İbrahim Tatlıses de dinlerim, Puccini de…

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Dünyaca ünlü tenor Murat Karahan, Zeki Müren’in en sevilen şarkılarını usta şef Rengim Gökmen yönetiminde Limak Filarmoni Orkestrası’yla seslendirecek. Konser öncesi buluştuğumuz Murat Karahan’la keyifli bir söyleşi yaptık. 

Bir opera sanatçısının nasıl  bir hayatı vardır?

Her şeyden önce düzenli bir hayatı olur. Ne sigara içerim ne de içki. Uykum düzenlidir. Kendinize iyi bakmak zorundasınız çünkü. Mesela temsil için Bolşoy Tiyatrosu’na defalarca gittik. Moskova’da bir tane gece kulübü söyle deseniz bilmem. Çünkü otelden operaya, operadan otele dönerim arada Kızıl Meydanı’nı gezerim. Zaten gece hayatını seven biri de değilim. Ağır bir adamım. Güzel restoranları güzel yerleri keşfetmeyi severim. Gece 00.00’ye kadar olan hayatı severim, sonrasını sevmem. 

Türk seyircisini nasıl buluyorsunuz, bir de opera seyircisi denince fularlı,  takım elbiseli beyler ve şık hanımlar akla geliyor. Böyle midir opera seyircisi? 

Bir kere seyirci potansiyeli hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar iyi. Hele Ankara seyircisi tam uç noktada. Öyle dediğiniz gibi sadece fularlı ya da pipolu beyler gelmiyor, bankacı, doktor, mühendis, başı kapalı hanımlar, öğrenciler, gençler, yaşlılar geliyor. Ankara’nın izleyicisi çok başka. Nerede alkışlayacağını, nerede duracağını bilir. İyiyi kötüyü ayırt eder. Bir başka seyirci herkesi alkışlar ama Ankaralı seyirci alkışıyla beğendiğinin hakkını verir. Dünyanın en büyük sahnelerine çıkıyorum hani futbolun Barcelona’sı, Real Madrid’i neyse bu sözünü ettiğim yerler de operanın Barcelona’sı. İnanın dünyadaki opera izleyicisi içinde yaş seviyesi düşük Türkiye. Avrupa’da izleyicinin yaş ortalaması 70’ler, 80’ler. Türkiye’de her temsilde onlarca genç görüyorum. Genç nüfusun operaya gelmesi muazzam bir başarı. 

ÇOCUĞUNUZU WAGNER’E GÖTÜRÜRSENİZ…

Diyelim çocuğumuzu ilk kez operaya götüreceğiz, operayı sevdirmek için önce hangi  temsili seçmeliyiz?

Hangisine götüreceğiniz çok önemli, bir kere Wagner’den uzak durun yoksa çocuğunuz bir daha operanın kapısından içeri girmez. Wagner bu işin en uç noktası. Ağır olmayan operalarla başlamak önemli. Operetler, müzikaller olabilir. Şen Dullar, La Traviata, Carmen… Bunlar başlangıç için çok daha kolay adapte olabilecek operalar. İşte çok sesli müziğe geçişin kolay yolu, böyle böyle operaya alıştıracağız. Önemli olan ilk etapta halkın kulağına çoksesli müziği sokmak. Bunun da en can alıcı yöntemlerinden biri aşina oldukları parçaları çoksesli icra etmek. Bizim de çıkış noktamız bu, Zeki Müren şarkılarıyla çoksesli müziği dinletmek.

Limak Filarmoni Orkestrası’yla seslendireceğiniz Zeki Müren şarkıları projenizi dinleyelim mi, neden Zeki Müren’i tercih ettiniz?

Zeki Müren Türk müzik tarihinde önemli bir isim. Öyle bir sanatçı ki halkın çok büyük bir kesiminden teveccüh görmüş, yaptığı tüm cesur hareketler halk tarafından kabul edilmiş. “Sanat Güneşi”miz, ne kadar hoş bir şey bu ismi alması. Zeki Müren ikon olmuş bir isim ve bu yüzden Zeki Müren ismi çok önemliydi. Şarkıları dillerden dile dolaşmış ve herkes çok seviyor. Şimdi Benim güzel manolyam diye şarkıya girsem hep beraber söylemez miyiz? Zeki Müren’i yad etmek, müziklerini anmak ve aynı zamanda orkestramızın tanıtımı açısından önemli bir isim. O’ so le mio bestesini bilmeyeniniz var mı? Sokakta gezip sorsak pek çok kişi biliyordur. O parçayı alıp çoksesli hale getiriyorlar ve şimdi dünyanın dilinde. Hayatında hiç klasik müzik dinlememiş insana O’ so le mio dinletirken o çoksesli müziği sokuyorsunuz hayatına. Biz de Zeki Müren şarkılarıyla halkı sanata yaklaştırıyoruz aynı zamanda da sanatı halka yaklaştırıyoruz. 

