Instagram’ın kanatsız meleği Eylül Öztürk

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Sizi bir başarı hikâyesinin kahramanıyla tanıştırmak istiyorum. Onu bilen biliyor zaten. Instagram’da 1.4 milyon takipçisi var. Sözünü ettiğimiz kişi Eylül Öztürk nam-ı diğer ‘eylulonline.’ Videolarıyla tıklanma rekorları kıran Eylül, geçtiğimiz günlerde SMA hastası Tunahan’ın ihtiyacı olan ilaç için de sosyal medyayı ayağa kaldırdı. Başlattığı kampanyayla birkaç saat içinde 2 milyar topladı. Gelin adım adım başarıya imza atan Eylül’ü bir de kendinden dinleyin. 

Sosyal medyada epey bir takipçin var ama seni yeni tanıyacaklar için şöyle bir geçmişe dönelim mi?

Annem öğretmendi. Görev nedeniyle Belçika’ya gittik. Ortaokulu orada okudum. Hayat beni Yunan Dili ve Edebiyatına doğru sürükledi. O dönem amatör sunuculuk yapmaya başladım. Aklımda konservatuar okuma fikri vardı ama kısmet değilmiş. Barbekü diye bir müzik grup kurmuştuk ama para kazanamıyorduk. Yabancı dilim de var, en iyi parayı hosteslik yaparak kazanırım dedim. O esnada kuzenim bir müzik grubuna vokal aradıklarını söyledi. Ben de “Kuzen kapat telefonu, bu işlerden vazgeçtim” dedim. Bir sene sonra o gurubun Model olduğunu öğrendim. 

Kısmete bak! 

Ben olsaydım Model grubu bu kadar ünlü olur muydu, bilmiyorum ama çok üzülmüştüm. Çünkü müzik içimde uhdeydi. Neyse eğitim bitince özel jetlerde hosteslik yapmaya başladım. O dönem 6 saniyelik videolar çekebildiğin vine diye bir uygulama çıktı. Hostes kimliğimi gizleyip video çekmeye başladım. Bu videolar ilgi çekmeye başlayınca Beyaz’ın (Öztürk) ekibinden aradılar, “Vine uygulamasıyla sizinle bir şeyler yapmak istiyoruz” dediler. Hayallerim gerçek oluyor deyip koştura koştura gittim. Üstüne bir de sinema projesi gelmesin mi. Kısmete bak. Uçak bakımda olduğu için on beş gün boşluk vardı, o arada da filmi çektim. 

Bu arada kimse anlamıyor mu?

Sormayın. Olaylar öyle bir noktaya geldi ki ne kadar gizlemeye çalışsam da duyulmaya başladı. Havaalanında çek çek bavulumla gidiyorum birileri gelip fotoğraf çektirmek istiyor. Bu sefer de kaptanlar “Hayırdır niye seninle foto çektirmek istiyorlar?” diyorlar. İşimi bırakmayı düşünüyorum ama tek başına yaşayan bir kadın olarak tedirginim. Kafamda bu soru işaretleri dolaşırken reklam teklifi geldi. Bir yılda kazanacağım parayı teklif ettiler. Toplu para, fena değil, “Beni bir yıl kurtarır” dedim. O zaman ki patronum Cavit Çağlar; gittim, “Cavit Bey benim böyle bir hayalim var, izniniz olursa ben bu yolda devam etmek istiyorum” dedim. Kulakları çınlasın kırmadı beni, “Eylül git bir dene olmazsa kapımız her zaman sana açık” dedi. 

Sonra neler yaptın?

Vine videolarıyla bir buçuk milyon takipçim oldu. Reklam almaya başladım. Fakat bir süre sonra bir kararla Vine kapatıldı. Bir buçuk milyon takipçim bir anda çöpe gitti. Tam o dönem hem tiyatro hem de Survivor teklifi geldi. Tiyatroyu seçtim ve hiç de pişman olmadım. Avrupa’nın En Başarılı Kadın Tiyatrocu Ödülü’nü aldım üstelik alaylı olmam rağmen. Sonra eşim Kenan hayatıma girdi.

Sonra birlikte mi çalışmaya başladınız?

Evet, öyle oldu. Beyoğlu’nda patlamalar olduğu dönemdi. Kenan da işletmesini kapatmak zorunda kaldı. Benim oyunlarım iptal olmaya başladı. Ödememiz gereken kira var, birikim de yok. Bir anda tepetaklak olduk. Kenan’ın Avşa’da yaşayan annesinin yanına gittik masraf yapmayalım diye. Geçici dövme yapıp harçlığımızı çıkarıyorduk. Ne yapsak da para kazansak diye düşünürken Kenan, reklamını yapayım diye gönderilen ayakkabılar vardı, “Onları satalım” dedi. Kabul etmedim önce. Sonra “Eylül sana söz, gel bu ayakkabıları satalım kazandığımız paranın bir kısmıyla da hayvanlara yardım edelim” deyince kabul ettim. Bütün ayakkabıları sattık. 500 TL kazandık, 300’üyle köpeklere mama aldık.  

