İçinden darbe geçen filmler

Başak Bıçak
basakbicak@gmail.com

15 Temmuz’daki darbe teşebbüsü, tarihimize Talat Aydemir girişimlerini andıran korkunç bir vaka olarak kaydedilirken, Marx’ın deyimiyle 'tarihin lokomotifi' olan bu hareketlere, özelde darbelere beyaz perdeden bakalım…

Devrim, darbe, ihtilal, hareket ya da kalkışma… Adı her ne olursa olsun genel hatlarıyla merkezi devlet aygıtının kanun dışı ele geçirilmesi veya kontrole teşebbüs edilmesi olarak tanımlanabilen siyasi/toplumsal hareketlilikler, içerisinde büyük bir güç tehdidini barındırır ve çoğunlukla şiddet unsurunu devreye sokarlar. Devrimci bir harekete dönüşsün ya da dönüşmesin, modernleşme çabası içersin ya da içermesin, her hareket toplumun ve siyasetin bir kesimini veyahut genelini değişime zorladığı için zorludur, acılıdır ve büyük oranda kanlıdır. 15 Temmuz’da yaşadığımız darbe teşebbüsü, tarihimize Talat Aydemir girişimlerini andıran korkunç bir vaka olarak kaydedilirken, Marx’ın deyimiyle “tarihin lokomotifi”  olan bu hareketlere, özelde     darbelere bir de sinema perdesinden bakalım… 

Tasogare Seibei (2002)

Japonya’da, ülkeyi dışa kapatan Tokugawa Şoğunluğu’nun darbeyle yıkılıp Meiji Restorasyonu’nun başladığı dönem, aynı zamanda ülkenin Batı etkisine girdiği dönemdir. Türkiye’yle benzerlikleri nedeniyle sıkça karşılaştırılan ve “tepeden inmeci devri” olarak nitelenen bu dönemin sancılarını ve samurayların yaşadıklarını gözler önüne seren Tasogare Seibei (Alacaranlık Samurayı), Yôji Yamada’nın yönettiği Oscar ödüllü bir film.

Oktyabr (1928)

1917 yılının Ekim ayında Lenin önderliğinde gerçekleşen Bolşevik Devrimi ya da anti-Bolşevik cenahın deyimiyle Ekim Darbesi, yalnızca kendi ülkesini değil; zaman içinde tüm dünyayı etkisi altına alan; Soğuk Savaş’a değin giden düşünsel ve politik sürecin başlangıcı oldu. Devrimin onuncu yılı şerefine çekilen ve hareketin on gününü peliküle aktaran 
Sergei M. Eisenstein’ın yönettiği Oktyabr (Ekim), Sovyet Devrimi’ni en iyi anlatan filmlerden biri olarak kabul ediliyor.

Libertarias (1996)

İspanya’da, seçilmiş hükümete karşı başlatılan isyan hareketiyle ortaya çıkan Milliyetçiler ve Cumhuriyetçiler arasındaki iç savaş, İspanya tarihinin dönüm noktalarındandır ve General Franco liderliğindeki Milliyetçilerin zaferiyle sonuçlanmıştır. Vicente Aranda’nın yönettiği Libertarias (Özgürlük), söz konusu yıllara ışık tutarken, dönemi kadınların yaşadıkları üzerinden sorguluyor.

Soy Cuba (1964)
Fidel Castro ve Che Guevara gibi isimlerin liderliğinde başlatılan Temmuz hareketiyle, isyancıların hükümeti ele geçirip Batista rejimini sona erdirmesi, dünya tarihi açısından mühim sosyalist hareketlerin başında gelir. Soy Cuba da, Mikhail Kalatazov’un müthiş bir sinematografiyle sinemaya armağan ettiği, Batista rejimi yıllarını ve Küba devrimine giden süreci anlatan bir klasik.

Olimpo Garaji (1999)
Arjantin’de, 1976 yılında yaşanan askeri darbeyle başa geçen cunta yönetimi, ülke üzerinde kurduğu baskıcı rejimini 1983 yılına kadar devam ettirdi. İşkenceler, ölümler, kayıplar ve sürgünler nedeniyle “Kirli Savaş” olarak anılan bu dönem, Marco Bechis’in kamerasıyla canlandırılıyor ve adını işkence merkezi Olimpo Garajı’ndan alarak, dikta yönetimini gözler önüne seriyor.

A fost sau n-a fost? (2006)
1980’lerden itibaren çözülmeye başlayan Doğu Bloku’nun bir sonucu olarak askeri darbeyle devrilen Çavuşesku’nun ülkesi Romanya, Sosyalist etkideki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden yalnızca biriydi… İşte bu dönemi odağına alan A fost sau n-a fost? (Bükreş’in Doğusu) Çavuşesku’nun iktidarının çöküşünü anlamaya çalışan bir grup kasabalının trajikomik 
öyküsünü konu ediniyor.

Persepolis (2007)
İran’da, Şah yönetimin devrilmesinin ardından kurulan yönetimi ve yaşananları ele alan Persepolis, Marjane Satrapi'nin aynı ismi taşıyan ve çizgi roman olarak yazılmış otobiyografisinden, yönetmen Vincent Paronnaud ile birlikte sinemaya uyarladığı animasyon filmidir. Persepolis, Cannes’dan da Jüri ödüllü…

Z (1969)
Yunanistan’da 1967 yılının 27 Nisan sabahında gerçekleşen askeri darbeyle başa gelen cunta dönemi, Albaylar Rejimi olarak da anılır. Costa Gavras’ın meşhur Z (Ölümsüz) filmi, işte 1963’te sosyalist milletvekili Gregoris Lambrakis’e yapılan suikastle başlayıp, cuntanın baskıcı rejimine giden dönüşümü anlatıyor.

Missing (1982)
Costa Gavras’ın Z filminin de dâhil olduğu üçlemenin bir diğer filmi Missing (Kayıp), bu kez Şili’ye götürüyor izleyicisini. Cannes’dan Altın Palmiye ödüllü film, sosyalist başkan Allende’nin askeri darbeyle devrilip yerine Pinochet’nin geldiği 1973 Şili darbesini merkezine alıyor. Meraklısı, Andrés Wood’un     2004 tarihli Machuca’sına     da şans verebilir.

Capitaes de Abril (1974)
Ülkesini 36 yıl boyunca, 3 F (fado, fatima, futbol) ile yöneten Portekiz’in meşhur diktatörü Oliviera Salazar’ın yönetimi, sonradan Karanfil Devrimi adını alacak askeri darbeyle yıkıldı. Portekizli aktris Maria de Medeiros’un ikinci yönetmenlik denemesi olan Capitaes de Abril (Nisan Devrimi), söz konusu darbeyi ve sömürgelerde yaşananları da ele alan etkileyici bir film.

Bonus: Meraklısı için Türkiye’de yaşanan darbe yıllarını anlatan filmler; Eylül Fırtınası (1990), Dikenli Yol (1986), Ses (1986), Sen Türkülerini Söyle (1986), Darbe (1990), Çözülmeler (1994), Bekle Dedim Gölgeye (1990), Gülün Bittiği Yer (1998), Eve Dönüş (2006), Beynelmilel (2007), Bu Son Olsun (2012) ve daha sayamadığım pek çok film de içinde yaşadığımız dönemi anlamak için izlenebilir.