Kadından boksör de olur bisikletçi de

ARZU AKYOL

arzu.akyol@aksam.com.tr

Giresun’dan bisikletçi Hatice ve Damla, Muğla’dan boksör Selma… Anadolu’da spora tutkuyla bağlanmış üç genç kadın. Her türlü imkânsızlıklara ve çevre baskısına rağmen yılmamışlar ve gece gündüz çalışmaya devam etmişler. Türk Telekom Spor Kulüpleri tarafından keşfedilmeleri de hayatlarını değiştirmiş. Yerel bir çerçevede hapsolmak yerine dünyaya açılmışlar. Pek çok altın madalya kazanmışlar. Giresun ve Muğla'da başlayan hikâye şimdi olimpiyat hayaliyle devam ediyor. Onların bu başarılı yolculukları aynı zamanda Anadolu’da spora gönül vermiş kız çocuklarının yolunu da aydınlatıyor.

Selma Karakoyun 18 yaşında. Muğla’nın Milas ilçesinde dünyaya gelmiş. Boksa henüz 14 yaşında başlamış. “Aslında basketbol takımına girme şansım da vardı ama ben takım sporlarını sevmiyorum. Bir başarı olacaksa bu tek başına benim başarım olmalı. O nedenle boksu tercih ettim” diyecek kadar açık sözlü. Ailesini böyle sert bir spora ikna etmesi zor olmuş Selma’nın. “Bir gün okuldan eve geldim ve aileme ‘Ben boksa başlıyorum’ dedim. Önce endişelendiler. ‘Ağzın burnun kırılır, olmaz’ dediler. Öğretmenim ailemle konuştu. Sonunda kabul ettiler.” 

KADINDAN BOKSÖR OLUR MU?

Çevre baskısı da yaşamış Selma. Önce “Kadından boksör olur mu?” demişler… Ama sonra onun başarısını gören mahalleli gençler de başlamış boksa. “Boks sayesinde Türkiye’de pek çok il gördüm. Yurtdışına çıktım. Milas'ta herkes beni tanıyor. Yolda çevirip tebrik ediyorlar. Bu çok güzel bir duygu… Ayrıca eğitimime de faydası oldu. Derecem olduğu için sınavsız girdim üniversiteye. Şu an Bülent Ecevit Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü’nde okuyorum. Mezun olunca da KPSS’ye girmeden istediğim okulda öğretmenlik yapabileceğim” sözleriyle anlatıyor boksun hayatına kattıklarını.

HAYATI DEĞİŞTİ

Boksa başladıktan 6-7 ay sonra İstanbul’da Türkiye üçüncüsü olunca, kısa zaman içinde gelen bu başarıya hocası da şaşırıyor ve daha bir üstüne düşüyor. “Şimdi antrenörüm olan Milli takım antrenörü ‘Sen dünya şampiyonu da olursun’ demişti. Ben de Milas’ta imkânların olmadığını, bunun üzerine çıkamayacağımı anlattım. Sonra beni Zonguldak Türk Telekom Spor Kulübü’ne transfer ettiler ve hayatımın akışı değişti. Üç yıldır Zonguldak Türk Telekom adına dövüşüyorum, üç kez Türkiye şampiyonu, Avrupa ikincisi, dünya üçüncüsü, Avrupa üçüncüsü oldum” diye anlatıyor hayatını değiştiren transferi. Selma en son Muğla’da yapılan Yıldız, Genç ve Büyük Bayanlar Türkiye Ferdi Boks Şampiyonası’nda, Türkiye Şampiyonu oldu. Kendisine gelmiş geçmiş en başarılı sporculardan Muhammed Ali’yi örnek

alan Selma, genç kızlara kendilerini korumak adına spora     başlamalarını tavsiye ediyor.

