Jose Gonzalez: Daha iyi bir dünya için geçmişten ders çıkarmak gerek

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

Derin şarkı sözlerinin usta yazarı, folk müziğin mütevazı sesi, bir nevi halk ozanı Jose Gonzalez 18-19 Ocak tarihlerinde Salon İKSV’de sahne alacak. Konseri öncesi Jose Gonzalez’le sohbet etme fırsatı yakaladık.

O, baskı rejimi yüzünden ülkelerinden kaçıp İsveç’e göç eden Arjantinli bir anne babanın çocuğu olarak 1978’de İsveç’te dünyaya gelmiş. Klasik gitar üstadı olmasının yanı sıra şarkıcı- söz yazarı kimliğiyle birçok klasikleşmiş parçaya imzasını atmış. Melankolik ama karanlık olmayan naif parçalarına yumuşak sesi, klasik gitarı hatta bazen sadece ıslığıyla eşlik ediyor. Biz onu daha çok ilk parladığı şarkısı “Heartbeats”le, bir Massive Attack klasiği olan “Teardrop” yorumuyla ve Zero7 için yaptığı “Today” parçasında söylediği “Hepimiz uzayın içinde seyahat eden ışıklarız” sözleriyle tanıyoruz. Gonzales bugüne kadarki kariyerine “Veneer”, In Our Nature” ve “Vestiges and Claws” gibi üç albüm sığdırıp aynı zamanda bir diğer projesi Junip ile iki albüm çıkardı. Birçok film, dizi, reklam ve bilgisayar oyunu için besteler yaptı. Derin şarkı sözlerinin usta yazarı, indie-folk müziğin mütevazı sesi, bir nevi halk ozanı Jose Gonzalez 18-19 Ocak tarihlerinde Salon İKSV’de sahne alacak. Konseri +öncesi Jose Gonzalez’le sohbet etme fırsatı yakaladık.

Şarkı sözleriniz oldukça şiirsel ve derin. Yaşamın içindeki hangi duygulardan veya olaylardan ilham alıyorsunuz?

Her şarkı için farklı bir durum söz konusu. Bazen kişisel hesaplaşmalar ya da küçük duyguların büyümesiyle şarkılar doğabiliyor. Diğer zamanlarda büyük problemler devreye giriyor, örneğin hayat, aşk, ölüm, insanlık ve dünyadaki yerimizi sorgulamak...

“Breaking Bad”,”Scrubs”, “the Secret Life of Walter Mitty” gibi birçok TV şovu, sinema filmi, bilgisayar oyunu hatta Sony reklamında şarkılarınızı duyduk. Sinema, TV ve reklam sektörüyle işbirliğinde bulunmak bir müzisyen için ne gibi bir avantaj sağlıyor?

Bu tarz fırsatlar, bilindik çevremizin dışına çıkabilmenin bir yolu haline geldi diyebilirim. Doğru konumlandırılmış bir şarkı 1000 gösteriden daha fazla dinleyiciye ulaşabiliyor. Sadece kiminle çalışacağıma biraz daha dikkat ediyorum. Ama bu zamana kadar zevk ve stil bazında iyi fırsatlar çıktığını söyleyebilirim.

Teknolojinin bu denli müzikle iç içe geliştiği bir dönemde sadece klasik gitar ve vokalin oluşturduğu organik şarkılarla “Ekvador’dan Kore’ye” insanları yakalayabilmeyi nasıl başardınız?

Gerçekten bilemiyorum. Bana göre birçok insan müziği biraz otantik ve basit duygularla beğenebiliyor. Popüler şarkılara kıyasla basit prodüksiyonlar bazen sözleri öne çıkarabiliyor. Bazense herhangi bir ortamda kalabalık için farklılık yaratacak şarkılar öne çıkabiliyor.

Şarkılarınız gibi oldukça sakin ve mütevazı bir yapıya sahip gözüküyorsunuz. Hayatın karmaşasından uzaklaşmak için kendinize uyguladığınız özel yöntemler var mı?

Meditasyon, yürüyüş, sesli kitaplar ve yemek yapmak.

Arjantin kökenli İsveçli bir halk ozanı olarak bugün dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için neye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsunuz?

Sağduyuyla hareket etmek ve geçmişten ders çıkarmak gerek. Sadece kral ve kraliçeler hakkında bilgi almak değil, aynı zamanda evrimsel psikoloji ve kültürlerin çerçevesinden doğa tarihini de incelemek gerek.

İSTANBUL'A DÖNMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUM

Şu sıralar stüdyoda neler kaydediyorsunuz? “Vestiges and Claws”dan sonra karşımıza Junip albümü mü yoksa solo bir albüm mü çıkacak?

Canlı grubum ve String Theory orkestrasıyla yapacağım stüdyo kayıtları ve konserler için çok heyecanlıyım. Bu senenin sonuna doğru 4. solo albümüm için şarkılar yazacağım.

Daha önce İstanbul’da birkaç kez konser verdiniz. İstanbul’dan aklınızda neler kaldı? Sizi dinlemek için gelecek müzikseverlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ziyaretlerimden çok güzel anılarım var, örneğin Anthony and the Johnsons’la İstanbul’da o güze ormandaki festivalde sahneyi paylaşmak harikaydı. Bu inanılmaz eklektik şehre tekrar dönmek için sabırsızlanıyorum.