sibel.ates@aksam.com.tr
Üç işadamı Arif Dayıoğlu, Tolga Orkan ve Tarkan Altınok. Üçünün de ortak bir hayali vardı. Toplam 7 ülke ve 9 bin kilometre aşarak 17 günlük yolculuk sonunda Kuzey Kutup çizgisine ulaşacaklardı. Amaçları bu zorlu ve macera dolu yolculuklarını KAÇUV (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı)’a adamaktı. Biz de bu inanılmaz serüvenin mimarlarıyla konuştuk.
Sizleri tanıyabilir miyiz?
Tolga Orkan: Kendi üretim firmamda çalışıyorum. Devamlı proje üretmeyi ve aktif olmayı seviyorum. Motosiklet kullanmanın yanı sıra birçok sporla da aktif olarak uğraşıyorum.
Tarkan Altınok: Genç yaşlarda iş hayatına atıldım. 10 yıl kadar kuyumculuk sektöründe çalıştıktan sonra kendi işimi yapmaya karar verdim. 2003 yılından beri GSM sektöründe hizmet veren bir şirketin ortağıyım. Motosiklet haricinde en favori hobim tüplü dalış.
Arif Dayıoğlu: İTÜ Kimya bölümü mezunuyum. 45 yaşında, 2 kız çocuk babasıyım.
Motor kullanmaya ne zaman başladınız?
Tolga O: 2006 senesinde bir arkadaşımın motor kullanma eğitimi aldığını öğrendiğimde, “Neden ben de denemeyeyim” dedim. Eğitim sonrası ilk motorumu aldım ve o günden beri haftanın yedi günü motor üstündeyim.
Tarkan A: Motosiklet kullanmaya 14 - 15 yaşlarında kiralık mobiletlerle başladım. Daha sonra tatil yörelerinde yaptığım kiralamalarla içimdeki duyguyu bir parça da olsa bastırabildim. İlk motosikletimi de 2013 yılında satın aldım.
Arif D: Özgür doğamın etkisiyle 40’lı yaşlara doğru motosikletle buluştum.
Yolculuğa çıkma hikâyenizi dinleyelim mi? Bu yolculuğa çıkmanızı tetikleyen neydi?
Tolga O: Motosiklet sürmek bir tutku. Bu tutkuyu farklı yerlerde, farklı coğrafyalarda yaşamaya başladığınızda vazgeçemiyorsunuz. Daima, ‘daha uzaklar’ diyorsunuz. Bu yolculuğun ana teması da esasında uzaklara motorla gidip başarma hissini yaşamak.
Tarkan A: Yolculuk ve yeni yerler görme isteği herkesin olduğu gibi benim de en tutkulu hobilerimden. Biz bu düşünceyi hayata geçirebilen şanslı bir grup içindeyiz. Zaten motosiklet sahibi olmak, gezmeye ve maceraya ne kadar aç olduğunuzu başka bir şekilde ifade etme yolu. Bunu şöyle de özetleyebiliriz; biz motosiklet kullanmak için yola çıkar, her ne kadar rota belli olsa da mutlaka yol içinde ufak tefek maceralar yaşarız. Her zaman uzun bir yol, uzun bir hikaye… Bu, hep aklımda olan bastırılması güç bir duygu. Yolculuğun ilk tohumları, geçen yıl yaptığımız dört günlük Yunanistan gezisinde Nordkapp olarak şekil aldı. İlk karar alındığında, bu gezi sadece gezmek, görmek ve her şeyden önce her motosiklet tutkununun hayali olan Nordkapp’a motosikletle ulaşmaktı. Bu yolculuğa anlam katabilmek için çeşitli projeler düşündük. Sonrasında Kızlar Sahada ve Actifit girişimlerinin kurucusu Melis Abacıoğlu Sezener’in yardımıyla KAÇUV’la tanıştık.
Arif D: Nordkapp’ın zorlu parkurunun bana büyüleyici bir şekilde meydan okuduğunu hissettim. Başarabileceğimi görmek, sınırlarımı keşfetmek, yeni yollar bulmak ve yola çıkacaklara ilham vermek için bu yolculuğa çıkmaya karar verdim.
Yolculuğa nereden başladınız?
Tolga O: İtalya’nın Adriyatik kıyısındaki Trieste Limanı’nda motorlarımızla buluşmamızla yolculuk da başlamış oldu.
Yolculuk ne kadar sürdü?
