Kısa öykü: İki pizza bir kola bir koca

RÜYA ERSİNA UYGUR ersinaru@gmail.com

-Süpermarkette koca mı buldun?

Çocukluk arkadaşım Leyla isterik bir kahkaha atan Sibel’i susturdu.

-Allah iyiliğinizi versin, komşular duyacak!

Nihal ağzında bir börekle konuştu.

-Millet dedi yutkunarak, süpermarkette koca kampanyası var sanacak.

Ağız dolusu gülüyorduk. Kızlar Günü’müz Figen sayesinde eğlenceli başlamıştı.

-Şunu bir baştan anlatsana dedi Leyla ben limonataları dağıtırken.

Güneşli bir kış günüydü. Balkon kapısı yarı açık, deniz otobüsleri insanları karşı yakada işine yetiştirmek için birbiri ardına seferler yaparken biz ilk gençlik arkadaşları, emeklilik yaşlarında dokuz kadın Moda’daki evimde toplanmış, kelimenin tam anlamıyla kaynatıyorduk.

-Ne anlatayım ki dedi Figen. Oğlan evlendi, Mersin’e gitti. Emekli hayatım evde, televizyon karşısında geçiyor. Kapı çalındı, neşeli bir komşum var, süpermarket delisi, “gel birlikte gidelim” dedi. Ben de alışverişe listesiz gidemem. Mutfağa bakıp yazıyorum. İşte, tuz, şeker, deterjan falan, “ay bir de koca yaz, buluruz belki” dedi. Ben de şakadan yazdım.

-Eee dedi Nilgün sabırsızca.

-Eesi, o gün çok eğlendim. Et reyonuna gidiyoruz, bir gülme alıyor bizi. Şu soğuk dolaplarda koca adayları oturmuş farz ediyor, gülüyoruz. “Yaşlanmaz, hep öyle kalırlar” diyor, gülüyoruz.

-Sapık gibisiniz deyiverdi Sibel, butlara, kollara bakıp güldüğünüzü gören erkek kaçar ayol sizden. Bunlar beni parçalar da dondurucuya atar diye…

-Ben dedi kelimeleri yayarak Figen bu süpermarket delisi komşumla öyle eğlendim ki listeyi falan unuttum. Kasadan çıktığımızda elimde iki pizza, bir kola vardı. Onu da evde ısıtıp bir güzel yedik, içtik, tükettik.

-Koca yok? dedi kaşını kaldırarak Nihal.

-Koca olmadığı gibi listemi de süpermarkette, alışveriş sepetinde unuttuğum aklıma geldi. Aslında şöyle, listelerimi hep yapışkanlı etiketlere yazıp sepete yapıştırıyor, aldıklarımın üzerini de kolayca buradan siliyorum.

-Eeee dedi Nilgün.

-“Eyvah” dedim komşuma, “ya birisi bulduysa!”. Güldü bana, “ayol” dedi “altına imza mı attın ki korkuyorsun?” Böylece rahatladım tabii ki. Ertesi gün yine kapımda “hadi süpermarket bizi bekler” diyor, pazar çantası elinde. Bir de bana “iki pizza bir kola bir koca” yazdırdı. Yine aynı süpermarkete gittik.

-Eee...

-Bu “iki artı bir” kampanyalarının olduğu reyona gittik. Greyfurtlara doğru tam elimi uzatacağım, bir adam yaşından beklenmeyecek çeviklikle önüme atladı.

-Vay…

-“İki greyfurt alana ben bedava!” dedi. “Başka numaranız var mı, bu çok bayat” dedim. O “siz koca aramıyor musunuz, iki pizza ve kolayı alın, ben şimdiden sepetinizdeyim” demez mi? Kıpkırmızı etrafıma bakındım, şu baş belası listem gene nerede diye. Yanımdaki neşeli komşum kaçmış, reyonun ucunda kıs kıs gülüyor. Adam uzanıp çantamın üzerindeki etiketi çıkarıp elime verdi.

-Eee…

-“Bu çok kötü bir şaka!” dedim. “Kim koymuş onu buraya?” Hiçbir şey almadan kızgın fırladım, çıktım. Neşeli komşum arkamdan koşarken “yakışıklı adam, esprili de, ne var yani” deyip asabımı bozmaya devam ediyordu.

-Hollywood filmleri gibi…

-“Pizzadan da olduk, ne yiyeceğiz şimdi?” dedim. Yine bir gülme aldı bizi. Sonrası malum. Böyle süpermarkete gide gele sonunda tanıştık ve ikimiz birlikte pizza yiyip, kola içmeye başladık.

- Evlilik? diye sordu Nilgün.

-Şöyle düşündük Aykut ile biz. Benim bir emekli maaşım var, onun da öyle. Eh onun bir katı var, benim de. Birinde oturur diğerini kiraya verirsek, komşu ülkelere alışverişe bile gideriz, hah hah ha…

-Sonuç dedi Nilgün, nikâh ne zaman?

