emin.demirezen@aksam.com.tr
Arda Erel, yeni kitabı “Kendine İyi Bak”ı geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardı. Erel, kitabında engellerin kimseyi yıldıramayacağını, herkesin hayatına yeni bir sayfa açıp yoluna devam etmesi gerektiğini vurguluyor. Bu vesileyle sosyal medya fenomeni Erel’le bir araya geldik.
“Kendine İyi Bak” kitabının çıkış hikâyesi nedir? Neden böyle bir kitap çıkartma gereksinimi duydunuz?
“Kendine İyi Bak”ın çıkış hikâyesi son 2 senedir yaşadıklarıma ve gözlemlerime dayanıyor. Herkesi gözlemlerken neyi fark ettim biliyor musunuz? İnsan en az kendini gözlemliyor. Ben de kendimin peşine düştüm ve kendi psikolojimi irdeledim; yaptıklarımı, yapamadıklarımı, isteklerimi ve istemediklerimi. Bana dayatılanları, benim üstünü kapadıklarımı... Kendini tanımak başlı başına serüven ve kendine iyi bakmak da aslında çok uzun bir konu ama ben kendimce irdelediğim şeyleri bir kitap halinde okuyucularla buluşturmak istedim. Çünkü birçok insanın kendinden bi:haber yaşadığını düşünüyorum. Hatta kendine kötülük yaparak hayatını yaşadığını düşündüğüm birçok insan var.
Kitabın içeriği de bir hayli ilginç. Çizimlerin ve yazıların bütünselliğini nasıl sağladınız?
İllüstrasyon her zaman takip ettiğim bir şey. Bu yüzden kitabımın içine de bir şey eklemek istedim. Sırf yazı olsun istemedim. Çizimlerle de insanların hayatlarını etkilemek istedim.
İllüstrasyonlar bana ait değil ama hepsini tek tek saatlerce araştırıp öyle buldum. Yazılarımı bir kenara koydum, çizimleri bir kenara. Sonra tek tek beğendiklerimle yazmış olduğum yazıları bağdaştırdım ve sonra yayınladım.
SAMİMİYET BAŞARI GETİRİR
Yazdığınız şeyler gençler tarafından sizce neden rağbet görüyor? Gençler sizce ne buluyor sizde ve cümlelerinizde?
Samimiyet ve yaşanmışlık. Bence bende en çok bu ikisini görüyorlar. Çünkü hep söylerim samimiyet hangi sektörde olursanız olun başarı getirir. Ben başarılarımı buna bağlıyorum. İnsanlar yapmacık şeyleri sevmiyor, itiliyorlar. Ben de samimi olduğumu düşünüyorum. Popüler kültür olduğu için her şey basit ve kolay dile algılanıyor. Ama öyle değil. Hiçbiri bir anda olmadı. 6 senedir neredeyse her akşam yazı yazıyorum, okuyorum, kendimi geliştiriyorum.
Genç yaşta yazar olmak nasıl bir his?
Kendimi hala yazar gibi görmediğim için nasıl bir his olduğunu gerçekten tam açıklayamam. Evet, insanlar beni yazar olarak görüyor ama ben kendime, kendimi etiketleyerek bakmıyorum. Etiketlerin insanları birbirinden ayrıştırdığını, kutuplaştırdığını, sınırladığını düşünüyorum. Yarın televizyon programı yaptım diyelim, bir anda televizyoncu mu olacağım? Yazar olmak demek, kitap yazmak demek değil. Çok daha derin bir unvan. Yazar olmak için daha çok yolum var, hep böyle hissediyorum. Belki de hayatım boyunca gerçekten yazar gibi de hissetmeyeceğim.
Kendinizi nasıl bir yazar olarak görüyorsunuz?
Değişken biriyim. Şu an şarkı sözleri yazıyorum. Bir anda kitap yazma fikrinden de cayıp, bambaşka sektörlerde de olabilirim. Dediğim gibi kendimi sınırlamayı sevmediğim için, hedeflerim de çok geniş. Senaryolar yazıp senaryolarımı filmleştirebilirim. Yönetmenlik, hatta oyunculuk bile yapabilirim. Kendimi aşmayı ve denemeyi seven biriyim. Hayata bir kere geldim. Bir vasfın altında yaşamak yerine, değişik şeyler deneyeceğim. Tabii hayat da izin verirse...
KİTAP OKUMAYI KÜÇÜK GÖRÜYORUZ
Yapılan araştırmalara göre gençlerin çok fazla kitap okumadıkları ortaya çıktı. Sizce bunun sebebi nedir?
Bana soracak olursan bunun sebebi meraksızlık. Merak duygusunu baskılıyoruz. Her şeyi de çok bilen bir toplum olduğumuz için, kitap okumayı küçük görüyoruz.
“Gerçekler güzel hatıraları kirletiyor” demişsiniz. Gerçeklikler nasıl bir zarar verebilir hatıralara?
Mesela güzel bir şey yaşıyorsun. Uzun bir süre devam ediyor bu. Sonra yaşadığın şeyin içinde bambaşka şeyler döndüğünü öğreniyorsun. Yani yaşadığın yalanın içindeki gerçeklikleri... Maalesef insan ikiyüzlü bir varlık ve sırlarla dolu. Gerçekle yalanı da beraber yaşıyor. Bu yüzden de gerçekler, içindeki yalanlar olmadan senin kendine sakladığın hatıraları kirletiyor. Öğrenmeseydin bilemeyecektin gibi...