Jan Van EYCK rotasıyla Ahmet hamdi Tanpınar huzur'u / Uyumuyorum ama rüyada hissediyorum

KENAN KARCI
kenan.karci@aksam.com.tr

Haşim'in 'O Belde'sindeyim. Uzak nehirlerle sınırlı ama hayali bir ülke değil… Evet bulunmayacak bir hülya sığınağı. İlham ve hüzün tellerini titreten ebediyete mahkûm bir düş. Ölümlü insanın hükmettiği, o ölümsüz eşyanın mağrurluğu karşısında bir boyun eğiş… Belki de bir huşu, sessiz bir kükreyiş Brugge…

Brugge maceramı "Kısmetindir gezdiren yer yer seni. Arşa çıksan akıbet yer yer seni…" dizeleri anlatır en güzel. Son anda yetişen, maceralı bir vize telaşından sonra Fransa seyahati için pek de gönüllü değildim. Her ters giden işin sonunda 'Bir uğursuzluk' arayan şark kültürünün esiriyim. Uçağa bindiğimde hâlâ ‘İlk iki maçında sıfır çekmiş bir Milli Takım için 3.5 saatlik yolculuğa değer mi?’nin muhasebesini kapatamamıştım. Yeni yerler görecek olmanın hayali de avutmuyordu. Öyle ya Lille'e inecek oradan da Lens'e geçip maçı izledikten sonra Türkiye'ye dönecektik. İçimi burkan bu rotanın beni Jan Van Eyck'in izinde sürükleyeceğini bilemezdim. Öyle ya ne 'İyi Philippe'le ahbaplığım ne de Hesdin Şatosu'nda ikametgâhım vardı. 

GÖKHAN ZAN'I ANDIM
Çek Cumhuriyeti zaferiyle biraz olsun neşemiz yerine geldi. İz İletişim›in Başkanı Nedim Özkan sanki ruhumu okumuş gibi maç dönüşü, uçuş saatimizin ertesi gün 19.00'a ertelendiğini ve programa Brugge gezisinin ilave edildiğini müjdeledi. Lille'den, Brugge otobüsle 45 dakika. Bizimkiler olsa yarım saat bile sürmez. Ama şoförümüz Abdülmalik kilometreyi 100'e sabitlemiş. Allah'tan mesafe kısa. Yoksa 'Sür kardeşim' ısrarlarına uymazsa dayak yiyecek. Öğlen saatlerinde Brugge’e vardık. Şehrin girişindeki su kanalında bizi karşılayan kuğuların zarafetini fotoğraflamaya çalışırken, milli futbolcumuz Gökhan Zan›'ın 'Kuğu Besleme Sanatı' tablosu aklıma gelince kendimi gülmekten alamadım.
'5 ŞEHİR' BİR İLHAM PERİSİ
Brugge'e 'Kuzeyin Venedik'i diyorlar. Orta çağ ruhunu hücrelerinize kadar hissederken, ölümlü insanın kendi eserlerinin görkemi karşısındaki gururunu-acizliğini yaşıyorsunuz. Ve bu şehrin ruhuyla sanatını yüceltmiş Jan Van Eyck'in eserlerinde renklerin şiirini, dünyanın gerçekleriyle nasıl buluşturduğuna şahit oluyorsunuz. Bir Brugge aşığı olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanını yazarken, 'Beş Şehir'de İstanbul'la mukayese ettiği bu yerden aldığı ilhamı hissederek yürüyorsunuz sokaklarında. Huzur… İliklerinize işliyor… Bu sakin şehrin insanları da coşkularını dışa vururken, öyle sakinler. Kanalların etrafında el ele tutuşan âşıkların her biri, bu masal şehrinin prensi ve prensesi… 
HAYDİ ABBAS VAKİT TAMAM
Aklıma Ahmet Haşim'in 'O Belde' şiiri düşüyor. Kim bilir bu âşıkların hiçbirinin Ahmet Haşim'den ve O Belde'den haberi yoktur. Ama İşte Haşim'in sözünü ettiği 'O Belde'; 'Bu Belde' diye geçiriyorum aklımdan. Ve Haşim'in "Bir yalan yer midir? Yoksa gerçek!" diye tasvir ettiği düşü yaşıyorum. Evet "Uyanık olduğumu biliyorum ama sanki rüyada gibiyim." İşte bu da kısa sürüyor. Ve Cahit Sıtkı Ortaköy'den sesleniyor, "Haydi Abbas vakit tamam…" Otobüsle Lille havaalanına doğru yola çıkarken, gözlerimi kapatıyorum, ruhuma nüfuz eden huzuru kimseyle paylaşmak istemiyorum. Gözlerimi kapatıyorum… Uyanık olduğumu biliyorum ama rüyada gibi hissediyorum.