BİSİKLET OLMASAYDI BAMBAŞKA BİR HATİCE OLURDUM

Hatice Yılmaz ve Damla Nur Bayraktar Giresunlu. Onlar da bisiklet sporuna gönül vermiş. Hatice 20 yaşında. Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği ikinci sınıf öğrencisi. Çocukluğunda abilerinin bisikletine özenirmiş Hatice. Düşmesin diye ona vermezlermiş ama o gizli gizli binermiş. Hatice de aile konusunda şanslı. Çevreden gelen “Kız çocuğusun, ne işin var bisikletle?” tepkilerine rağmen ailesinden hep destek görmüş. “Ben her türlü tepkiye rağmen yılmadım” diyor. Bisiklet sporu Hatice’nin hayatını değiştirmiş. Bu sayede beden eğitimi öğretmenliği bölümüne girmiş. “Spor yapmasaydım çok farklı bir Hatice olurdum. Hayatım Giresun’la sınırlı olurdu. Şimdi neredeyse görmediğim 

il kalmadı. Hayata bakışım değişti. Kendime güvenim arttı.” 

AİLEM BENİMLE GURUR DUYUYOR

Damla Nur 19 yaşında. O da Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü’nde öğrenci. “İlk bisikletim dört tekerli kırmızı bir Bianchi’ydi. Bisikletle böyle tanıştım. Sonrasında babamın antrenör arkadaşı ‘Hadi gel bir deneyelim’ dedi ve öyle başladım. Dereceler geldikçe de daha fazla yoğunlaştım” diye anlatıyor bisiklet macerasını. Bu macera zamanla onda da bir tutkuya dönüşmüş. ‘’Küçükken sahip olduğum en değerli şey bisikletimdi. Şimdi ise kendimi en iyi şekilde ifade etmenin bir yolu” diyor. Ailesi önce derslerini etkiler diye karşı çıkmış. Ama ikisini bir arada götürebildiğini görünce ikna olmuşlar.  

Hatice, Damla Nur ve Selma’nın ortak hayali, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil etmek. Evet, bu üç kızımızla biz de gurur duyduk. Anadolu’dan çıkıp kendi branşlarında Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak gibi önemli bir misyon üstlenmişler. Daha da önemlisi Anadolu’da kendileri gibi başarıya aç kız çocuklarının yolunu aydınlatıyor hikâyeleri… Yolları açık olsun…

HEDEFİMİZ 2020 OLİMPİYATLARI 

Anadolu’da kurdukları kulüplerle bu başarılı sporculara destek olan Türk Telekom’un Genel Müdür Yardımcısı Şükrü Kutlu, “Türk Telekom olarak ilk amatör spor kulübümüzü 1953 yılında Erzurum’da kurduk. Bugün kulüp sayımız 45. Gençlerimizin hayallerine ulaşmalarına destek oluyoruz. Bugüne kadar 30 farklı branşta 30 bini aşkın genç sporcumuza destek verdik. Sporcularımız, 2016’yı birçok ulusal ve uluslararası başarıyla tamamladı ve 31 farklı spor dalında toplam 89 madalya kazandı. 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda daha fazla sporcumuzun ülkemizi temsil etmesi adına tüm imkânlarımızla gençlerimizi destekliyoruz. Onların olimpiyatlarda madalya kazanıpbayrağımızı göklere çıkartmalarını görmek en büyük hedefimiz” diyor. 

GÜCÜNÜZE GÜVENİN VE VAZGEÇMEYİN

Branşlarında pek çok altın madalya kazanmış bu üç genç kadının Anadolu’daki hemcinslerine de mesajları var. Hatice, “Anadolu’da benim gibi sporla ilgilenmek isteyen kız çocuklarına önerim çevre baskısına yenilip vaz geçmesinler. Ben de çevremden tepki gördüm ama vaz geçmedim. Yılmadan çalıştım ve başardım. Siz başardıkça çevrenizin algısı da değişiyor. Şimdi Giresun’da tanınmış bir sporcu olarak saygı görüyorum. Tanımadığım insanlar bile selam veriyor. Onlar da yılmadan çalışsınlar. Ailelerine de büyük görev düşüyor tabii. Benim ailem arkamda olmasaydı belki çevre baskısıyla baş edemezdim. Bu nedenle aileler de sporla uğraşan kız çocuklarını desteklesinler” diye konuşuyor. Selma da “Hangi branş olduğu önemli değil, mutlaka spor yapsınlar. Ama boks yaparlarsa daha iyi tabii kendilerini koruyabilirler o zaman” diyor ve gülüyor. Damla Nur ise kendine güvenmenin önemini vurguluyor ve ekliyor: “Dışarından gelen baskıları unutun 

ve işinize odaklanın. Siz gücünüze inanırsanız olur.”