Kendimi oynamak istedim

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

Seray Kaya’yı önce Huzur Sokağı dizisinde canlandırdığıRezzan karakteriyle tanıdık. Ardından Kocamın Ailesi’nde Miray olarak çıktı karşımıza. Şimdi de Gülümse Yeter’de Doktor Gül’le hayat veriyor. Kendini “Hayata bakışımız, insanlara olan tavrımız hep aynı” dediği Gül’e çok benzetiyor ve “Kendimi oynamak istedim sanırım” diyor.

‘Gülümse Yeter’de oynuyorsun. Nasıl gidiyor?

Gayet güzel. Çok sıcak bir hikâyesi var. İçten, izleyen herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir aile dizisi… 
Harika insanlardan kurulu bir oyuncu kadromuz var. Maşallah yayınlandığımız 
günden beri dizimiz hep birinci oluyor, çok mutluyuz. Umarım hep böyle devam eder.
‘Gül’ rolünü kabul ettiren neydi peki?
Gül’le birbirimize çok benziyoruz. Hayata bakışımız, insanlara olan tavrımız hep aynı. Çok ortak yönümüz var. Realist, ayakları yere sağlam basan, kendi parasını kendi kazanan, güçlü değilken bile güçlü görünmeyi başaran biri Gül… Kendimi oynamak istedim sanırım.  
Güçlü değilken, güçlü görünme çabası niye?
Güçlü görünmem gerektiğini çok erken yaşta öğrendim. İş hayatına atıldığım da henüz 16 yaşındaydım ve düzen çok basit denklemler üzerine kuruluydu: ‘Pasifsen ezilirsin’… Üstelik ezilmem için kadın olmam bile yeterliydi. Güçlü değilken 
bile güçlü görünme çabası o günlerden bana miras kaldı. Zayıf noktamı keşfederlerse darbe yiyecekmişim gibi hissediyorum. Bu kötü sonla karşı karşıya kalmamak için de gülümsemeyi başarıyorum. 
Hayatın acı yanlarıyla erken yaşta tanışmışsın. Bu iyi bir şey değil mi? 
Aslına bakarsanız dezavantajı daha çok. Yaşıtların gezip eğlenirken sen çalışıyorsun. Çocukluğunu yaşayamıyorsun. Erken büyümek zorunda kalıyorsun. Erken büyüdüğün için de yaşıtlarınla aynı dili konuşamıyorsun. Konuşmalarını, tavırlarını çocuksu buluyorsun.
İçinde ukde kalan bir şey oldu mu?
O zaman da yapamadığım bir şey olmadı, sadece özgür değildim. “Okumak istemiyorum, çalışacağım” dedim. Ailemin karşı çıkmalarına hiç aldırış etmedim ve bir güzellik merkezinde 7 yıl makyöz olarak çalıştım.
İlk maaşınla ne almıştın?
Karpuz almıştım (kahkahalar). Aylık 50 lira alıyordum. O yaşlarda açıkçası paradan 
ziyade bir şeyler öğrenmeye çalışıyorsunuz.

ÇEKTİĞİM ÇİLE BOŞUNAYMIŞ

Oyunculuk nasıl sızdı hayatına?
Yazıyordum. Yazdıkça da rahatlıyordum.
Neyi yazıyordun?
Oynamak istediğim rolleri… Mesela konu bir aşk hikâyesiyse bütün sahnelerini gözden geçirip âşık bir kadını nasıl oynayacağımı düşünür, öyle yazardım.  
O zaman oyunculuk yedekte tuttuğun bir sevgiliydi? 
Oyuncu olmayı hep istedim ama ailem karşıydı. İlk adımı atmak için de cesaretim yoktu. Fakat hayat sürprizlerle dolu bir yer. Bir gün arkadaşım Sadri Alışık Kültür Merkezi’ne kayıt yaptıracağını söyledi. Ona yol arkadaşı oldum, birlikte gittik. Artık içimdeki istek gözümü nasıl bürüdüyse ben de kaydoldum. İki senelik eğitimin ardından bir ajansta çalışmaya başladım. 
E peki aileni nasıl ikna ettin?
İki yıl boyunca hiç haberleri olmadı. Bunu saklamak öyle zordu ki… İzin vermezler, engel olurla diye korkuyordum. Kursa gitmek için artık ne yalan söyleyeceğimi bulamıyordum. Evden çıkana kadar akla karayı seçiyordum. Ama çektiğim çilenin hepsi boşunaymış. 
Nasıl yani aslında karşı değiller miymiş?
‘Huzur Sokağı’ dizisiyle sözleşme imzaladım. Artık ne olursa olsun aileme söyleyecektim, kararlıydım. Annemle babamı karşıma aldım ve duygusal bir konuşma yaptım. Babamın gözleri doldu, annem “Kızım madem sen istiyorsun,yanındayım, destekçinim” dedi. Belki de hayatımın en mutlu günüydü.

“HÂLÂ ÇOK İYİ OYNUYOR” DESİNLER

‘Huzur Sokağı’yla birlikte bambaşka bir hayatın içinde buldun kendini. Ün, şan, şöhret… Kolay adapte olabildin mi?
Huzur Sokağı döneminde tanınmıyordum ki öyle bir adaptasyon sorunu yaşayayım ama sette elimin, ayağımın birbirine dolandığı çok olurdu. Oyuncuların dibinden ayrılmazdım, belki bir şey öğrenirim diye… Kocamın Ailesi’ndeki Miray karakteri dönüm noktasıydı benim için. Hem tanınmaya başladım hem de oyunculuğum fark edildi. Ama hayatımda bir şey değişti mi, değişmedi. Arkadaşlarım, çevrem, hobilerim hâlâ aynı.
Oyunculuk hayatının sonuna kadar yapacağın iş mi?
Evet, hayattan tek istediğim bu... Bu işe aşığım. Ömrümün yettiği son güne kadar da oyunculuk yapmak istiyorum. 
Oyunculukta sınırların var mı? 
Çırılçıplak oynayamam. Oynayamam değil aslında ‘nasıl görünemem’ kısmı önemli benim için. Beni zorlayacak, köşeleri olan her rolü oynamak isterim. Mesela bir şizofreni, boksör bir kadını ya da dansçı bir kızı ama çırılçıplak görünemem.
Kendi hayatını oynamak ister misin, hatta yazmak?
Kendi hayatımı yazarsam, onu bir kasada saklar, ben öldükten sonra çekilsin diye de vasiyet ederim. 
Neden öldükten sonra?
Ben hayattayken insanlar beni tam anlamıyla tanımamalı… 
Mesleğinle ilgili hayalin var mı?
50 yaşına geldiğimde seyirciler “Hâlâ çok iyi oynuyor” desinler istiyorum. 

SERAY EŞİTTİR ÖZGÜRLÜK

Seray nasıl biri? Mesela arkadaşlarına sorsak nasıl tarif ederler?
Seray eşittir özgürlük... Özgürlüğüme çok düşkünüm, kısıtlanmaya gelemiyorum. Sonra mutlaka bir hedef belirlerim kendime ve ona ulaşana kadar da çok çalışırım. Kov burcuyum, kafama koyduğum her şeyi yaparım.
Nasıl bir ailede büyüdün?
Halalar, teyzeler, dayılar, amcalar, kuzenler… Çok kalabalık ve mutlu bir ailede büyüdüm. Bir aradayken göbekler atar çok eğlenirdik. Hatta kuzenlerim beni ortalarına alır dans ettirirlerdi.