BAŞAK BIÇAK / basakbicak@gmail.com
Beyazperdede insanoğlunun en karanlık dönemine işaret eden Paleolitik çağ üzerine pek çok film izledik ancak bunlardan çok azı Fransız yönetmen Jean-Jacques Annaud’un, 1981 tarihli Quest for Fire’ının yarattığı etkiyi yakalayabildi. J.H. Rosny’nin, aynı adlı 1911 yılına ait eserinden sinemaya uyarlanan film salt hikâyesiyle değil, karakter tasavvuruyla gerçeğe çok yakın bir dünya sunuyordu. Orta Paleolitik dönemde geçen ve ateşin kullanılmasının insan türlerinin varlığındaki önemini vurgulayan film, bu alanda zaman içerisinde önemli bir klasik haline gelmeyi başardı. Söz konusu çağın bitiş yıllarına dair, Roland Emmerich imzalı 10.000 BC filmi de akla gelecektir ancak Alpha, (yerinde bir tercihle) temel olarak kendisine Quest for Fire’ı alıyor ve hikâyesinin gidişatını, pek çok yerde bu filmle paralel ilerletiyor.
Milattan önce 20.000’ler, Taş Devri’nin, yani Paleolitik Çağ’ın alt bölümü olarak sınıflanan sürecin geçtiği yıllar… Homo Erectus ile Neanderthal gibi önceki yüzyıllara hâkim olmuş türlerin sona erdiği ve artık bugünkü insanın atası olarak bilinen Homo Sapiens Sapiens’lerin varlıklarını sürdürmeye başladığı dönem aynı zamanda… Ateşin artık daha bilinçli kullanıldığı, avcılık ve toplayıcılıkta daha planlı hareket edildiği bu sürecin ilk tasvirini Alpha’nın açılış sekansında bulmak mümkün. Bir kabilenin üyelerinin, avcılık yaptıkları sırada yaşadıklarıyla başlayan film, kabilenin genç üyelerinden birinin yaralanarak tek başına kalmasını ve sonrasında ailesinin yanına gitmek için verdiği zorlu mücadele sırasında bir kurtla olan dostluğunu anlatıyor. Quest for Fire’da benzer bir biçimde, bir saldırı sonucu kabile üyelerinin birkaçının ayrı düşmesini temel alıyordu. Hatta tıpkı bu filmde olduğu gibi Alpha’da da ana karakter Keda’nın, daha sonra Alpha adını vereceği kurtla tanışması bir saldırı sonucu ağaç tepesinde oluyor. Quest for Fire’da bu bir kurtuluşla sonuçlanırken, Alpha’da yaralanan kurt ve Keda, zaman içerisinde yol arkadaşı oluyor ve birbirlerini korumaya başlıyorlar. Yine Alpha da, Quest for Fire gibi kurmaca bir dil kullanıyor ve 10.000 BC’nin bu noktada düştüğü hatayı yenilemiyor.
Hikâye bu haliyle dramatik açıdan güçlü ve seyircisini yakalamaya elverişli… Ancak kâğıt üzerinde görünen bu “etkileyici duruş”, ne yazık ki perdede öyle durmuyor. Alpha, kesinlikle görsel efektleri ve görüntü yönetimiyle IMAX olarak izlendiğinde sizi büyüleyecek bir film. Güçlü kadrajları olan ve sinematografik açıdan zengin bir yapıya sahip. Ancak bundan daha fazlası olduğunu iddia etmek, türe dair çekilmiş diğer filmlere haksızlık olur zira Alpha, son yıllarda pek çok filmde karşılaştığımız gibi hikâye anlatımını güzel kareler uğruna gözden çıkarmış bir yapım. Kurt-insan dostluğu izlediğimiz ne ilk ne son öykü. Eğer bu denli bilindik bir hikâyeye sahipseniz, bunu orijinal hale getirmek için salt görüntü yönetimi ya da bilgisayar efektleriyle filminizi kurtaramazsınız. CGI efektlerin ilk yaygınlaşmaya başladığı dönem olsa, Alpha’nın bir parça şansı olabileceğini umut edebilirdik fakat “süper”e dönüşen insanların, doğanın, dünyanın ve dahi uzayın bilgisayar teknolojisiyle geldiği noktaya yüzlerce filmle şahit olmuş izleyiciler olarak, artık gözümüzü boyamanın her geçen gün biraz daha zorlaştığını unutmamak gerekiyor. Ve evet, Alpha bunu unutmuş gibi görünüyor. Zira öylesi sıradan bir finalin ve hikâye anlatımının, başka bir açıklaması olamaz. Albert Hughes, sanıyorum bu noktada belgeselci olmasının dezavantajını yaşıyor. Bu film bir belgesel olsaydı kesinlikle dramatik yapısı güçlü denilebilirdi ancak kurmacada işler biraz daha farklı gelişiyor…
Filmin en büyük şansı ise kuşkusuz Kodi Smit-McPhee… Genç oyuncu, zorlu bir rolün başarıyla altından kalkıyor ve filmi sürüklemeyi başarıyor. Ancak finalin, Smit-McPhee’ye rağmen hayal kırıklığı olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Onca heyecan, bunun için miydi demeden edemiyorsunuz… Özetle Alpha, sinemada deneyimlendiğinde dönemini başarıyla beyazperdeye aktaran, görsel açıdan ve oyuncu performanslarıyla göz dolduran bir film. Keyifli bir seyirlik arıyorsanız, tam size göre… Fakat beklentiyi yüksek tutmamakta fayda var…