İnsanlarla noktaları birleştiren sergi

UYGAR TAYLAN
uygartaylan@gmail.com

Hayatını biraz Fransız biraz Türk gibi hissederek geçirip “En yakın arkadaşım” dediği annesi Arzu Okay’ın desteğiyle hayallerini kovalamış Eda Su Neidik. Çocukluk yıllarında yağmur olarak inen noktaların sesine kulak verip bugün 4. sergisi olan ‘İki Nokta Arasında’yı yapmaya karar vermiş. 18 Nisan’a kadar sürecek sergiyi konuşmak için Eda Su Neidik’le bir araya geldik.

Eda Su Neidik’i tanıyabilir miyiz?

Eda, hayatının yarısında kendini Türk gibi diğer yarısında Fransız gibi hisseden biri... Biraz iki kimlik arasında kalmış bir kadın. Resim, oyunculuk, dans gibi sanatlara dalmayı seven biri. Hepsinden ayrı ayrı keyif alıyorum. Zaten çocukluğuma dayanan bir şey . Hem annemden aldığım eğitim hem büyüdüğüm sosyal çevre sebebiyle her zaman sanatın içinde bulundum. Dolayısıyla bu insanın kimliğine de yansıyor. 

Resim yapmak istiyorum

Fransa’da geçen yılları anlatır mısın?

Annem hamilelik dönemini Paris’te geçirmiş. Daha sonra doğum için İstanbul’a gelmiş. Ben 7 aylıkken tekrar Fransa’ya dönmüşüz. Eğitim hayatımı orada geçirdim. Üniversite’yi Sorbon Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okurken Erasmus’u kazandım. İtalya’ya yerleşip yüksek lisansımı Bologna’da bitirdim. Sonra master için Madrid’de tekstil tasarım okudum. Stajım bitince de tekstilde sektöründe çalışmaya karar verdim. Yaklaşık bir sene boyunca önce denim sonra tekstilde çalıştım. Daha sonra tekstilin bana göre olmadığını fark ettim. Tekstil çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı resim yapamadığımın da farkına vardım. Koca bir sene boyunca resim yapamamaktan çok rahatsız oldum. Ve bir karar alıp “Resim okudum, resim yapmak istiyorum” diyerek zor bir yola adım attım. Ama şans benden yana oldu karma sergiler, kişisel sergiler derken 4. kişisel sergime geldim. 

Annen resim hayatının hangi noktasını temsil ediyor?

Annem hep en büyük desteğim oldu. Fransa’da lisede resim ve tiyatro seçtim.  Annem de tiyatroya çok heveslendi tabii. Sonraları resime ağırlık verdim. Üniversite’yi de kazanınca “Anne ben resim okuyacağım” dedim. “Her zaman neyi seviyorsan onun eğitimini alarak yap” deyip destekçim oldu.

Paris’te yaşarken bir Yeşilçam yıldızının kızı olduğunu hissedebiliyor muydun?

Çocukluğumdan beri bildiğim bir şey. Bununla yaşayıp büyüdüğüm için çok normal bir durumdu. Tabii ki Fransa’da bir ‘Arzu Okay’ durumu olmadığı için oradaki günlük hayatımızda her şey çok normaldi. Nasıl anne kızını okuldan alır, 

birlikte vakit geçirirler bizimki de öyleydi. İki buçuk üç sene oldu İstanbul’a taşındım. 

Annenle ilgili sorular gelmesinden rahatsız mısın?

Tabii buraya taşınınca her şey çok farklı oluyor. Kendi sergimde bile hep annem konuşuluyor. Bende annemle ilgili sorulan sorulara tabii ki cevap veririm ama sonuçta iki ayrı daldayız, ikimizin de kimliği çok değişik, düşüncelerimiz çok farklı. Ama aynı zamanda annem benim en iyi arkadaşım. İkimizde bütün bu yolda birbirimizin destekçisi olduk. Ankara’daki sergimde “Annennin filmlerini izliyor musun?” diye sordular. İzliyordum ama artık izlemiyorum çünkü ezbere biliyorum zaten filmlerini hepsini izledim. Annemin filmlerini izlerken büyük keyif alıyorum ama bir yerden sonra replikleri bile ezbere biliyorsun yani.

Başka bulutlar yaratmak...

Serginde kullandığın nokta tekniği neyi ifade ediyor?

Her bir nokta bir kimliğe sahip. Rengi, ebadı, şekli değişiyor. Hepsi kendi kimliğini gösteriyor aynı bizler gibi. Her bir kişi birbiriyle birleşince büyük bir fikir ortaya çıkıyor. Tek bir nokta bir yere kadar kendini ifade edebiliyor. Burada aslında hem insan hem nokta birleşti. O yüzden adı ‘İki Nokta Arasında’ oldu. Çocukluğumda Paris’te çatı katında büyük dört pencereli bir evimiz vardı. Gök gürültüsünden çok korkar kendimi oyalamak için nokta nokta yağmur damlalarıyla oynardım. En son yılbaşında Paris’e gittim eski resimlerime bakmaya başladım ve o noktalar geri geldi karşıma hep. Eski noktalı bir tablom karşımda duruyordu o sırada da yağmur yağıyordu. Bir anda “işte bu!” dedim. Bunu bir yere bağlamam lazım. Gerçekten çocukluğumdan beri yaptığım bir şey. Bugünkü düşüncelerimle anlatmak istediklerimi neden bu teknikle anlatmayayım diye düşünürken bir şekilde tekrar özüme dönmüş gibi oldum. Yıllardır bilmediğim bir yerden seslenen içimdeki sesin, beni geri çağıran ‘noktalar’ olduğunu keşfettim. Bu sergimde noktalarıma koşup bulutlardan daha başka bulutlar yaratmaya koyuldum.

37 yıl sonra Türk sinemasında

Annemin yeni filmi ‘Yemekteydik ve Karar Verdim’in sanat bölümündeydim. Kostümlerini ben hallettim. Filmin yönetmeni Görkem Yeltan şu anda İstanbul Film Festivali’nde yarışıyor. Bugün benim heyecanım, yarın annemin heyecanı aile filmi çektik. Görkem ablamdır, annem ve Mehmet Güreli derken çok büyük bir aile-ekip olduk. Setin hiç öbür tarafında bulunmamış, kostüm yetiştirme paniğini bilmiyordum. Bir yandan da annemin 37 sene sonra sinemaya dönmesinin 

heyecanını yaşıyoruz. Bu projeyle anne başka sanat dalında, kız başka sanat dalında ‘iki nokta’ birleşmiş oldu.