-Dur sıkboğaz etme. Daha bir aydır tanışıyoruz. O kızına danışacak, ben oğluma, öyle karar vereceğiz.

-Miras meseleleri mi yoksa? diye sordu Nihal.

-Her şeyi hesaplamak lazım günümüzde, mezarlığı bile deyiverdi Lale. Kimin yanına gömüleceksin, eski eşler var, ana, baba, çocuklar… Günümüzde aile bitti de mezarlığı bile tehlikede!

Yaptığı trafik kazasıyla iki kişinin ölümüne neden olduktan sonra mezarlık onda bir takıntı haline gelmişti.

Ortaya birden bir sessizlik çöktü.

-Eskiden ne güzel, güne gülerek başlar, gülerek bitirirdik dedi Rengin. Ne oldu böyle bize?

-Yaşlandık dedi Leyla. Hayatta benim başıma gelmez sandığımız her şey...

-Öyle bir geldi ki diye ağzından aldı lafı Rengin, hayal kurmaktan korkar olduk.

-Gelin bir oyun oynayalım dedi Nihal. 16 Yaşında nasıl bir evlilik hayal etmiştik, şimdi neredeyiz?

-Aman, bu çok moral bozucu olur dedi Nilgün.

-Demek moral bozucu buluyorsun, o halde senden başlayalım diye üsteledi Nihal.

Nihal insanların özelini deşmeye bayılırdı. Doğrusu görünüşte mutlu bir hayatı olsa da eşinin yatıyla sık sık güneyde gezinmeleri iğneli takılmalara yol açıyordu.

-Bırakalım bunları diye araya girdim aniden. Karı koca arasında, mahremiyeti olan konular bunlar. Bir kez uluorta dillendirilince o iki insanın ilişkisi artık aynı kalamıyor.

-Pekâlâ, dedi Sibel, madem kimsenin cesareti yok evliliği hakkında konuşmaya, şöyle bir oyuna ne dersiniz? Bugünkü eğlencemiz süpermarket olduğuna göre, seçin bakalım, kocanızı hangi reyona oturtursunuz?

-Yok artık dedi Leyla, adamlar burada değil diye… Tamam, ben başlayayım eğer bu kötü havayı değiştirmeye yarayacaksa. Benimkini bal reyonuna oturturdum.

-Neden?

-Çünkü bal sever ve o reyonda canı sıkılmaz, diğerlerinin kalitesini inceler.

-Benimki dedi Nilgün başını yukarı dikerek, kitap reyonuna yakışır.

Herkesin inanmaz bakışlarına tepki gösterdi.

-Belli etmiyor belki ama çok entelektüeldir kendisi!

-Benim kocam dedi Rengin, makarnacıdır. Gıda şekerleme reyonuna koyalım.

Sıra Necla’daydı.

-Şarküteri olsun dedi, peynir, salam falan…

Sibel mutfak aletlerini seçti. Nihal içki ve içecekleri, Lale kocasını hijyen reyonuna, dezenfektanların arasına koydu. “Figen’inki malum, kampanyalarda” diyerek güldüler sonra hepsi bana döndüler.

 -Ya sen, kocanı hangi reyona koyarsın?

-İlle de bir ürün olacaksa, bari tuz, biber olsun, pili pili mesela. Hiç olmazsa alanın ağzını yaksın!

İlk kez günü gülerek bitirdik.

Bir sonraki ay Rengin’deydik. Figen’i sorduk birbirimize. Ne gören olmuştu, ne de telefonda konuşan. Tam umudu kaybetmiştik ki, zil çaldı, ardından da Figen saçlarını neşeyle sallayarak salona daldı.

-Sormayın diye söze başladı, çantasını yere, kendisini boş koltuğa atarken. Başıma gelenleri bir bilseniz…

-Ne oldu?

-İki pizza, bir kola, bir koca derken...

-Evleniyor musunuz yoksa? diye atıldı Nilgün.

-Sendeki de takıntı diye güldü Figen, sıkı durun kızlar, orada çalışmaya başladım.

-Nerede? Süpermarkette mi?

- Süpermarketin kendisi değil de «İki Pizza bir Kola» da.

Anlamaz baktık.

-Anlatayım, bizim böyle iki pizza, bir kola muhabbetimiz sürerken meğer bu süpermarket zincirinin İngiltere’den gelen reklam müdürü kamera görüntülerimize bakarak bizi izlermiş. İkimize bir teklif getirdi.

-Kim ikiniz? diye sordu Leyla, kampanya reyonunda tanıştığın kişi ve sen mi?

