İstanbul’da aç kalırsan gülerler

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Hasine Coşkun. 52 yaşında. 13 yıl önce Samsun’dan eşiyle gelmiş İstanbul’a. Önceleri çöplerden hurda toplayarak ailenin geçimini sağlıyormuş. Şimdiki işi de çöp toplamak ama bu kez belediyede temizlik işçisi olarak çalışıyor. Hasine Coşkun’u çay molasında ziyaret ettik ve “Yoktan var olmaya çalıştık” diye anlattığı hikâyesini dinledik.

İNSANIN KADERİ ÇİZİLİYOR

İstanbul’a geldiğimizde eşim bir benzincide işe başladı ama tek maaşla geçinemedik. Mağdur duruma düştük. Bir gün baktım Romanlar sahilde kâğıt topluyor çöplerden. Bunlar ekmeğini bu işten çıkarıyorsa biz de yaparız diye düşündüm. Ve eşimle hurdacılık yapmaya başladık geçinmek için. Karı koca ayrılmıyorduk sokakta bir şey olur diye. Bir keresinde yine kocamla gece kâğıt topluyoruz. Bir genç yanımıza yaklaştı, sigara içtiğimizi görmüş bir paket sigarayla bir de 20 lira vermişti o kadar duygulanmıştım ki. Ne yapacaksın, hayat bu. Yoktan var olmaya çalıştık biz. İstanbul’da aç kalırsan gülerler. Takdiri ilahi, insanın kaderi çiziliyor işte. 

ÇOK ŞÜKÜR BAŞARDIM

Komşuma iş aradığımı söylemiştim. O da “Küçük golf arabalarını kullanacak temizlik işçisi aranıyor” diye bir gazete ilanı görmüş. “Yaparım” dedim. Ehliyetim de var. O zamanlar Küçükbakkalköy’de oturuyorum. Adresi de bilmiyorum. Sağ olsun komşum beni yalnız bırakmadı. Giderken biraz üzerime çeki düzen verdim işe alınayım diye. İşe alacak bey, “Kızım sonradan beğenmedim, bu iş pis deme. İşimiz bu, çöpleri topluyoruz, arabayla taşıyoruz” deyince, “Yaparım çok 

ihtiyacım var. Zaten kâğıt toplayarak geçimimi sağlıyorum. Niye yapmayayım ki” dedim. Duacıyım o beye. Genç bir çocuktu, bekârdı da, Allah sonunu hayır etsin. Sonra duydum ki epey de ilerlemiş maşallah. Ehliyetim olduğu için acemilik çekmedim. Direksiyonum da sağlam. Çok şükür başardım, on yıldır da devam ediyorum. Ekmek yiyoruz bu işten. 

SAHİLDE YÜZÜK BULDUM

İlk işe girdiğimde içimden “Bu 45 gün nasıl geçer? Bir an önce aybaşı gelse de maaşımı alsam” diye düşünürken sahilde bir kenara atılmış söz yüzüğü buldum. Biraz da eğilmiş. Belli ki bir çift kavga etmiş yüzüğü de ezip atmış. O zaman 13 TL tutmuştu. Ne kadar sevinmiştim nasıl mutlu olmuştum. Aylığı beklerken 13 liram oluvermişti. O para bana o kadar iyi gelmişti ki. Çöp toplarken kimi zaman cüzdan da buluyorum. Sahibini bulup veriyorum. Kimi teşekkür ediyor kimi de 5 lira 10 lira veriyor. Kadınlar hani yeni cüzdan alınca eskisini atar ya güzelse kendim kullanıyorum. Bedenime uyan kıyafet olursa ben giyiyorum, küçükse zayıf arkadaşlara veriyorum. Kadınlarımız da gayet düzgün koyuyorlar.  İhtiyacı olanları düşünüp de katlayıp da atıyorlar eskilerini. Güzel, kaliteli giysiler de oluyor. Tava filan çıkarsa eşime veriyorum el arabasında satsın diye.

HASOYLA MEMONUN AŞKI

Eşim el arabasının başında duruyor. Artık çok fazla gezemiyor, migreni, tansiyonu var biraz rahatsız. Bölgemin içinde olduğu için arada onun yanına uğrarım. Bakarım iyi mi değil mi diye. Sonra döner çayımı içerim. Üçte çay saatimiz olur. Mutlaka iki kez yanına uğrarım. Caddebostan’da çalışınca benim için zor oluyor çünkü o zaman eşimin yanına gitme şansım olmuyor. Ne yapayım çocuğum çoluğum yok ki bir eşim var. Allah bize çocuk vermedi. Karı koca oturuyoruz. Çocukları olup da bizim gibi mutlu olan da yoktur. Arkadaşlarımız da bu halimizi bilir “Hasoyla Memonun aşkı” derler bize. Mutluyuz. Her şey para demek de değil ki. Çalışıyorsun, çabalıyorsun parayı çöpten de olsa kazanıyorsun. Paran olur ama huzuru bulamazsın.  

KAYMAKAM BENİ TEBRİK ETMİŞTİ

2004 yılıydı. Kâğıt topluyorum. Siyah bir makam taksisi yanaştı. Meğer kaymakammış. Çöpleri dağıtmadan topladığımı görmüş, tebrik etmişti beni. “İhtiyacın olursa gel kaymakamlığa” dedi. Gerçekten o adamdan Allah razı olsun. İsmini öğrenememiştim. O yıllarda kaymakamdı işte. Çok duacıyım ona. Sonradan duydum ki Rize’de yüksek makama gelmiş. Sonra İstanbul’a gelmiş ama görmek nasip olmadı. Bana 300 TL vermişti, kömürümü de kapıma getirtmişti. Eşim gurur yapıp gidip almayınca ben gitmiştim. Çocuğun olmayınca ihtiyacını söyleyemiyorsun. Çocuğun olsa “Bakamıyorum” deyip yardım istersin. “İki cana da bakamıyor musun?” derler diye insan öyle bir gururlu oluyor ki. Yine de kimseden bir şey istemeden çalıştık, didindik, ekmeğimizi kazandık.