
HER ŞEYİ KENDİNİZ YAPIN
Lokasyon ana karakterlerden biridir. Güçlü bir atmosfer verir sizin sahnenize veya durumunuzla ilgili olarak ana bir unsur olur. Ben kendim bulurum lokasyonları. Bir yerle ilgili hayal kurarsınız ancak daha iyisini de bulabilirsiniz. Her şeyi kendiniz yapmalısınız. Casting, lokasyon, durumlar vs. Her şeyi siz yapmalısınız ancak o zaman sizin filminiz olur bu. Tembel yönetmen olmamalı. Sizin olan, her şeyi kendinizin yaptığıdır. Filmde adınız geçiyor, markanız var ve onu korumak zorundasınız.
UZUN ÇEKİMLER ZAMAN VE MEKÂNLA ALAKALI
Filmlerde eksik olan ne diye düşünürüm mekân mı, zaman mı? Tüm yaşam bir mekânda ve zaman içinde meydana gelir. İki önemli boyuttur bu. Tek boyut yoktur. Lineer hikâyeler düşünüyor herkes. Hikâye anlatmak öyle olmaz. Dünya hakkında bir şey söylemek, evrensel bir şeyler söylemek istiyorsanız zaman ve mekânın dışına çıkamazsınız. Ben biraz daha kompleks şeyler yapmak istiyorum; bunun için kendimi geliştirmeliyim ve bu gelişim, zaman ve mekan içinde olmalı. Bu yüzden çekimler uzunlaştı filmden filme… Bir şeye odaklandığınızda, her detaya girdiğinizde bu şeyler belki de eşit değildir ama hepsi orada ve bir şekilde uzun çekimler yapmak gerekliydi. Zaman ve mekân ancak o şekilde orada olabilirdi. Özel bir gerilim aktarabilirsiniz ve aktör kaçamaz artık o gerilimden uzun çekimlerde. Dur diyene kadar aktör o durumda. Bir süre sonra şunu fark ettik. Sekiz dakikalık beş çekimde herkes aynı ritimde nefes almaya başlamıştı. Herkes! İşte bu inanılmaz bir şey.
BENİ TAKİP ETMEYİN! BUNLAR BENİM YÖNTEMİM...
Bu anlattıklarım sadece benim yöntemim ve benim yolum. Filmde kendi yolunuzu oluşturmak zorundasınız. Beni takip etmeyin çünkü bu çok çılgınca bir şey! Bu benim düşünme şeklim ve herkesin kendine ait bir tarzı olmalı. Herkesin kendi dilini bulması gerekiyor. Ben sadece deneyimlerimi aktarıyorum. Ben film yapmayı bıraktım ama siz durmayın. Çünkü ben hala dünyayı değiştirmek istiyorum. Ve bunun için sizlerle konuşuyorum. Lütfen önce hayatı öğrenin, sonra bir şekilde film çekme yöntemini öğrenirsiniz. O otomatik olarak sizi bulur zaten. Önce iki insan arasında ne oluyor, bunu anlamak zorundasınız. Hayatın mantığını anlamak zorundasınız önce. Tersanede iki yıl çalıştım ben hasta olduğum için bıraktım ve o sayede film çekmeye başladım. Genç sinemacılara tavsiyem budur.
Türk sinemasını tanımıyorum ancak Nuri Bilge Ceylan’ın ve Zeki Demirkubuz’un çalışmalarını biliyorum.