Tolga O: Yolculuğumuzun başlangıç ve bitiş noktasını İstanbul Atatürk Havalimanı olarak kabul edersek, toplam 17 gün sürdü. Seyahatimiz sırasında gördük ki, bu rota için 17 gün çok iddialı ve kısıtlı bir süre imiş. Bu rotayı yapacak motor tutkunlarına üç hafta gibi bir süre planlamalarını öneririm.
Tarkan A: Yol süresince bazı planlamaları önceden yapsanız da, tadilat gibi yol şartları ve otobanda dahi olsanız özellikle büyük şehirlerin giriş ve çıkışlarında yaşanan trafik sıkışıklıkları problem olabiliyor. Bunun yanında, özellikle yağmurlu günlerde, 2 - 3 defa üst değiştirmek gerekiyor.
Arif D: Toplam 17 günde yaklaşık 8 bin 600 km yol aldık. Yedi ülke geçtik ve Avrupa kıtasının en kuzey noktasına, Nordkapp’a kadar çıktık.
Yolculukta başınıza ilginç şeyler geldi mi?
Tolga O: Yolculuğumuz sırasında karşılaştığımız farklı coğrafi özelliklere sahip yerler ve hava koşulları bizim için en ilginç olaydı sanırım. Coğrafyanın mevsimsel iklim şartları gereği 16 sürüş gününün neredeyse 10’unda şiddetli yağış ve zaman zaman çok şiddetli rüzgar eşliğinde motorlarımızı sürmek zorunda kaldık. Fakat yağmurlardan sonra çıkan gökkuşağı ve o muhteşem manzaralar, bu zorlukları unutmamızı sağladı.
Tarkan A: Bizim başımıza gelenlerden ziyade, bizim orada olmamız tanıştığımız insanlara çok fantastik ve çılgınca geldi.
Arif D: Müthiş doğası, şaşırtıcı iklimi ile Norveç yollarında sürüş yaparken neredeyse her gün gökkuşağı bize refakat etti. Bol yağışlı yolları, uçsuz tepeleri aşarken bir anda gökyüzünde belirip, bize göz kırpması unutulmazdı.
İlginç kişilerle tanıştınız mı?
Tolga O: Hemen her yerde Türklerin olduğunu biliyorduk ama bu yolculuğumuzda gerek orada yaşayan Türklerle gerekse aynı rotayı yapan Türk motorcu grubuyla tanışmak bizi sevindirdi.
Tarkan A: Çok ilginç kişilerle tanışmadık. Avrupa’da ileri yaşlardaki çok fazla sayıda insanın motosikleti ulaşım aracı olarak kullandığını görmek beni şaşırttı.
Arif D: Özellikle İsveç ve Norveç geçişlerimizde, mola verdiğimiz birçok istasyonda plakalarımıza bakarak nereden geldiğimizi soran, kuzey kutup çizgisi hedefimizi duyduklarında şaşıran ve bize şans dileyen, destekleyen birçok kişiyle tanışma fırsatımız oldu.
Peki, bir tehlikeyle karşı karşıya kaldınız mı?
Tolga O: Memnuniyetle söylüyorum ki, hiçbir tehlikeyle karşılaşmadan yolumuzu tamamladık. Tabii, buradaki yol koşulları ve kurallara uyma oranının oldukça yüksek seviyelerde olmasının bunda etkisi büyük, sanırım. Darısı ülkemizin başına diyelim. Yollarda dikkat edilmesi gereken belki de en önemli konu, coğrafyadan kaynaklı olarak karşınıza çıkabilecek vahşi hayvanlar. Dolayısıyla yolda karşınıza çıkabilecek hayvan cinsleri bizim ülkemizdekine göre biraz farklı.
Tarkan A: Özellikle Norveç’te tehlikenin ne olduğunu unuttuk diyebiliriz. Genel olarak rotamızda huzur içinde seyahat ettik.
Arif D: Çok ciddi tehlikeler yaşamadığımız için mutluyuz. Her motosiklet kullanıcısı gibi, tüm sürüş boyunca dikkatimizi yola ve çevreye azami seviyede aktarmaya çalıştık. Karşılaşıp sohbet etme şansı bulduğumuz motosiklet sürücülerinden öğrendiğimiz en önemli bilgi, yolda geyik gördüğünüzde önünden değil arkasından geçmenin doğru olduğuydu. Zira, geyikler geriye dönemez ve hep ileri doğru hareket ederlermiş.
