Kısa Öykü: Bahtsız Bahri

RÜYA ERSİNA UYGUR

ersinaru@gmail.com

-Akşama Bahri de geliyor. Yeni karısıyla birlikte!

-Ne zaman evlendiler? diye seslendim ocaktaki çorbayı karıştırarak.

-Çok olmadı...

-İyi dedim keyifle, düğün çorbam onlara gelsin!

Sonra merakla sordum.

-Kaçlık yeni gelin?

-37 Diye seslendi salondan gelirken eşim.

-Ayak numarasını sormadım. Yaşı kaç?

Bahri eşimin fakülteden arkadaşıydı. Yani 60 yaş üstü!

-Ben de yaşını söylüyorum, 37!

Elimi önlüğüme sildim.

-Hayırlı olsun dedim gülümseyerek. Peki eski karısına ne oldu?

İkimizi de bir gülme tuttu. Yenisi alınmış bir tost makinesi, çırpıcı, araba, herhangi bir tüketim eşyası gibi Bahri’nin karılarından bahsediyorduk.

-Hata Bahri’de dedi eşim, karılarını çabuk eskitiyor, bu üçüncüsü. Bak bana, hâlâ ilkindeyim…

Elimdeki tahta kaşığı tehditkâr salladım.

Gülerek kaçar gibi yaparken sordu.

-Kaç kişiyiz bu akşam?

-Masayı büyüt, on kişi oluyoruz.

Açılışı Kübra ile Haluk yaptılar. Diğerleri de peş peşe salonda yerlerini aldılar.

-Aslı da geliyor mu? diye sordu Banu.

-Bu durumda Hasan da gelir dedi Kemal.

Aslı ve Hasan kısa bir süre önce ayrılmaya karar vermişler ama davetlere birlikte gitmekten de vazgeçmemişlerdi.

-Ne dersiniz dedi Kübra, fikir değiştirirler mi?

-Tabii canım dedi kocası Haluk. İnsan 40 yıllık eşinden kolay ayrılır mı?

Neredeyse iddiaya giriyorlardı.

-Daha ilginç bir misafirimiz var dedim, Bahri!

-Bizim Bahtsız Bahri mi? deyiverdi inanmaz şekilde Haluk.

-Bilin bakalım kiminle geliyor?

-O yine boşandı diye duymuştum diye etrafına bakındı Kemal.

-Evet dedi Haluk, ilk karısı Şermin’den ikinci karısı Demet için boşandı. 9 Ay evli kaldılar. Yoksa yeniden mi evlendi?

-Bahtsız diyorsunuz ama diye söze karıştım, Bahri gençliğe koşuyor. Birinci karısı ile kaç yaş vardı arasında?

-Üç dedi Haluk.

-İkinci karısı 15 yaş küçüktü diye atıldı Kemal.

-Bu akşamki 37’lik dedim. Gitgide arayı açıyor.

-Bizim gelinden genç! dedi Kübra eşine bakarak.

-Eh bir 25 yaş fark oluyor aralarında dedi Haluk da.

Aslı ve Hasan da gelmişlerdi. Kapı çalınca herkesin yüzü antreye döndü.

-Buyursunlar dedim asansörden çıkışlarını görünce.

Eşim renkli işlemeli kot ceketli Bahri’ye sarılmıştı bile. Karısı kendini savunmaya almış boksör gibi arkalarında bekliyordu. İçeri girerlerken sert bir şekilde elimi sıktı.

-Hale!

Erkekler uzun zamandır görmedikleri Bahri’nin etrafını sarıvermişler, böylece kendiliğinden harem selamlık oluşmuştu. Hale annesi yaşındaki kadınların ortasında geniş dekoltesini ortaya çıkarır şekilde dimdik oturuyordu. Gençliğinin yanı sıra tecrübede de bizden geri kalmayacağını göstermek istercesine söz açtı.

-Henüz evimize yerleşemedik dedi Bahri’ye bir bakış fırlatarak, yoksa ilk kutlamayı bizde yapmak isterdik.

-Ne kadar oldu evleneli? diye soracak oldu Kübra.

-Dört ay ama evimiz…

Beykoz’da yaptırdıkları villayı anlatmaya koyulmuştu Hale.

-Müteahhit çok ağır çalışıyor!

-Sabırla bekleriz dedi gülümseyerek Banu.

Ardından da bize bakarak ekledi.

-Evlendiğimiz yılları hatırladım da samanlık seyran misali küçücük dairemizde ne kadar da mutluyduk, gençlik işte, insan mala mülke bakmıyor.

-Ben de mala mülke bakmam diye cevabını yapıştırdı Hale, Bahri’nin konforunu düşünüyorum, o kadar!

-Günümüzde romantiklik bitmiş olabilir mi? diye laf attı ortaya Kübra. Gelinim sanki daha planlı…

-Bence dedi meydan okur gibi arkasına yaslanarak Hale, hesapçılık yaşla gelişiyor. Yaşlılarda gençliğe, güzelliğe, tazeliğe karşı bir hırs beliriyor. Kalpler taşlaşıyor. Halbuki o dönemi onlar da yaşamışlar, aşkı, gençlik heyecanını anlamaları lazım.