-Evet, ona ve bana süpermarketin bir köşesinde adı “İKİ PİZZA, BİR KOLA, DOSTLUK BEDAVA” olan bir köşe kafe açma teklifi. Sermaye onlardan, biz maaşlı olacağız ve kârdan yüzde alacağız. Emekli maaşımızın en az üç misli! İkimiz de hemen kabul ettik tabii.

-Nasıl? dedi Serpil, sen şimdi süpermarketin bir köşesinde kafe mi işletiyorsun?

-Evet, artık televizyonun karşısında oturup başkalarını izleyeceğime, kendim şov yapıyorum.

-Ne şovu? dedi Nihal, pizza ve kola servis etmiyor musun? Şovu nerede bunun?

-Anlamadın dedi Figen. Ben ve Aykut sadece pizza ve kola servisi yapmıyoruz, hani dostluk bedava kısmı da var ya, atışarak gösteri de sunuyoruz.

-Bir örnek alsak dedi Leyla bir yönetmen edasıyla.

-Örneğin bugün, Aykut bana şakadan kızıverdi. “Süresi geçmiş kadın!” dedi kola servisi yaparken. Ben de ona bir dirsek attım “içi boş paket ne olacak!” dedim. Bu ürün esprilerine herkes kahkahalarla gülüyor.

-Peki, kalabalık oluyor mu? diye sordu Necla.

-Nasıl olmasın? Gelenler kameraya çekildiklerini biliyorlar. Bu kafenin formatı bu. Onun için gerektiği yerde, kahkaha makineleri patlatıyoruz, müşteriler de gülüyorlar ister istemez. Tam bir gösteri yeri. Alışverişini yapıyor, 15 dakika kendini ünlü hissediyorsun. İşte bu!

-Peki dedim merakla, kameraya çekilen müşteriler sonra kendilerini izleyebiliyorlar mı?

-Aynı anda ekranda izliyorlar, müthiş, değil mi? Ayrıca efendim süpermarketin dışına da dev ekranlar konmuş durumda, gün boyu yayın müşteriyi kafeye çekiyor. Bu kafede neler oluyor diye görmeye geliyor insanlar. Bir de Nilgün gibi “ay bunlar ne zaman evlenecekler” diye bizim hikâyemizle ilgilenenler, merak edip gelenler var.

-Nasıl dedim, sizin hikâyenizi nereden biliyorlar?

-“Süpermarkette Bir Aşk Hikâyesi” diye küçük bir broşür yapıldı, fotoğraflarımızla birlikte kapıya asıldı. Hani kafenin tarihçesi gibi…

Şaşkın, birbirimize baktık.

Figen kendisini satışlara iyice kaptırmış, anlatmaya devam ediyordu.

-Kafedeki ekranda kampanyalı ürünlerin reklamları da veriliyor. Herkesin alışveriş arzusu sürekli kamçılanıyor.

-İyi iş dedi Rengin. Bu arada alışveriş delisi komşun ne oldu?

-O mu? dedi Figen. O zaten reklam müdürünün sözleşmeli elemanlarından biriymiş. Her şey planlı gelişmiş anlayacağınız, beni süpermarkete götürmeler, “İki pizza bir kola bir koca” etiketini çantama yapıştırmalar…

-Ya Aykut? diye sordu Nihal. O da oyunun içinde miymiş?

-Evet dedi Figen. Ona işaret edip beni göstermişler. Ama o kadar. Ayrıntıları bilmiyormuş. “İki pizza bir kola bir koca” listesine bayılmış, çantama yapıştırılmış görünce.

-Anlaşıldı dedi Leyla bu basit bir iş arkadaşlığına benzemeyecek gibi. Eee dışarıda buluşmalar da devam ediyor mu?

Figen kızardı birdenbire, 16 yaşında bir yeniyetme gibi.

-Tamam dedik, başka soru yok!

Telaşla konuyu değiştirmeye çalıştı.

- Ama biz de iyi oynamışız rollerimizi ki bize geldi teklif dedi ünlü bir sinema oyuncusu havalarında. Diğer çiftlere değil!

-Başka çiftler de mi varmış? diye sordu Serpil.

-Evet, başka çiftler, başka sloganlar da vardı.

-Ne gibi?

-“Süpermarket, arkadaşlığa evet” gibi, ya da daha fenası “Kalbe giden yol mideden geçer”.

Güldük hep birlikte.

-Hafta içi, iş saatlerinde kim gider ki süpermarkete dedi Figen satışta şimdiden tecrübeli. Televizyon karşısında oturmaktan sıkılan, tek laf edecek birini arayanlar… Yalnız insanlar tabii ki…

GELECEK HAFTA

BOĞAZA KARŞI

17 Ocak kısa öykü: Güncellenen kadın

10 Ocak Kısa öykü: Hayatın anlamı

3 Ocak kısa öykü: Sosyete örgütü

27 Aralık kısa öykü: Veda dansı

13 Aralık kısa öyküsü: Renginar'ın falları