Kendimle gurur duyuyorum

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Sadece Türkiye’de değil, dünyada da çok önemli işlere imza atmış başarılı bir modacı Dilek Hanif… Hazırladığı koleksiyonlara hayran olmamak, yarattığı tasarımlara bakıp büyülenmemek elde değil. Hanif’in hedefi, Türkiye’nin yüksek moda ihracatını artırmak ve marka bilinirliğini büyütmek…

Mercedes-Benz Fashion Week’e serginizle katıldınız. Neden?

Tek bir nedeni yok, Mercedes-Benz Fashion Week’ten önce Paris de bir fuardaydım. Geldikten sonra hazırlanma sürecim çok azdı. Bir de daha önce yaptığım defilede koleksiyonlarım couture sanılmıştı. Dolayısıyla hazır giyimim ve couture’m birbirine karıştı. Öyle bir ortamda işin doğrusunu anlatma fırsatı da olmadı. Beni couture’le tanıdıkları için alışkın değiller hazır giyime (gülüyor). Fakat yaptığımız sergiyle bunu daha iyi anlatma imkânımız oldu. Gelen konuklar “couture mü?” diye sorduğunda, “Hayır, hazır giyim. Yurt dışına ihracat yaptığımız bir koleksiyon. Bunlardan seri üretiyoruz. Kendi mağazalarımızda ve bazı satış noktalarında satıyoruz” diye anlatma fırsatım oldu. Serginin daha sağlıklı olacağını düşünmüştüm, öyle oldu. Çok beğenildi.

Bu sene Mercedes-Benz Fashion Week’ı nasıl buldunuz?

Zorlu PSM’ye taşınması çok doğru bir karar oldu. Bu sene çok daha iyi hazırlanılmış, güzel çalışılmış, uğraşılmıştı. Birçok isim katıldı. Ben, İTKİB’in arzusu üzerine katılma kararı aldım. “Sizler de olmalısınız” dediler “Tamam, katılayım” dedim. Koleksiyonum da hazırdı, sıkıntı çekmedim. Bu sene çok daha iyiydi ve bundan sonra daha iyi olacağını düşünüyorum.

Önümüzdeki sene katılmayı düşünür müsünüz?

Evet, zannediyorum yine hazır giyim koleksiyonumuzla katılırız. Bizim de orada olup sahip çıkmamız gerekiyor. Türkiye’de bu işte öncü isimlerden birisiysem eğer bunu bir vazife olarak düşünüyorum. Bu nedenle bu sene İTKİB’i kıramadım. Paris’e gideceğimi bile bile “Katılırım’’ dedim.

ÖZEL ÜRÜNLER YAPIYORUZ

Paris’i anlatır mısınız, son durum ne, neler yaptınız?

Paris’e hazır giyim koleksiyonumuzu götürdük. Bu üçüncü senemiz oldu. Yani üç senede altı koleksiyon götürdük. Her sene müşterimizi ve siparişlerimizi biraz daha artırarak geri dönüyoruz. Bu bizim için ihracat açısından çok önemli. Bir tasarımcı olarak kendi etiketimle ürünlerimi Avrupa’da Ortadoğu’da ve Uzak Doğu’da birçok satış noktalarında satabiliyoruz. Ürünlerimiz hazır giyim ama hazır giyimden de biraz farklı ‘demi couture’ diyebiliriz. Dolayısıyla özel ürünler yapıyoruz ama gidişatından çok memnunuz. Yurt dışında markayı iyi bir yere getirdik.

Türkiye’de bu konuda sayılı isimlerdensiniz…

Evet, bu konuda mütevazi olamayacağım (kahkalalar). Adana’da İnovasyon Haftası vardı. 'Modayı marka yapanlar' panelinde konuşmacıydım. Orada konu modaya gelince; mesleğe başladığım zamanlar ‘tasarım’ diye bir şey gündemimizde yoktu. Tasarımcı olup koleksiyon hazırlama bilincinde bir ülke değildik. 2004 yılında Paris’e gitmeye karar vermiştim. Gerçekten vizyon isteyen bir şey bu ve bugün çok daha iyi anlıyorum yaptığımın ne kadar vizyon gerektiren bir şey olduğunu. Hem ülkem hem kendi markam adına doğru işler yaptığımı düşünüyorum. İhracatta bunlardan biri, çok daha fazla satış noktasına ulaşabiliyoruz. İhracat yapıp markayı büyütüyoruz. Bu konuda da son üç senedir çok ciddi çalışıyoruz.

