Kısa film deyince akla İzmir geliyor

BAŞAK BIÇAK

basakbicak@gmail.com

Uzun metraj film festivalinin yapamadığını, 18 yıldır istikrarlı bir biçimde devam ederek başaran İzmir Kısa Film Festivali direktörü Yusuf Saygı ile festivali konuştuk… 

İzmir’de hala uzun metraj film festivali yok ve buna rağmen kısa film festivali 18 yıldır devam ediyor. Sizce İzmirlilerin kısa metraja özel bir tutkusu mu var?

İzmir’de daha önceden bir uzun metraj film festivalinin yapılmış olması, Sinematek’in her ay eski filmlerden seçilmiş programlar yapması, bazı belediyelerin yine benzer sinema etkinlikleri düzenlemesi ve bizim de 18 yıldır istikrarlı bir şekilde bu festivali sürdürüyor olmamız İzmir’de bir izleyici kitlesi yarattı. Bunu sadece biz tek başımıza yaptık diyemem, İzmir’de bu şekilde çok fazla organizasyon var ve bu gösterimlerin nitelikleri de iyi ve dolayısıyla insanlar daha bilinçli artık… Kısa film festivalinin de uzun yıllardan beri devam ediyor olması önemli bir etken ama İzmir Kısa Film Festivali artık sadece İzmir’de değil, Türkiye’de de çok bilinen ve sinemacıların katılmak istediği, seyircinin takip etmek istediği bir etkinliğe dönüştü. 

HER ŞEYİ BERABER YAPIYORUZ

Para ödülü dağıtmayan bir festival olmasına rağmen kısa filmcilerin buraya katılmak konusunda çok istekli olduklarını gördüm…

Prodüksiyon firması olarak biz de kısa filmlerle alakalı çalışıyoruz İzmir’de. Böyle olunca, sanki biz de festivale katılan biriymişçesine dışarıdan izlemeye çalışıyoruz her şeyi. Yaptığımız programlarda onlara yardımcı olacak, fikir verecek, teknolojik açıdan yol gösterecek workshoplar hazırlamaya çalışıyoruz. Ama bana kalırsa arkadaşların gelmek istemelerindeki en önemli sebep, burada her şeyi beraber yapıyor olmamız. Aynı otelde kalıyoruz, yemeğimizi beraber yiyoruz, filmleri beraber izliyoruz. Bu bir paylaşım ortaya koyuyor. Yeni ufuklar açılıyor her iki taraf için de. Mesela para ödülünün önemli olmadığı ama en azından telif verilmesi gerektiği geri dönüşünü aldık biz de kendi adımıza… Çok büyük bütçelere sahip değiliz ama ufak tefek yardımlarla iyi işler başardığımıza inanıyorum.

Bütçe desteğini nereden alıyorsunuz?

Bütçe her zaman sıkıntı oluyor tabii ama yerel yönetimlerden büyük destek alıyoruz. Buca Belediyesi’nden, Büyükşehir Belediyesi’nden, Konak Belediyesi’nden destek alıyoruz. Ayrıca belediyelerimiz benzer nitelikte organizasyonlar yaparak kısa filmin şehirdeki tanıtımına da büyük katkı sağlıyorlar. Kısa film deyince İzmir akla geliyor artık… 

Gerçekten de Altın Kedi prestijli bir ödül haline gelmiş…

700’e yakın yerli yapım başvurdu bize. İki yıl içerisinde çekilmiş filmleri değerlendiriyoruz ama aşağı yukarı Türkiye’de üretilen tüm kısa filmler başvuruyor. Filmin ilk gösterim şartı gibi kurallar yüzünden katılamayanlar da oluyor elbette ama yine de katılım büyük. 

Festival yapma işi de oldukça meşakkatlidir, siz bu işe nasıl başladınız?

Festivalin 15. yılında, önceden yürüten arkadaşımız devam ettiremeyeceğini söyledi. Zaten ben ilk gününden beri izleyici olarak dahi festivalin içerisinde var olmuş biriydim. Üniversitede yaptığım kısa filmlerle festivalde yarıştım, altıncısından itibaren organizasyona yardımcı olmaya başladım, derken etkinliğin her bölümünde görev aldım ve 15. yılından sonra görevi biz devraldık. 

Uzun Metraj Film Festivalleri Kısa Filmciler İçin Önemli
  Uzun metraj film festivallerinde, kısa filmcilerin ve kısa filmin konumu hakkında ne düşünüyorsunuz? 
  Kısa film ayrı bir dil ve ayrı bir anlatım aslında. Diğerlerinin arasında gerçekten kayboluyor ve gösterimlere baktığımızda, uzun metraj festivallerde nasıl kısa geride kalıyorsa, bizde de animasyon, belgesel ve deneyselin bir adım arkadan geldiğini görüyoruz. Bu durum normal çünkü uzun metraja Türkiye’de ilgi daha fazla. Kısa metraj film yönetmenleri de ileride o festivallerde uzun metraj filmleriyle yarışacaklar. Bu noktada şu yol açılırsa iyi olur ve bizim de yapmaya çalıştığımız şey bu; ilk kısa metrajını çekmiş birisiyle, altıncı kısa metrajını çekmiş birisi aynı yerde duruyor. Jürilerle konuşma şansı elde ediyorlar. Aslında uzun metraj film festivalleri kısacılar için büyük nimet çünkü gidip oralarda diğer yönetmenlerle birebir konuşmaları, bilgi alışverişi yapmaları çok önemli. O yüzden çok fazla ayrı tutmamakta fayda var.   Her yıl Türkiye’nin pek çok yerinde yeni festivaller ortaya çıkıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?   Festivallerin içeriği, neden ve nasıl yapıldıkları çok önemli… Bazı etkinlikler sadece olsun diye yapılıyor. Doğru ve iyi niyetle yapılırsa her yerden bir şey öğrenilebilir. Belki yarışmalar artarsa faydalı olabilir. Bu noktada devamlılık önemli… Biz de İzmir’de de ulusal ve uluslararası alanda daha fazla tanınan bir festival yapmayı ve bunu sürdürmeyi temenni ediyoruz. Sonuçta bu bir kültürel etkileşim ve buna sadece yerel yönetimler değil,  özel işletmelerin de katkı sağlaması bize fayda sağlayacaktır.