Kadınların eşit kabul edildiği bir Osmanlı yarattım

Halil Bezmen, son kitabı Lale, Kan ve Şehvet ile okuyucularının karşısına çıktı. Lale Devrini ve Osmanlı Tarihini alışılmışın dışında bir anlatım tarzıyla kurgulayan yazar, Avrupa Tarihine dair kıyaslamalarıyla da ilgi çekici bilgiler sunuyor…

Başak Bıçak

basakbicak@gmail.com

Bir tarihçi olarak kitabınızı oldukça enteresan buldum. Sıradan bir tarihi romandan farklı bir anlatıma sahip. İş adamısınız ama bir süredir romanlar yazıyorsunuz. Nasıl karar verdiniz yazmaya?

Önce macera romanları yazdım. Sonra iki tane otobiyografi yazdım. Kapitalizm ile bireyler arasındaki ilişki konusuna kafa yorarım ben aslında sorular sorarım. Merak ederim, anlamak isterim. Böyle olunca da kitap yazmak en uygun meslek oluyor. Çünkü kitap yazdığınız zaman tekerrür denilen sıkıcı işten kurtulabiliyorsunuz. Bana sık sık işadamı olarak, “önemli bir sanayi grubuydun niçin tekrar başlamadın” diye sorarlar. Cevabı basit. Hiçbir meslekte, ne kadar seversen sev, 25 sene çalıştıktan sonra her şeyi en az bir kere yapmamış olman mümkün değildir. Tekerrüre düşersin. Bu da sıkıcı benim için. 

BİZİM SORUNUMUZ EĞİTİM DEĞİL, MERAK!

Tarihi romanlarda genelde tarih arka planda kullanılır aslında. Karakterler gerçek olsa bile kurgu fazlasıyla devreye girer ve hikâyenin akışı için kullanılır. Siz farklı bir yol deniyorsunuz ve karakterleri ikinci planda bırakarak, diyalogları tamamen gerçekler üzerine kuruyorsunuz. Neden böyle bir anlatım yolunu seçtiniz?

Çetin Altan derdi ki, herkes Türkiye’de bir eğitim problemi var diyor ama bence eğitim problemi yok, merak problemi var. Merak ettiğin zaman tarihi, çok yönlü araştırıyorsun. Ve bir sürü gerçekle karşılaşıyorsun. Bulduğun gerçekleri yazdığın zaman akademik bir kitaba dönecek. Hâlbuki bunu iki kişinin konuşmasının arasında verirsen daha rahat okunur. O zaman karakterleri alet etmiş oluyorum tarihe. Ve bunu siz fark ettiniz… Tarihçi olduğunuz için karakterleri ikinci planda bıraktığımı ve onlara tarihi anlattırdığımı ilk söyleyen sizsiniz. Bu kadar senedir kitap yazıyorum, onca röportaj yaptım hiç kimse bunu söylememişti bana…

Çok sevindim buna… Çünkü kitabınız bir romandan çok akademik bir anlatı gibi… Peki, bu sizi endişelendirmiyor mu okuyucularınız açısından?

Hem de çok endişeleniyorum. 
Bu yüzden kitap satışlarım beş bin civarında gezer. Herkese hitap etmiyor bu anlatım tarzı çünkü. 

Peki, neden Lale Devrini seçtiniz?
Modernleşmenin ilk başladığı zaman olması… Bizim Batı bakımından bakir olduğumuz ilk Batılılaşma hamlesidir. Ve bunu III. Ahmet ile Nevşehirli Damat İbrahim Paşa yaptı. Onun için bu işi çok ilginç buldum ve başlangıç olduğu için de ayrıca önemsedim. 

Fakat siz farklı bir Lale Devri anlatıyorsunuz ve III. Ahmet’in ağzından Lale Devrinin sebeplerini açıklamaya girişiyorsunuz…
Çünkü orada ilk defa bilinçli olarak artık savaşmaktan para kazanılamayacağını öğreniyor Türkler. Hâlbuki Türklerin başarısı iyi savaş yapmak. Karlofça’dan sonra anlaşılıyor ki dayak atarak bu iş olmuyor, üstelik Avrupalılar da işi öğrendi ve seni dövüyorlar. Bizim güçlü olduğumuz savaş teknikleri de geride kaldı. Ve bunu ilk III. Ahmet fark ediyor, tedbir almaya girişiyor Nevşehirli Damat İbrahim’le birlikte… Ama bir yere kadar tabii… Herkes savaş istiyor…

Bir yandan Osmanlı Tarihini incelerken, diğer yandan Avrupa Tarihine dair önemli gelişmelerden de bahsediyorsunuz. Mesela 1640 ve 1688 İngiliz Devrimleri…
Evet, en başta dediğiniz gibi bütün tarihleri etüt etmek gerekiyor. 
Çünkü III. Ahmet’e etkisi büyük o devrimlerde yaşananların… Özellikle iki devrim arası kralın idamı filan… 

KADIN, SOSYAL HAYATTA VAR OLAMAMIŞ

Haremden ve onun mistik dünyasından tamamen uzak duruyorsunuz kitabınızda… Ama aynı şekilde kitaptaki tüm kadın karakterler erkeklerden daha üstün ve yüce… Mesela Lady Montagu, tarihin ilk feministlerinden kabul edilir ve sizin kitabınızın başkarakterlerinden biri… 
Kadınları sanki eşitmişler gibi anlatmak istedim. Bunun arkasındaki sebep şu; binlerce cilt yazıldı Osmanlı niye yıkıldı diye… 600 sene sürmüş olan imparatorluk yok olup gidiyor. Yok olmamak için büyük gayretler sarf ediyor. Biri reformla uğraşıyor. Nedir eksiklik? Kadın… Kadını sosyal hayata sokamamış. Onun için de kaybetmiş. Ama bu şekilde söylemiyorum kitapta. Söylersem tepki gösteren çok olur. Çünkü o kadar köklü bir inanış ki kadının daha düşük bir vasıfta olduğu… Çaktırmadan feminist bir kitap aslında Lale, Kan ve Şehvet…