Hayat bazen izin vermez

ONUR AKBAŞ
onurakbastde@gmail.com

Kimileri gerçek hayatlarıyla sosyal medyada olmasını arzu ettikleri sanal dünyalarını birbirine karıştırıyor. Bazıları “tıklanma” hevesiyle de bu yola başvurabiliyor. Kim bilir hayatta özgül bir ağırlığı olmadığını düşünenler belki de böyle önemli hissediyorlar kendilerini. Sosyal medyada, hasta yatağında yatan ünlülerin ölmeden salasını vermeye kalkanlardan bahsediyorum. Bunlardan sonuncusu “pes” dedirtti doğrusu. Büyük usta, Münir Özkul’a yapılandan bahsediyorum. Maalesef en son uydurulan vefat haberleri bir evlenme programında bile gerçekmiş algısıyla sunulup sonradan, kızının açıklaması fark edilince yeniden düzeltildi. Tahribin kolay tamirin zor olduğu şu hayatta sanatçı öldürmeye meraklı bir ruhu tanımlamada zorlanıyor insan. Oysa hayat bazen kendisiyle oynanmasına izin vermez. Ve ateş her zaman düştüğü yeri yakmaz.

TRT’DEN GÜNDEME UZANAN BİR DÖNEM DİZİSİ                                                   

Yahya Kemal, geçmişin ihtişamını “anda” yaşamayı “milli romantik duyuş” kavramıyla anlatırken Nihat Sami Banarlı toplumsal hüznü “içtimai romantizm” diye tarif eder. İşte bu her iki duyuş tarzını da yaşatabilen bir kanaldır TRT. Bir taraftan “Diriliş: Ertuğrul” gibi diziler sayesinde “milli romantik” bir gerilimi dizi tekniğinin en modern düzleminde yaşarken diğer taraftan dört bölümlük “Çırağan Baskını” gibi mini diziler sayesinde hayalin maviliklerinden düşüp gerçeğin siyah zemininde buluruz kendimizi. İşte bu dizilerden biri de ilk bölümüyle 15 Aralık’ta TRT1 ekranlarındaydı. Stalin döneminde Kafkasya’ya sürülen Ahıska Türklerinin dramını anlatan “Büyük Sürgün Kafkasya”ylaözellikle dış politika gündemimize daha farklı bakabilme gereksinimi duymadan edemiyorsunuz. 

KENDİ ALDIĞIN ADAYA DÜŞMEK 

Daha önce de ifade ettiğim gibi TLC CNBC-e’den devraldığı izleyiciyi dizisiz bırakmadı. Söz “hayat” ve “oyun”dan açılmışken benzer temalı olup TLC’de 15 Aralık'ta ilk defa ekrana gelen “schitt’s Creek” isimli dizi, oyun olsun diye bir fakir ada alıp sonra da bütün maddi varlığını kaybederek aldığı ellerinde tek o ada kalan ve orada yaşamak zorunda kalan ünlü çiftin hikâyesini anlatması bakımından önemli ve tabii ki ibretlik.