İsyan Ahlâkının mektupları

Bazı isimler vardır ya bir hal ile ya bir kavramla, ya da bir şehirle birlikte anılırlar. O isimler zikredildiğinde her neyi hatırlatıyorsa ismiyle birlikte hatırlattığı şey de akla gelir.

ALİ SALİ

sabiherden@gmail.com

Nurettin Topçu da ismi geçtiğinde ilk akla gelen kavramlardan biridir isyan ahlâkı. Neredeyse bu kavramla özdeşleşmiştir bile denilebilir. Oysa Nurettin Topçu benim için isyan ahlâkından önce Taşralıdır. Bilenler bilir Topçu’nun Taşralı isimli bir hikâye kitabı vardır. Nurettin Topçu’dan okuduğum ilk kitaptır Taşralı.

BİR HÜZÜN TORTUSU 

Galiba 1970’li yılların sonlarıydı o hikâye kitabını okuduğumda. Yaşıtlarım lisede okuduğu halde ben henüz ortaokulda talebeydim. Bir ortaokul talebesi için belki fazla bir anlam ifade etmeyecek hikâyeler toplamıydı Taşralı. Bir ortaokul talebesi olarak Kafka, Camus, Sartre okuyan biri olarak Nurettin Topçu’dan da hikâye okumak bir aşırılık olarak görülmeyebilir. Taşralı’yı okuduğumda zihnimde kekremsi bir tat, bir nevi hüzün tortusu bıraktığını hatırlıyorum. Bunun sebebi hikâyeler miydi, yoksa kitaba sinmiş söylem mi, şu an hatırlayabilmem mümkün değil.

Bu girizgâhı yapmamızın bir sebebi var haliyle. Geçtiğimiz eylül ayında merhum Nurettin Topçu’nun mektupları yayımlandı Cümle Yayınları arasında: Anadolu’dan Hatıralarla Nurettin Topçu’nun Mektupları. Mektupları yayına hazırlayan M. Orhan Okay. Kitapta Topçu’nun mektuplarının hepsinin yer aldığını sanmayın. Kitapta sadece 18 mektup var. Yani Orhan Okay’a yazılmış 18 mektup bir araya getirilmiş. 

İKİ MEKTUP

Nurettin Topçu’nun söz konusu mektuplarının yazılmasına vesile olan Orhan Okay’ın mektupları da yer alsaymış bir dönemin resminin ortaya çıkmasında bir pencere daha açılmış olurdu. Merhum Topçu’nun evrak –ı metrûkesi arasında Orhan Okay’ın iki mektubu bulunabilmiş sadece ve o mektupları da yazar kitaba almış zaten.

Hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum, mektup dediğimiz iletişim aracı iki kişi arasında gerçekleşen bir mükâlemedir, yazılı gerçekleştirilen bir nevi sohbet. Sohbet olduğu, iki kişi arasında gerçekleştiği için de genellikle yayınlanmak üzere kaleme alınmazlar. Yayımlanmak üzere kaleme alınmadıkları için de satırlar arasında bir sahihlik, bir samimilik vardır. Samimilik olduğu için de mektuba sinen gerçek düşüncelerdir, gerçek duygulardır bile denilebilir. “ebilir” ifadesini şunun için kullanıyoruz: Mektubu yazan kişi, mektubu yazdığı kişiye bir numara yapmıyorsa sadece gördüklerini, sadece anladıklarını, sadece düşündüğü ve duyduğu sahici hislerini aktarır kâğıda. Onun için de edebiyatçıların, Nurettin Topçu gibi düşünce ve dava adamlarının yazdıkları mektupların bir yüzü de tarihi vesikaya bakar. Tarih için bir vesika hüviyetindedirler artık. Birinin hayatını yazarken, ya da bir dönemi yazarken mektuplar önemli bir işleve sahip olurlar. Hele sonradan kitaplaştırılan bu mektuplara Orhan Okay gibi açıklayıcı notlar ve hatıralar da eklenmişse daha bir önemli hale gelir mektuplar.