ramazan@ramazanbingol.com
Bu söz küçüklüğümden beri her kış kulaklarımda çınlar, nedendir hep kebap denir...
BİR KIŞ KLASİĞİ
Sağlık açısından son derece önemli olan , içerdiği zengin vitamin ve mineral sayesinde kestane meyvesi kışın bizler için tam anlamıyla şifa ve enerji deposudur Kışın yaklaşmasıyla beraberinde mevsim olarak bir çok meyve ve sebzeyi de beraberinde getiriyor. Bunların başında şüphesiz herkesin sıcacık kebap olarak çok sevdiği kestane geliyor... Küçük sıcacık muhabbet dolu odaya kurulan sobanın üstünde cızırdayan o enfes kestanelerden söz ediyorum .. tabi günümüzde şehirleşen hayatımızda eskisi gibi sobada pişirme yöntemi olmasa da ki , halen evlerinde soba olup kestane pişirenlerde olsa bizde kendi küçük şehirleşen hayatımızda kendisini pişirip tüketiyoruz. Bazen bir kış akşamları yürüyüşünde içimizi ısıtan bir salep sonrası sokakta satılan kokusu taa uzaklardan gelen o yanık kabuk kokusu.. ayaklarınız ister istemez kendini kestane satıcısının yanında buluyor .İnci gibi közün üstünde kızaran kestaneler akabinde nostalji kokan kese kâğıtlarına konuyor, tıpkı bir sanat eseri gibi ...
TARİHTE KESTANE
Eski zamanlarda kestane insanlar için önemli bir karbonhidrat ve protein kaynağı olmuştur. Öyle ki kıtlık ve savaş dönemlerinde Çavdar unu ile kestane unu karıştırılıp ekmek yapımında kullanılmış. Roma döneminden ve Osmanlıdan günümüze kadar birçok imparatorluğun tükettiği ve temel besin olarak görülen kestane , sahiden krallara ve padişahlara layık, günümüze kadar ulaşan tıpkı özel bir mücevher gibi varlığını sürdürmekte . Eski dönemlerde kestane ağacına verilen isim Ekmek ağacı olarak günümüze geçmiş içerdiği fazla karbonhidrattan dolayı bu isim verilmiş kendisine. O dönemlerde tabiri caizse hem etinden hem sütünden faydalanmak değimi yine geçerli . Kestane ağacının yaprakları dahi bir çok amaç için kullanılırmış. Bilindiği üzere de Osmanlı mutfağında önemli yer kaplamakta, pilavlardan reçel ve şekerlemelerine kadar yapılan kestane halen eski tariflerini koruyarak tüketilmekte.
KESTANE ŞEKERi
Kuşkusuz kestane deyince akla ilk olarak Bursa’nın kestane şekeri gelmiyor değil .Türkiye’nin en güzel illerinden biri olan Bursa da yıllardır yapılan ve artık oraya özgü bir lezzet olan kestane şekeri bursa ili sınırları içerisindeki meşhur Uludağ’da yetişen kestanelerden yapılmaktadır.
Haşlanan kestaneler kabukları nazikçe soyulduktan sonra özel tülbentlere bağlanarak kaynayan şerbet içine batırılarak yapılır . Bursa ya her yolu düsenin muhakkak aldığı ve mutfaklarımızda tüketilen kestane şekeri ayni zamanda tatlılarımızın yanında servis ediliyor.
Kestane daha çok kestane kreması , püresi , unu ve reçel gibi kullanımın dışında kestane konservesi kestane şekeri ve bir çok kış yemeğin yanın da özellikle kümes hayvanları yemeklerinin yanında , harç ve garnitür olarak servis edilir. Pastanecilikte ve sekerlemecilikte büyük rol oynamakta.
Ben de sizlere yazımda bu zengin ve şifa deposu olan kestaneye daha farklı bir bakış açısı ile bakacağınız yahu kestaneden de çorbamı olurmuş denen sahiden lezzetli bir tarif vereceğim.
KESTANE ÇORBASI
- 1 kilo kestane
- 30 gr tereyağı
- 1 soğan
- 1 lt tavuk suyu
- 1 diş sarımsak
- taze kekik
- yarım cay kasığı toz tarçın (arzuya göre)
- tuz karabiber
HAZIRLANIŞI
Kestanelerin kabuğunu iç kısımları görünecek şekilde çizerek közde pişirin. Kabukları dikkatlice soyun. 5-6 kestaneyi ayırıp kalan kestaneleri küçük parçalar seklinde kıyın. Bir tencerede tereyağını eritip, soğanı ince kıyarak tereyağında kavurun. Kıydığınız kestaneleri ekleyip kavurmaya devam edin. Kıyılmış sarımsağı ilave edin. Tavuk suyunu ekleyerek 20 dakika pişirin. Pişen çorbayı blender da ezerek pürüzsüz bir hale getirin. Toz tarçını ekleyerek karıştırın. Kalan bütün kestane parçaları ve kekikle süsleyip servis edin.