Kadınlar bu beklenmedik saldırıdan şoka girmiş gibi dinliyorlardı.

-Ve de diye devam etti bir havucu birkaç dişlemeyle bitirerek Hale, biraz geriye çekilmeleri, yerlerini gençlere bırakmaları gerekir, öyle değil mi?

-Umarım evlilik konusunda değildir bu düşünceleriniz dedi Banu. Yoksa çok kapitalistçe olur.

-Ne dedin? diye lafa karışmaktan kendimi alamadım. Kapitalistçe mi olur?

Sinirler bir anda boşalıverdi. Erkekler de kopan kahkahalar üzerine bize döndüler. Kemal hemen konuya daldı.

-Hanımlar kapitalisti biliyoruz da kapitalistçe nasıl oluyor?

-Azgın rekabet anlayışının kibarlaştırılmış eleştirisi dedi Kübra bir kahkaha atarak.

-Öyle değil mi ama diye Banu fikrini savunmaya çalıştı, annenin kızıyla yarışına, genç kadının yaşlanmış eşin yerini alma mücadelesine…

-Güzel uydurdun da dedi Aslı, bu nasıl bir erkek dünyasıdır oraya takılı kaldım. Örnekler hep kadınlar üzerinden veriliyor.

Hale rahatsız yerinde kıpırdadı.

-Erkekler arasında da mutlaka kapitalistçe örneklerinizden vardır.

-Canım dedi Aslı mesela genç bir erkek çıkıp yaşlı kocanın yerini almaya çalışmıyor!

-Ya da diye yeniden saldırıya geçti Kübra, kocaları yaşlandı diye kadınlar onları terk edip gencini almıyor.

Konuşmanın tehlikeli bir yöne gitmekte olduğunu görüp herkesi sofraya davet ettim. Bahri ve genç eşini ortaya almıştım. Düğün çorbam pek rağbet görmedi. Herkes tabağını mezelerle doldurdu.

-Pek bir şey almadınız diye bir hamle daha yaptı gelinine laf sokuşturmaya antrenmanlı Kübra, sürekli rejimlilerden misiniz?

-Rejim yapmıyorum dedi Hale, yavaş yiyerek bu nefis börek ve dolmaların tadına varıyorum.

Bu kez kadınlar yavaş yemenin de kilo almayı önleyen akıllı bir taktik olduğu üzerine uzun uzun tartıştılar.

Erkekler spora dalmışlar, üç büyüklerin antrenörleri üzerine fikir yürütüyorlardı. Birden Hale’nin yüzünde bir acı ifadesi belirip kayboldu.

Baktığımı fark edince açıklama yapma ihtiyacı duydu.

-Kramplar giriyor mideme dedi. Sınav öncesi gibi.

Acıdım birden Hale’ye. Kendinden bir nesil öncesi kadınlar arasında tek başınaydı ve üstelik 25 yaş büyük bir erkekle evliliğinin sorgulandığının farkındaydı. Ama esas vurucu darbe beklenmedik şekilde kocasından geldi.

-Bakmayın onun gençliğine dedi Bahri, iç organları tamamen ölmüş!

Hale’nin bembeyaz kesilen yüzünü görmezden gelerek devam etti.

-Dalağı, rahminin tümü alınmış durumda. Haşimotodan gut hastalığına kadar aklınıza ne gelirse…

Hale ağzını tutarak iki büklüm kalktı. Hemen banyoyu gösterdim, endişeyle kapıda bekledim. Çıktığında yüzü daha da kötüydü.

-Bana taksi çağırabilir misiniz?

-Dinlenseniz dedim, içeride uzanabilirsiniz.

-Hayır, hemen gitmek istiyorum.

-Eşinize haber vermeyecek misiniz?

-Gerek yok dedi kapıya davranarak. Ya da siz zahmet etmeyin, taksiyi ben de bulabilirim.

Onu zorla tutabildim. Taksiye telefon ederken eşim yanımıza geldi.

-Neler oluyor? İyi misiniz?

-Hale rahatsızlandı diye açıklama getirdim. Evine dönüp dinlenmek istiyor.

Nedense o da “Bahri’ye söyleyelim, o niye götürmüyor?” demedi. Hale’ye taksiye kadar eşlik ettim. Sağlık durumuyla ilgili bilgi vermesini rica ettim.

Bana sarıldı, elleri buz gibiydi.

-Çok iyisiniz dedi. Sizi arayacağım.

Salona döndüğümde Bahri’yi bifteğini hızla yerken gördüm. Bıçağı öylesine kuvvetli bastırıyordu ki tabağın gıcırtısı duyuluyordu.

-Hale Hanım kızımız nerede? diye sordu Kübra, dinleniyor mu?

-Gitti dedim Bahri’ye bakarak.

Bahri kadehini kafasına dikti.

-Hadi arkadaşlar, bana doyum olmaz deyip kalktı.

