Kendinize ayıracağınız 10 dakika hayat kurtarır

Sevgili okurlar, bundan sonra her pazar birlikte olacağız ve sağlık sorunlarınızla ilgili bilgi kirliliğine ve gereksiz korkulara son vereceğiz. Sağlığınızla ilgili merak ettiğiniz bütün soruların cevabını burada en doğru biçimde bulacaksınız. Bu pazar sizinle meme kanserini konuşacağız. İşte meme kanseriyle ilgili en sık sorulan sorular ve cevapları...

CERRAHIN NEŞTERİNDEN

Yrd. Doç. Dr. 
Mehmet Emin Güneş
memgunes@hotmail.com

Meme kanseri nedir?

Meme, süt bezleri ve yapılan sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşan bir salgı bezi. Meme kanseri de bu bezleri ya da bu kanalları döşeyen hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu meydana gelir. Meme kanseri çoğunlukla 50 yaş ve üzerinde görülür.

Risk faktörleri nelerdir?
Kadın olmak en büyük risk faktörüdür. 1. derece akrabasında meme kanseri hikâyesi olanlar 2 ile 3 kat daha fazla risk altındadır. Bunun yanında bir kadın ilk âdetini ne kadar erken görürse (12 yaştan önce ) ve menapoza ne kadar geç yaşta girerse (55 yaştan sonrası ) meme kanserine yakalanma riski o kadar artar. Bunun dışında geç yaşta anne olmak ve emzirmemek de meme kanseri için risk faktörüdür. Doğum sonrası en az 1 yıl ve üzeri emzirmek sizi meme kanserinden koruyacaktır. Yağ bakımından zengin beslenme şekli ve obezite meme kanseri riskini arttırırken, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite riski azaltıyor. Kalıtsal meme kanserleri, tüm meme kanserlerinin yüzde 5 ile yüzde 10'nu oluşturmaktadır. 

Bu kadar önemli bir hastalıkta hangi bulgular bizi doktora yönlendirmeli? 

- Memede veya koltuk altında ele gelen sertlik veya kitle,
-  Meme başından gelen akıntı, (özellikle kanlı ise daha dikkatli olmalıyız)
- Meme başında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu,
- Meme derisinde değişiklikler (Portakal kabuğu görünümü, kabuklanma gibi),
- Meme cildinde yara veya kızarıklık,
- Meme şekil bozukluğu, içe doğru çekilme, 
Bu belirtilerden herhangi biri varsa mutlaka konuyla ilgili bir uzmana muayene olmak lazım. 

Memede ele gelen her kitle kanser midir?
Tabii ki değildir. Ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu kanser olmayan, iyi huylu kitlelerdir. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki meme kanserine yakalanan hastaların neredeyse yüzde 70’inde görülen ilk belirti, ele gelen kitlelerdir.

“Fibrokistlerim var, kansere dönüşür mü?"
Fibrokistik meme hastalığı, kadınlarda en sık görülen iyi huylu meme hastalığıdır. En sık 30-50 yaş arasında görülür. Öyle ki 30 yaşından sonra neredeyse her 2 kadından birinde vardır. Hastalıktan ziyade, meme parenkimindeki hormonal değişiklikleri ifade eder. Bu değişiklikler fibrokistik şeklinde olabildiği gibi büyük kistlerle de kendini gösterir. Her iki memede ağrı, hassasiyet, gerginlik en önemli şikâyetlerdir. Şikâyetler bazı kadınlarda çok hafif seyredebilirken, bazı kadınlarda şiddetli olup sutyen kullanımına dahi engel olmaktadır. Ağrılar âdet gören kadınlarda özellikle âdete yakın meme büyümesi ve gerginliğiyle artar, âdet sonrası nispeten azalır. Stresli durumlar ağrıyı artırır.

Fibrokistik meme hastalığı kansere dönüşür mü?
Eskiden kanser riski taşımayan bu kistlerin artık az da olsa, potansiyel olarak tümöre dönüşebilme eğilimleri olduğu biliniyor. Fibrokistik değişikliklerle birlikte, atipik hiperplazi varsa, kansere dönüşme riski daha yüksektir.

Meme kanserinde memenin tümü alınmalı mı?
Meme cerrahisi son yıllarda oldukça gelişti. Artık neredeyse kanser teşhisi konulan tüm memelerde 'Meme Koruyucu Cerrahi' uygulanmaktadır ve meme dokusunun büyük kısmı yerinde bırakılmaktadır. Gelişen cerrahi, onkoloji ve aynı seansta yapılan estetik cerrahiler mükemmele yakın sonuçlar doğurduğundan, artık kadınlarımız meme kaybından korkmamalılar. Çünkü biliyoruz ki meme kanseri sistemik bir hastalıktır ve ölüm meme kanserinin yaptığı metastazlardan olmaktadır. Bu nedenle tümör odaklı cerrahi artık ön plandadır. Eğer tümör büyükse, daha geniş eksizyon yapılarak, parsiyel mastektomi denilen cerrahi uygulanmaktadır. Yine burada da meme yerinde bırakılmaktadır.

