Hiçbir adama aşk şarkıları söylemedim

Yeni projelerini duydum ve aldım elime telefonu. Görüşmek için sözleştik. Uzun zamandır sessizliğini koruyan Yeşim Salkım’la bir araya geldik. Başkalarının ona yakıştırdığı gibi soğuk ve duygusuz değil. Aksine sıcakkanlı, konuşkan, samimi ve kesinlikle donanımlı biri...

Her şey bir kenara gerçek bir anne… Müziği, oyunculuğu ve aşkı konuştuğumuz Salkım, şarkılarını sadece kendisi için söylediğini vurguluyor ve “Hiçbir adama aşk şarkıları söylemedim” diyor.

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Bu sıralar neler yapıyorsunuz?

İki şarkılık bir maxi single çıkaracağım. Bir tanesi “Erkeğin Zillisi” biraz iddialı ve uzun zamandır arayıp da yakalayamadığım bir şarkı. Diğeri aşk şarkısı... Televizyon yarışmasından elenen bir arkadaşla düet yaptım. Neden elendi hâlâ anlamış değilim. Kısmetse aralık ayının sonu gibi maxi singel’ımı çıkarmayı düşünüyorum. 
Bu arada Ankara’da da Eğreti Gelin 2’yi çektik. Martta vizyona girecek.  

Müzik mi, oyunculuk mu?

Bunun cevabını veremem. Eğreti Gelin 2’de sıfır makyajla çok ilginç bir kadını canlandırdım. Fakat rolü o kadar benimsedim ve hissettim ki… Orada anladım oyunculuk, acayip bir şey ama şarkı söylemek de öyle. Yıllardır gözlerimi kapar sadece kendim için söylerim şarkılarımı. 

Çocuklarınıza veya sevgilinize söylemez misiniz?
Hayatımda sadece çocuklarım için ve kendim için şarkı söyledim. Hiçbir sevgiliye, hiçbir adama, aşk uğruna şarkı söylemedim. 

PLAN YAPMAMAYI ÖĞRENDİM

İş kolik misinizdir, planlı çalışır mısınız?
Evet, çok çalışkanımdır. Biraz aceleci bir yapım vardı eskiden ama artık bu huyumu törpüledim. Gece yatıp sabahın planını yapan insanlar vardır, ben öyle değilim. Bu hayatta plan yapmamayı öğrendim. “Kul kurar kader güler” ne güzel bir deyimdir. Hayatta neyin planını yaptıysam hep ters gitti. O yüzden doğaçlama yaşıyorum. Yukarının mutlaka sizinle ilgili çok adil programları oluyor. Ama olumlu ama olumsuz. Aslında bazen şer gibi görünen şeylerin hayır olduğunu da daha sonra anlıyoruz. Hayat yaşamak için var. 
Doya doya da yaşamak lazım. Ağlamaksa dibine kadar ağlayacaksın. Aşk acısıysa dibine kadar çekeceksin. Gülmekse kahkahalar atarak güleceksin... 

Her şeyi sonuna kadar yaşıyorsunuz yani…
Evet, dünya da “mükemmel” diye bir şey yoktur. İnsan olmak, adam olup büyüyebilmek için defolarınız olması gerekir. Halen çok yanlışlarım var. “A bunu bir daha yapmam” dediğim şeyi tekrar yapıyorum. Bana soruyorlar “Yeniden âşık olur musunuz?”, bilmiyorum, olabilirim, olmayabilirim. Bunun cevabını nasıl verebilirim? “Evlenir misiniz?” diyorlar, yahu bilmiyorum… Şu an da bunu düşünmüyorum. Şu an da ben, kendimi ve ruhumu iyileştirmek için çabalıyorum.

