emin.demirezen@aksam.com.tr
Avrupalılarca “Levant’ adıyla anılan bugün Suriye, Lübnan ve İsrail sınırları içinde kalan 30’un üstünde bölgeden birçok görüntünün sergilendiği Levant sergisi 3 Aralık’a kadar Schneidertempel Sanat Merkezi’nde sergilenecek. 1890 -1920 tarihleri arasında üretilmiş ve yaklaşık 30 yıllık bir zaman dilimi içinde, o coğrafyada yapılan görsel bir yolculuk gibi düzenlenmiş olan kartpostallar, bölgenin insanlarını, tarihsel, dinsel ve kamusal yapılarını kapsıyor. Biz de serginin küratörü Engin Özden’le bu kapsamlı sergiyi konuştuk.
Sergi fikri nasıl doğdu?
Seyhun Binzet’in koleksiyonundan oluşturulmuş bir başka sergide yapılan bir sohbet sırasında doğdu. Türkiye’nin güney sınırları dışındaki güncel siyasi gelişmeler, Osmanlı döneminde bölgenin durumu gibi konular konuşulurken Binzet’in koleksiyonunda bu bölgeye ve o döneme ait zengin bir içerik bulunduğu ve bundan bir sergi üretilebileceği tespit edildi.
İnsanlar sergide nasıl bir şeyle karşılaşacak?
Sergi, 1890-1920 yılları arasında üretilmiş ve kullanılmış kartpostallardan oluşuyor. Kartpostallar, tarihçiler tarafından, bugünkü ülke sınırlarından bağımsız bir şekilde “Levant” olarak adlandırılan bölgedeki şehirleri kapsıyor. Kuzey’de Cerablus’tan güneyde Ölü Deniz çevresine ulaşan bir coğrafi alan içindeki şehirleri, buralardaki binaları, meydanları, adı geçen dönemde oralarda yaşamış insanların görüntülerini içeriyor.
Bu koleksiyon nasıl keşfedildi?
Seyhun Binzet’in, 50 yıla yakın bir sürede topladığı ve derlediği, 15.000’in üstünde kartpostaldan oluşan bir koleksiyonu var. Bu koleksiyon kartpostal kullanımının yaygınlaştığı 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, Türkiye ve Osmanlı coğrafyası içindeki konulardan ve görüntülerden oluşuyor.
Bölgenin ne tür unsurlarını göreceğiz?
Şehir görüntüleri, idari binalar, istasyon, dini kültür ve geleneklerin içinde yer alan binalar, anıtlar ve tabii insanlar ...
Serginin hedefi var mı?
Bir bölgenin görsel tarihini arşivlerden çıkarıp günümüz insanının gözleri önüne koymak; dünya uygarlığı içindeki tarihi ve siyasi önemi tartışılmaz olan bu bölgeye ait kültürel zenginliğin, çeşitliliğin, kuşbakışı bile olsa bir görüntüsünü sunmak…
Bir zamanlar hayatımızın önemli bir parçası olan bu kartpostallar şimdilerdeyse koleksiyonlar şeklinde hayatımızda yer alıyor. Peki, ileride sizce nasıl bir beklentiye sahip olmamız gerekir bunlarla ilgili?
Bilgiye erişimin yerini dijital erişim alıyor. Bu gelişme, müzelerde, arşivlerde, kutularda saklanan görüntülerin daha çok insana ulaştırılması için bir potansiyel. Ama derlenmesi, ilişkilendirilmesi ve doğru bağlama oturtulması gereken bir sorumlulukla karşı karşıyayız…