Peki, ‘Meme Koruyucu Cerrahi’ kimlere uygulanır?
Meme koruyucu cerrahi genellikle erken evre yakalanan (evre 1- evre 2) meme kanserlerinde uygulansa da, ileri evrelerde tümör tek odaklı ne meme/tümör büyüklüğü uygun ise uygulanmaktadır.

Cerrahi sonrası ek tedavi gerekir mi?
Meme korucu cerrahi yapılan hastaların neredeyse tümüne operasyon sonrası o bölgeye radyoterapi uygulamak gerekir. Işın tedavisi sonrası onkoloji uygun görürse, kemoterapi kürleri başlanır.

Koltukaltı cerrahisinde artık neler yapılıyor?
Meme kanseri sistemik bir hastalık olduğu için, yayılması en çok lenf yolları ve lenf bezleriyle olur. Günümüzde ameliyat öncesi aynı seansta, memede tümörün bulunduğu bölgeye ya boyar bir madde ya da radyoaktif bir madde enjekte ediliyor. Böylece o tümörün ilk ulaştığı lenf bezi bulunuyor. O lenf bezi 1-2 santimetrelik bir kesiyle çıkarılıp, yine aynı seansta, patolojiye 'frozen' dediğimiz yöntem adı altında gönderiliyor. Sonuç temiz gelirse, koltukaltı lenf bezlerine dokunulmuyor. Eğer sonuç pozitif gelirse, uygun miktarda koltukaltı lenf bezi temizliği yapılıyor. Böylece 'sentinel lenf bezi biyopsisi' dediğimiz bu yöntemde hastalarda omuz hareket kısıtlılığı, kol şişmesi ve kolda uyuşma 
gibi yan etkiler görülmüyor.

Eğer memenin tümü alınmışsa aynı seansta yerine yeni bir meme yapmak mümkün mü?
Kanser nedeniyle memesini kaybeden her kadına meme onarımı yapmak mümkündür. Bu meme kanser cerrahisiyle eş zamanlı yapılabildiği gibi memenin tümünün alındığı vakalarda daha sonraki dönemde de yapılabilmektedir. Meme onarım cerrahisi artık mükemmele yakın sonuç vermektedir. Erken onarımda vakaların bir kısmında meme derisi ve meme başı korunarak, eş zamanlı meme onarımı yapılıyor. Bu da ameliyat sonrası hastayı büyük bir psikolojik travmadan koruyor.

Ameliyat sonrası günlük aktivitem engellenir mi?
Hastalara her zaman, "Rahatsızlığınızdan önce ne yapıyorsanız lütfen tedavi sonrasında da aynı aktivitenize devam ediniz. Çünkü gerek operasyon gerekse onkolojik tedaviniz sizin yaşam konforunuzu etkilemeyecektir" deriz. 

Erken tanı hayat kurtarır!

Erken tanıda meme kanseri tedavisi mümkün bir hastalıktır ve kitlelerin yüzde 75’i hastalar tarafından bulunur. Bu nedenle her ay mutlaka banyoda aynanın karşısına geçin ve 10 dakika kendinize ayırın. Bunun için en uygun zaman adet gören kadınlar için âdetin yedinci günü, menopozdakiler için de kendilerinin belirleyeceği uygun bir gün olabilir. Aynanın karşısında kendi kendini muayenede dikkat edilmesi gereken unsurlar, her iki meme başının simetrik ve aynı yöne bakıyor olması, meme başında içeri çökme olmaması, meme cildinde kızarıklık veya şekil bozukluğunun olmamasıdır. Daha sonra hangi memenizi muayene edecekseniz, o kol başın arkasına konur, diğer el parmaklarının iç yüzeyiyle ya meme başından başlayıp tüm memenin dış yüzüne kadar ya da memenin etrafından başlanıp meme başına kadar yumuşak dairesel hareketlerle muayene yapılır. Bunun dışında erken teşhis memede tam şifa sağladığından, tarama yöntemleri mamografi ve meme ultrasonografisi oldukça önemli. Bunun dışında 40 yaşına kadar her kadın en az 2 yılda bir meme muayenesi yaptırmalı. 40 yaş sonrası şikâyeti olsun veya olmasın tüm kadınların yılda bir mamografi ve gerekirse ultrasonografi çektirmeleri gerekir. 40 yaş öncesi ilk tetkik yöntemi ultrasonografi olmalıdır.