“Daha gece yeni başladı, hep böyle yapıyorsun” protestolarına karşı teatral bir şekilde döndü.

-Daha güzel günlere!

Sonra gösterisi bitmiş sanatçı gibi bir reveransla bizi selamladı.

-En güzel günler yaşanmamış günlerdir!

Ve ceketini omuzuna atıp kapıyı çekti, gitti.

-Bahri yine bahtsızlığını gösterdi dedi Haluk. Kardeşim senin neyine 37’lik kadın.

-Şermin’den ayrılmakla hata etti diye fikir yürüttü Hasan.

-Neden lakabı bahtsız? diye sordum.

-Söylüyorum ya dedi Hasan, bulmuşsun seni çeken kadını, artiz, ne kendinden 15 yaş genç kadınla beraber olmaya kalkarsın. Bahtsızlığı ikinci karısıyla tescillendi.

-Nasıl? diye merakla sordu Aslı.

-Kadın meğer lezbiyenmiş, hamile kalınca kız arkadaşına koştu, bizim Bahri şok altında, kendini zor toparladı.

-Şimdiki de dedi Kübra, dışı taze, içi çürük…

Ertesi gün çocukluk arkadaşım Leyla aradı.

-Dün akşam çok eğlenmişsiniz.

-Nereden duydun? diye sordum hayretle.

-Aslı’dan, hem ben Bahri’nin ilk eşi Şermin’i de tanıyorum, ne haber?

Şermin’in anlattığına göre Bahri’nin bahtsızlığı daha doğduğu gün başlamış. Hemşireler bebekleri karıştırmışlar, Bahri bu yüzden bir yıl başkasının sütünü emmiş, kendi annesinin sıcaklığından uzak kalmış. Bir kan tahlili sonucu bebekler gerçek annelerine kavuşmuş ama Bahri’nin bahtı yine açılmamış. Annesi onu bir türlü sevememiş.

-Desene bu yüzden habire eş değiştiriyor, belki de gerçek eşini bulma peşindedir dedim. Hani o bebeklikte geçirdiği travma yüzünden…

-Ay sen yok musun diyerek kahkaha attı Leyla, böyle psikolojik nedenleri nasıl da buluyorsun?

-Olamaz mı? diyecek oldum.

-Olur tabii de dedi Leyla, genç kadınlarla evlenen erkeklerin hepsi de bebekliklerinde annelerini kaybetmediler ya…

Kısa bir süre sonra boşandılar. Hale gitmiş, yerine Bahri’nin deyişiyle “suratsız” Neşe gelmişti. Neşe’den ayrılıp koluna “kel” Ahu’yu takıyor, gurubumuza değişen kız arkadaşlarıyla katılmaya devam ediyordu.

Bu arada ev inşaatı bitmiş, Beykoz Konakları’nda villası olduğunu duyan her yaştan hanım sıraya girmişti. Bir ara Bahri’nin kalp krizi geçirdiğini duyduk. Hastane ziyaretimizde genç bir hemşireye gösterdiği ilgi biz kadınların gözünden kaçmadı.

Kısa bir süre sonra da evlendiler. Bahri tamamen farklı bir insan haline gelmişti. Kalbinin yorgunluğundan mı, yoksa hemşire eşinin şefkatinden mi, yoksa ikisinden birden mi, kestiremedik. Bahtsızlığı ona göre hastanede başlamış, yine orada bitmişti…

GELECEK HAFTA

GÜZEL KOLEKSİYONCU

16 Nisan Kısa öykü: Yarınsız hayatlar

9 Nisan Kısa öykü: Şeytan kadınlar

2 Nisan Kısa öykü: İçimizdeki Tankut

26 Mart Kısa öykü: Evimdeki kara büyü

19 Mart Kısa öykü: Yoksa kardeşim misin?

12 Mart Kısa öykü: Siyah beyaz hayaller

5 Mart Kısa öykü: Bunlar da çok güzel

26 Şubat Kısa öykü: Benim de canım var

19 Şubat Kısa öykü: Bizimkisi asrın aşkı

12 Şubat Kısa öykü: Aşk fırsatları sever

5 Şubat Kısa öykü: Yaşlı ergenler

28 Ocak Kısa öykü: Gölgemin korkusu

22 Ocak Kısa öykü: Mevsimlik Kişilikler

15 Ocak Kısa öykü: Şaşkın Sapık              

8 Ocak Kısa öykü: Kadının Böylesi

1 Ocak Kısa öykü: Maziye teessüf

25 Aralık Kısa öykü: Dün gece neredeydin?

18 Aralık Kısa öykü: Ölümüne fren

11 Aralık Kısa öykü: Geçmişe mesaj

4 Aralık Kısa öykü: Elma Dersem Çık 

27 Kasım Kısa öykü: Kör Olası Aşk

20 Kasım Kısa öykü: Yıllanan güzellik

13 Kasım:  Kısa öykü: Ömre bedel hata

06 Kasım Kısa öykü: Yukarı akıntı

30 Ekim Kısa öykü: Kayıp uçurtmalar

23 Ekim Kısa öykü: Dayının şeridi