Karışık ama kendiyle barışık kadınlar

Hande Sönmez
hande.sonmez@gmail.com

Türk dizilerindeki, hayat gayesi sadece bir adamı elde etmek olan kadın karakterleri gördükçe aklıma edebiyatta, filmlerde ve dizilerdeki kendine yeten kadın karakterler geldi. Hayır, sanılanın aksine yalnız değiller, sadece kendilerine değer veriyorlar ve bence hatırlamaya değerler.

Katniss Everdeen-Hunger Games

Açlık Oyunları üçlemesinde okuyucuların şahane bir kadın karakterle tanışmasına sebep olan yazar Suzanne Collins’e ve kitabın başarısının ardından onu beyazperdeye aktaranlara minnettarız. Katniss Everdeen, bir başkaldırışın sembolü olmakla kalmadı, pek çok kadına da ilham verdi. Sen çok yaşa Katniss.

Carrie Bradshaw

Sex and The City
Yayınlandığı dönemde izlenme rekorları kıran, altı sezon süren dizinin ardından iki filmin çekildiği Sex and The City’nin ana karakteri Carrie, ne kadar umutsuz duruma düşerse düşsün kendi hayatından ve yaşayışından taviz vermeyen kadın karakterlerden. Ne istediğini her zaman bilemese de ne istemediğini bilen karakterimiz, delice âşık olduğu adamın onu mutlu etmeyeceğini idrak ettiği noktada bağrına taş basmayı tercih eden “güçlü” kadınlardan.

Anna Karenina-

Anna Karenina
Rus yazar Tolstoy’un en önemli eserlerinden biri olan kitaba ismini veren Anna Karenina, yaşadığı yasak aşkın yükünü kaldıramayan bir kadın gibi gözükse de aslında kalbinin sesini içinde bulunduğu zor duruma karşın dinlemesiyle hayranlığımızı kazanan cesur karakterlerden.  

Katie Morosky-The Way We Were
1973 yapımı klasiklerden biri olan The Way We Were’de aşkından öldüğü Hubbell için fedakârlıklar yapıp aşkının peşine düşen Katie, kendi olmaktan vazgeçmesi istendiğinde karşısındakine ‘orada bir dur’ demeyi bilmiştir. Filmde kadınların ‘kolay’ ve ‘zor’ veya ‘basit’ ve ‘karışık’ olarak ayrıldığını görürüz. Katie de zordur, karışıktır. Ama kabul edelim ki aslında hiçbir kadın kolay ya da basit değildir, sadece kendi olmaktan vazgeçmiştir. Kısacası yanındayız Katie!

Emma Morley-One Day 
Aynı Açlık Oyunları gibi ilk önce kitabını okuduğumuz, filmine koşa oynaya gittiğimiz One Day’ın Emma’sı da, kendi iç sesini dinlemeyi becermiş kadınlardan. Özgüvensizliği ortadan kalktığında daha da sevdiğimiz Emma, istediğini yalnızca kendi olarak ve kendini önceliklendirerek almış bir kadın karakter olarak öne çıkıyor.