ÇIKIŞ NOKTAMIZ  ÇOKSESLİ MÜZİK

Başka isimler var mı? 

Söylersem sürprizi kaçar. Limak Flarmoni Orkestrası’nın çıkış noktası çok önemli. Biz bugüne kadar gelmiş kalıpları kıracağız ve ezberleri bozacağız. Müslüm Gürses de seslendirebiliriz, bir gün bir bakmışsınız Limak Flarmoni Orkestrası dünyanın en büyük solistlerinden ya da en büyük şeflerinden birini getirmiş opera seslendiriyor. Biz ayırmayacağız. Çıkış noktamız çoksesli müzik olacak. İçinde çok sesli müziği barındıran ve flarmoni orkestrasına uyarlanabilen her tür olacak. 

Siz peki ne tür müzik dinlersiniz mesela hüzünlü  ya da neşeli olduğunuzda  kimleri tercih edersiniz?

Ya İbrahim Tatlıses dinlerim ya da Puccini. Ben müzik dinlerim. Serdar Ortaç da dinleyebilirim, Hande Yener de Demet Akalın da. Müslüm Gürses’i, Orhan Gencebay’ı çok severim. Zeki Müren’e zaten bayılıyorum. Müzeyyen Senar hayatımda en çok sevdiğim sanatçılardan biridir. Bülent Ersoy da dinlerim, Puccini Verdi zaten içinde yaşıyorum onların. Yeri gelir Afrika kabile müziği de dinleyebilirim önemli olan o müziğin sizde bir duygu uyandırması, tüylerinizi diken diken etmesi. 

BANA KALSA OKULUN KAPISINDAN GEÇMEZDİM

Siz aslında siyasetçi olmak istermişsiniz…

Dayım rahmetli İsmet Sezgin’di. Onun yanında büyüdüm ve hayattaki en büyük idolümdü. Rahmetli (Süleyman) Demirel de kirvemdi. Siyaset sahnesinden önemli isimlerle büyümüş biri olarak siyasete çok meraklıydım. Siyaset bilimi okumak istiyordum. Annem bir şekilde kanıma girip konservatuar sınavına soktu. Kandırdı resmen. Sınava üç gün kala hayatımdaki ilk şan dersimi aldım. Üç günlük şan dersiyle okulu birincilikle kazandım. 

DÜNYA STARI OLACAKSIN

Anneniz size “Bana kızıyorsun ama bir gün dünya starı olacaksın” demiş. Annenizin bu öngörüsü için neler söylersiniz? 

Hikâye şöyle. Okula gidip geliyorum ama kimi zaman hocalarımla anlaşamıyorum kimi zaman okula kızıyorum. Bir gün annemle mutfakta oturuyoruz “Beni bu okula soktun, operacı olacağım da ne olacak. Senin yüzünden hayatım nerelere geldi, siyaset okuyacaktım” dedim. Karşıma geçti ve “Bir gün gelecek sen dünya yıldızı olacaksın sonra da benden özür dileyeceksin” dedi. Okuldan mezun olur olmaz Ankara Operası sınavına girdim ve hemen kabul edildim. Daha ikinci ayımda solo rol verdiler. Provada aryamı söyledim ve bitirir bitirmez orkestradan öyle bir alkış aldım ki işte o an kanıma zehrin girdiği andır. Gencecik yaşımda böylesi bir alkış almak şahane bir duyguydu. O an gözlerim doldu. Eve gittim aynı mutfakta annemin karşısına geçtim, elini öptüm ve boynuna sarılıp ağladım. “Teşekkür ederim sayende bu dünyada yapabileceğim en güzel işi yapıyorum” dedim. O günden beri her zaman anneme teşekkür ediyorum. Bana bıraksa konservatuarı okumaz hatta kapısından bile geçmezdim. 

BAŞKENTE DE OPERA BİNASI YAPILSA İYİ OLUR

Peki bir gün siyasete girmeyi düşünür müsünüz?

Şu an işim sanat yapmak  ama ileride siyasete soyunursam onu da güzel yapacağıma inanıyorum. 

Belki kültür bakanı olursunuz ve AKM’yi opera binasına  dönüştürürsünüz…

AKM konusunda Cumhurbaşkanı’na katılıyorum. Bir yılda nasıl bir stadyum yapılıyorsa bir yılda da AKM’nin yerine dünya standartlarında harika bir opera binası yapılabilir. İstanbul’umuz çok güzel bir opera binası kazanabilir. Cumhurbaşkanımızı bu konuda destekliyorum. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızdan bir tane de Ankara’ya opera binası yaptırmasını isterim. Şöyle dünya standartlarında bir opera binası Başkentimize yakışmaz mı?