Sonra evlilik…

Evet, düğün videomuz inanılmaz bir şekilde izlendi. Takipçimiz artmaya başladı. Kenan gönlümü o kadar güzel tutuyordu ki motivasyonum da yüksekti. Şarkılar yapmaya başladım. Günde 20 bin 30 bin takipçi gelmeye başladı. Evliliğimiz bir sene olmadan takipçi sayısı 1.4 milyon oldu.  Şirketimizi büyüttük. Şu anda 20 personelimiz var. Gerçekten çalışamayan, zor durumda olan ev hanımlarını istihdam ettik. Özellikle kadınların hayatına katkıda bulunmak istedim. Allah da yardım etti. İşlerimiz büyüdü. 

“Bir eşim bir işim var” demişsin. 

İnsanın evi, işi, eşi… Üçü güzel olunca gerisi önemli değil. Kenan benim için özel seçilmiş bir eştir. Kör bir şekilde âşık olup da “Bu adamla evleneceğim” demedim. Gözlemledim. Çok düzgün bir çocuk. Bana değer verir ve benimle gurur duyar. . 

TUNAHAN’IN HAYATI KURTULDU

Sosyal medyayı SMA hastası Tunahan için seferber ettin, nasıl oldu?

Bir mucize gibiydi. 8 saat içinde 2 trilyon toplandı. Tunahan’ın annesine ulaştım. Bir yıl önce kampanya başlamış ancak 700 bin toplanabilmiş. 1.3 milyona daha ihtiyaçları vardı. 120 bin kişiden on TL’lik SMS alırsak Tunahan’ın hayatı kurtulacaktı. Mesajlar geldikçe paylaşmaya başladım “evet arkadaşlar 5 bin mesaj oldu, ha gayret” diye diye parayı topladık. Bir anda kartopu etkisi oldu. O gün güneş gerçekten Tunahan için doğdu. Daha önce de böyle yardım kampanyaları yaptım ama bu çok çabuk oldu hatta üstüne para bile kaldı. O da devletin hazinesine gidecek. 

Tunahan’la bir araya geldin mi?

Tabii ki. Çok mutluydu. Kampanyadan gün önce “Anneciğim ölürsem çok mu acıyacak” demiş. Kendini ölüme o kadar çok hazırlamış ki. 

Ailem düğünüme gelmek istemedi

Peki, ya ailen? 

Evlenmemi istemediler. Beceremeyeceğimi düşünüyorlardı. “Evlenip çocuk doğuracaksın sonra boşanacaksın çocuğu da bize vereceksin. Bu yaştan sonra çocuk bakamayız” dediler. “Biz senin iyiliğin için bunu yapıyoruz” deyip düğünüme gelmediler. Benim iyiliğimi istiyorlarsa düğünüme geleceklerdi. Keşke bu kadar bencil olmasalardı. Beklentileriyle beni hep aşağı çekiyorlarmış aslında. Bunlar ayağımda prangaymış. Kenan’la evlendik evleneli çok ciddi başarılara imza attım. Evlenince bir aile oluyorsunuz artık. Benim öbür tarafta bıraktığım bir aileye ihtiyacım yoktu aslında. Kenan’ın desteğiyle, terapistimin tavsiyesiyle onları bıraktım. Ben üzerime düşeni yaptım. Benimle görüşmeme ve düğünüme gelmeme kararı alan ailemdi. “Sizi aramayacağım” demedim, “Evleneceğim, kararım budur, çocuğum olursa da size yük olmam” dedim. 

Kız kardeşin aramıyor mu?

Yok. Onu da benden bir ay sonra evlendirdiler. O annemlerin istekleri doğrultusunda yaşayan bir kız oldu. Ailem istediği Ece’yi istediği gibi yönetebildi. Ece beni görerek annemlere karşı dürüst olmamayı öğrenmiş bir kız oldu. Hayatını bir tık sinsice yaşamıştır. Ama ben öyle değildim, netimdir. 

Çok üzüldüm…

Allah çok büyük. “Evlilikte keramet vardır” derler, düğünden sonra bütün hayatımız değişti. O dönemde burun çeviren akrabalarım telefon açıp “Seninle gurur duyuyoruz” diyorlar. Ben de “Siz değil, o dönem benim yanımda olanlar benimle gurur duyabilir” diyorum. Lafımı da esirgemiyorum. 

Annem disiplinlidir

Annem çok disiplinlidir. Annemden birinin beni sevmesi için onun için bir şey yapmam gerektiğini gördüm. Kenan’ın beni sevmesi için bir şey yapmam gerekmiyordu, o beni olduğum halimle sevip kabullenmişti. Mesela maddi durumumuz hiçbir zaman kötü olmadı. Ama nedense beni hep maddiyatla ıslah etmek istediler. Bu yüzden üniversiteyi bırakıp çalıştım. Ben de inadına savaştım hayatla. Kız kardeşiminki gibi bir hayat yaşamak istemezdim. O da en az annem kadar bencil. Bütün Türkiye karı koca olarak seni benimsemiş ama annen baban kabul etmemiş. Hayat işte…