GEZİLECEK YERLER

BİZİM LEYDİ KİLİSESİ: Belçika' nın Brugge kentinde esas olarak 13, 14 ve 15'inci yüzyıllarda tamamlanan kilise. Kule yüksekliği 122.3 metre. Şehrin en yüksek, dünyanın en uzun ikinci yapısı. Geniş şapelin güney yan kısmındaki mihrabın yakınında 1504 yılları ivarında Michelangelo tarafından yapılmış olan Madonna ve Çocuğu'nun heykeli yer almaktadır.

KUTSAL KAN BAZİLİKASI:Kilisenin yapımına 1134 yılında başlanıp 1923 yılında ancak tamamlanmıştır. Kutsal kan bazilikası 9.30-12.00 ve 14.00-17.00 saatleri arasında açık. Ücretsiz olarak gezilebilen bazilikanın üst katında, bir tüp içinde, İsa'ya ait olduğuna inanılan kan ziyaretçilere görevli eşliğinde gösteriliyor. Her ziyaretçi tüpe bakma sırası geldiğinde küçük çaplı bir ayin yapıyor.
AZİZ SALVATOR KATEDRALİ: Yol boyunca ilerlediğinizde sağda Aziz Salvator Katedrali'ni göreceksiniz. Burası şehrin ana kilisesi. 
MARKET MEYDANI: (Markt Place): Bruge'ün 2 tane meydanı var. Bunlardan ilki olan Market Meydanıtarihi dokusuyla etkileyici büyük bir meydan. Belediye binası ve şehrin ana siluetini oluşturan (Belfry of Brugge)bu meydanda. Çan kulesinin içine girmek ve kuleye çıkmak mümkün. Meydanın etrafındaki asillere ait estetik harikası dönemin residansları da tabloyu bütünlüyor.
BELFORT SAAT (ÇAN) KULESİ: Market Meydanı'nda yer alır. 83 metre yüksekliğindeki bu kuleye 366 merdivenle çıkıp şehri fotoğraflayabilirsiniz. Kule 13. Yüzyılda inşa edilmiştir. Kulenin en önemli özelliği 47 farklı çan sesine sahip olmasıdır. Şehirde yapılacak etkinliklere göre çan sesi değişmektedir. Kule eski tarihlerde gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. 

BURG MEYDANI: Şehrin ikinci meydanı. Burg meydanındaki binalar : Bishop's Palace(Piskoposun Sarayı), belediye binası(Stadhuis), eski nüfus müdürlüğü(Paleis van het Brugse Vrije) ve Kutsal Kan Basilikası (Heiligbloed Basiliek) ile çevrili. Şehir turu yapan faytonların son durağı da burası.
DİJVER NEHRİ KANALLARI: Brugge yolunuz düştüğünde yapacağınız işlerden biri de kanal turu olun. Bizim zamanımız yetersiz olduğu için maalesef bu keyiften mahrum kaldık. Sadece tur atanları ve kuğuları izlemekle yetindik.
GRUUTHUSE MÜZESİ:Nehrin bittiği yerde hemen solda sizi Gruuthuse Müzesi›nin girişi karşılıyor. Saray, 15 yüzyılda Lord Gruuthuse'aev sahipliği yapmış. Gruuthuse Ailesi, 13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Brugge'de yaşamış, ileri gelen bir aile. Müzede ailenin kullandığı eşyalar da bulunuyor.