HER MOTORCUNUN GİTMEK İSTEDİĞİ BİR YOLCULUKTU
Bu yolculuğu gerçekleştirmek hayaliniz miydi?
Tolga Orkan: Bu yolculuk ve rota her motorcunun bir gün gitmek istediği bir yolculuk. Benim bu hayalim yaklaşık 2 sene evvel başladı. Ama gerçek anlamda son bir senede planlamasını gerçekleştirip üzerinde çalışabilme fırsatım oldu. Hayalimi gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum. İnsanlar hayalleriyle yaşayabiliyor sanırım. Şimdiden yeni yolculuğun hayalini kurmaya başladım bile.
Tarkan Altınok: Evet hayalimizdi, hayallerimiz sadece bu yolculukla sınırlı değil.
Arif Dayıoğlu: Tüm motosiklet sürücüleri gibi Nordkapp’a çıkan zorlu yol, muhteşem doğa ve eşsiz manzaralar uzun zamandır bizi cezbetmekteydi. Bu hayalimizi, geçtiğimiz sene sonlarından itibaren yaptığımız detaylı ve planlı çalışma sayesinde keyifle, mutlulukla ve sorunsuz gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz.
MUHTEŞEM HİKÂYELER İKİ ŞEKİLDE BAŞLAR…
Buna benzer projeleriniz olacak mı?
Tolga Orkan: Zaman içinde planlarımız ve hazırlıklarımız olacak, şimdiden aklımızda çeşitli hedeflerimiz var. Bu hedefleri edinmiş olduğumuz deneyim sayesinde umarım daha kapsamlı bir şekilde gerçekleştirebiliriz.
Tarkan Altınok: Hazırlıklara başladık bile. 3 rota belirledik, bakalım hangisi olacak. Ben de merakla bekliyorum.
Arif Dayıoğlu: KAÇUV’la ilerlettiğimiz bu anlamlı ve başarılı projemizi tamamlarken, bizlere ilham veren Tolstoy’un bir sözünü paylaşmak isterim; “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.”
Doğru tedavi ve doğru psikolojik destek alacaklar
Bu yolculuğun kanserli çocuklara somut olarak nasıl bir katkısı olacak?
Tolga O: Bu yola kendimiz için çıkıp yol yapmaktı amacımız. Sonradan planlama yapıp birçok insandan fikir almaya başlayınca, ihtiyacı olan birileri için farkındalık yaratabileceğimizi düşündük. Tanışmış olduğumuz gönüllü elçimiz sayesinde ve çocuk sahibi olmamızın etkisiyle çocukların bizim için kıymetli olduğuna karar verip, bu organizasyonu farkındalıktan biraz da yardım toplama kampanyasına dönüştürdük. Maddi destek anlamında da bir katkısı oldu ve bu bizi çok sevindirdi. Ümit ediyorum ki, KAÇUV projelerinin bilinirliğini ve destekçi sayısını da artırmaya bir katkısı olmuştur.
Tarkan A: Farkındalık yaratmanın yanında bağış da toplayarak durumu somutlaştırdık. KAÇUV bildiğiniz gibi Aile Evi projesi ile çocukların medikal haricinde her sorunlarıyla ilgilendiği için ne kadar yardım toplayabilirsek o kadar çocuk ve ailesi doğru tedavinin yanı sıra tedavi boyunca doğru psikolojik destek ve doğru eğitim alacak.
Arif D: Benzer şekilde yolculuğa çıkanlardan farkı olmasını istediğimiz bu oluşum sayesinde çevremize, dostlarımıza, tanıdıklarımıza hem KAÇUV’u tanıtmak ve farkındalığını artırmak hem de yeni yapılmakta olan 2. Aile Evine destek vererek, bu özel mutluluğu bizlerle birlikte paylaşmalarını sağlamak istedik.
Kanserli çocuklar için bu yolculuğu planladınız. Peki, ailenizde bu hastalığa yakalanmış kişiler var mı?
Tolga O: Babamı daha 46 yaşındayken, 1988 senesinde bu hastalık yüzünden kaybettik.
Tarkan A: Evet, biz de bu hastalıktan amcamı kaybettik. Teyzem ise hastalığı atlattı.
Arif D: Maalesef, bu hastalıktan sevgili kayınpederimi kaybetmiştik. Ne kadar zor süreçlerden geçildiğini çok yakından yaşadık.