Siz ülkemizde ki tasarım algısını, moda konusunda kendini ispat etmiş ülkeler düzeyine taşıyan bir modacısınız…

Evet, doğru. Dünyada Türk markalarıyla var olmak bence çok güzel ama olması gerekende bu… Gelişmiş bir ülkeyseniz ve o kategoride olacaksanız muhakkak tasarım ve tasarımcı algısının çok yüksek olması gerekiyor.

Ne hissediyorsunuz peki?

Tabii ki kendimle gurur duyuyorum ama aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk. Çok ciddi bir çalışma performansı aynı zaman da riskler almamızı gerektiriyor. Her şeyi sırtlayarak yürümek zorundayız ki bu sistemi götürebilelim. Marka olmak kolay değil. Uzun süreçler istiyor ve bir markayı, bir noktaya getirdiğiniz zaman onun sorumluluklarını taşımalısınız. Dolayısıyla gururla beraber, çok ciddi bir sorumluluk hissediyorum.

TREND ŞEKER PEMBESİ

Bu kışın modasını anlatır mısınız?

Bu kış, kadınları fazlasıyla geniş bir yelpazeden ilham alınmış tasarımlar bekliyor. Sezonun öne çıkan trendleri içinde en dikkat çekeni şeker pembesi… Bu sene önceki kışlar gibi koyu renklere bürünmeyeceğiz, çok renk var. Bunların yanı sıra metalik tam plili kloş etekler, asker ceketleri, motorcu montları ve tulumları, galaktik pırıltılar, balerinm kostümleri, dağda görmeye alıştığımız puf montlar ve korse görünümleri, prens dö gal ve tartan desenleri,  - sezonun dikkat çekenleri…

Sizin koleksiyonlarınız da neler var?

Haute Couture koleksiyonumda da ipek, şifon, organze gibi vücudu saran hafif kumaşları kullandım ve mümkün olduğunca sade kesimli parçaları özel nakış teknikleriyle hareketlendirdim. Hazır giyim koleksiyonumdaysa siyahın yanı sıra bordo, nude, antrasit, pudra ve inciden oluşan bir renk paletine yer verdim. Sezonun güçlü akımlarından ışıltılı elbiseler de koleksiyonun dikkat çeken parçalarından…

TEK BİR MAĞAZA AÇACAĞIM

Mağaza açmayı düşünüyor musunuz?

Evet, doğru yeri bulduğum da tek bir mağaza açmayı düşünüyorum. Mağazalaşmak istemiyorum, ihracatta büyümek istiyorum.

Artık sizin ürünlerinize online olarak ulaşabileceğiz. Biraz anlatır mısınız?

Evet, çok kısa bir süre içinde artık online satış yapacağız. Artık trend bu yönde, insanlar çok yoğun çalışıyor ve online alışveriş olmazsa olmazımız ve tabii ki Dilek Hanif markası da online satışa açılacak.

RAHATLIK VAZGEÇİLMEZİM

Giyinirken günlük hayatta vazgeçilmeziniz neler?

Rahatlık artık vazgeçilmezim oldu diyebilirim ama kaliteli ürünleri giymeyi seviyorum. Az olsun öz olsun… Alışveriş yaparken de özellikle doğaya zarar vermeyen şeyleri alıyorum.  Kendi koleksiyonlarımızda da böyle bir tercihimiz oluyor.

Hereksin mutlaka dolabında olması gereken kıyafetler nelerdir?

Mesela bir sigaret pantolon, kalem etek, siyah küçük bir elbise… Bunlar hakikaten gece gündüz kurtaracı parçalar. Beyaz ve siyah gömlekler, triko kazaklar, smokin takım ceket ki her zaman işimize yarar. Küçük flarlar aksesuar olarak bence şık ve tamamlayıcı oluyorlar.

KIZLARIM GÖZ ÖNÜNDE OLMAYI SEVMİYORLAR

Kızlarınız neler yapıyor, sizin gibi marka olurlar mı?

Kızlarımın biri 29 yaşında biri 27 yaşında.  İkisi de New York’ta biri Dizayn Management bölümünü bitirdi, biri çanta tasarımı… Zaman zaman birlikte çalışıyoruz tabii ki ama onlar kendi koleksiyonlarını yapıyorlar. Medyayı ve göz önünde olmayı seven çocuklar değiller. Yaptıkları işlerle gündemde olmayı tercih edebilirler. Büyük kızım tasarım okuyan hem heykel yapıyor ki ben çok beğeniyorum hem de takı tasarımı yapıyor. Kendi özel koleksiyonunu çıkaracak şimdi. Tabii ki bunlar olduğu zaman kendi ismiyle başka bir yolda yürüyecektir eminim. Kreatif olarak çok donanımla umarım istediği şeyler olur hayatında.