AŞKI YAŞATMAK BİZİM ELİMİZDE

Evlilik demişken ben de yeni evlendim. Sizce evlilik aşkı öldürüyor mu?
Hayırlı uğurlu olsun, evlenin de görün ne olduğunu (kahkahalar). Aşkı hiçbir şey öldürmez. Aşk, elinize bir bıçak alıp sonuna kadar sapladığınız bir duygu değil. Aşk, neyi nereye kadar yaşayabileceğinizi size bırakan bir duygudur. Kimyadır, aşk. Vücudumuzun belli bir hormon dengesi, bir kimyası vardır. Biz bu kimya ve hormonla yaşarız. Aşk asla ölmez onu yaşatmak bizim elimizde. Ama şunu da unutmamak lazım âşıkken de birbirinizden sıkılabilirsiniz.

Dip dibe yaşamamak gerek...
Tabii ki. İlişkilerde birbirimizi boğarak yaşıyoruz. Her şeyi benimle yap, sadece bana bak diyoruz. Öyle bir şey yok. Aşkı bence bunlar öldürüyor. Ben de yaptım bu hataları ve yapmaya da devam edeceğim. Çünkü ben buyum değişemem…

Kızınızda evleniyor değil mi?
Evet, evleniyor. Bir yandan ev, bir yandan gelinlik bakıyoruz. Bu ara da ölüyorlar birbirlerinin aşkından ama sürekli 
kavga ediyorlar. Aşk budur, kavgadan sonraki sevişme de şahane olur...

Kızınıza tavsiyelerde bulunur musunuz?
Asla. Tavsiyeyle kimseyi yolundan şaşırtamam. Herkes yaşayarak, görerek ve tecrübe ederek öğrenmeli. 

İlişkiyi ya da evliliği kadın mı ayakta tutar? Yuvayı dişi kuş yapar derler ya…
Hayır, öyle bir şey yok. Doğamız gereği biz erkeklerden farklıyız. Elimizin değdiği şeyler güzelleşiyor. Evet, kadın evi, yuvayı güzelleştirir ama sağlamlığı ve kaleyi koruyan erkektir. Kadın kalenin içini korur, erkek dışını. Bu birleşimi sağlarsanız tadından yenmez. Artık kimse birbirinin kaprisini çekmiyor. “Sen olmazsan başkasına âşık olurum” diyor ve geçiyor. Ama hayatta “ilk” vardır ya ilkler önemlidir. O ilki koruyabilmek ve sona taşıyabilmek önemli... 

AĞLAYARAK UYANDIM

Boşanırken medyatik ayrılıkların yoğun olduğu ve boşanan çiftlerin bir birine laf söylediği bir dönemdi. Siz herkesin aksine sessiz kaldınız ve "Güle güle yol arkadaşım" dediniz. Nasıl atlattınız bu süreci?
Aslında hâlâ atlatamadım. Uzun bir süre her sabah hıçkırıklarla, ağlayarak uyandım. Çocuklarım ağladığımı görmesin diye sabah kalktığım gibi arabaya atlar giderdim. Bütün İstanbul’u dolaşır, gözyaşlarımı siler, eve makyajımı yaparak girerdim ve çocuklarım beni öyle görürdü. Duygularını belli etmeyi seven biri değilim. İnsanlar beni duygusuz, patavatsız ve soğuk biri olarak görüyor. Alışkınım bunlara hakkımda her şey söylendi. Ama ben yarattığım kadını çok seviyorum. Beni kusurumla sevebilecek biri başımla beraber, sevmeyen de gidiyor zaten, yapabileceğim bir şey yok... 
Kısacası bir şey atlatmadım, sadece ayak uyduruyorum hayata.

Çocuklarınızla anne çocuk gibi mi yoksa arkadaş gibi misiniz?
Çocuklarımın annesiyim, arkadaşı değil. Arkadaş sokakta olur. 
Anne, koruyan, seven, yeri geldiğinde terliği fırlatandır. 
Anne kalenin içini korumalıdır ki bir gün dışı yıkıldığında içi kalsın...