Hata affetmeyiz

ARZU AKYOL
arzu.akyol@aksam.com.tr

1999-2015… 16 yıl… 97 ülke… 4 bin canlı performans… 40 milyon izleyici… Nihayetinde efsaneye dönüşen bir proje… Bu projenin mimarı Mustafa Erdoğan’la buluştuk ve başarısının sırrını konuştuk. Özel hayatına dair açıklamalar da yapan Erdoğan’dan otel çıkışlarında dansçılarının odalarını neden kontrol ettiğini de öğrendik. 

Efsaneye dönüşen bir projenin mimarı olarak geçen 16 yılın izi ne, tozu ne üzerinizde?

Gördüğüm resim çok güzel… Dünyaya kültürümüzü tanıtmanın onurunu yaşadık. Dünyanın en büyük dans toplulukları arasında gösteriliyoruz. Türkiye turnesi devam ediyor. İlgi hiç azalmadı. Aynı zamanda çok yıpratıcı bir iş. Özel hayata da bir yansıması var. Meslek değil yaşam biçimi olarak görmek lazım.  

Aile olmak mümkün mü bu yaşam biçimiyle?

Mümkün tabii… Mesela biz güzel bir aile olduk 8 yıl kadar.  Dansçı arkadaşlarımızdan evli olanlar var. Onların kız isteme törenlerinden nikâh şahitliğine kadar hepsini de yaptık. Tanışmalarına da biz vesile olduğumuz için “aile babası” gibiyim. Anadolu Ateşi içindeki evliliklerden doğmuş 16 tane çocuğumuz var. 3 tanesi benim zaten. Burası onların oyun alanı aynı zamanda. 

BİR HAZİNE ÜZERİNDEYİZ

Efsane olmanın sırrı ne?

Bir hazinenin üzerinde oturuyoruz. Nuh Tufanı’nın, Gılgamış Destanı’nın geçtiği, Mevlana’nın ülkesinde yaşıyoruz. Hititliler de bizim atalarımız, Lidyalılar da, Selçuklular da Osmanlılar da… Bizim avantajımız üzerinde oturduğumuz hazinenin, sürdürücüsü olduğumuz görkemli tarihin farkına varmış olmak. Bu malzemeyi bir kuyumcu titizliğiyle 

işleyip sahneye koyduğunuz zaman karşılığını mutlaka alıyorsunuz. 

Sahnede hata affetmediğinizi söylemişsiniz. Anadolu Ateşi sahnesinde hata yapmanın cezası nedir?

Anadolu Ateşi seyircisi mükemmeliyetçidir. Biz böyle alıştırdık. 100 kişiyi yan yana dizip çok hızlı ve çok zor bir figürü bir makine gibi çalıştırdığınızda, o hareket korosu en ufak bir hatayı kabul etmez. Bir dans topluluğunun başarısı en kötü dansçısı kadardır. Seyirci arar, onu bulur. Onun için buna izin vermemiz lazım. Ceza da hata yapan kişiyle de ilgilidir. Güvenemiyorsak o dansçıyla yolumuzu ayırmaya kadar gider. 5-6 temsil ceza görmesine sebep olabilir. Daha fazla çalışma cezası verilebilir.

Bu ateşin bir parçası olmak için gerekli olan üç şeyi söyleyin?

Birincisi inanmak, ikincisi birlikte yaşama kültürünü benimsemiş olmak, üçüncüsü de yetenek ama en önemlisi inanmak. Bir de iyi insan olacaksın ve temsil ettiğin kültüre layık olacaksın. Çünkü biz aynı zamanda misyoneriz. Hayatlarında ilk defa Türk dans topluluğu görmüş ülkelere gidiyoruz. Ben bu yüzden dansçılarımın otel odalarını 

dolaşırım, nasıl bırakmışlar diye. “Türkler geldi, odalarımızı talan edip gitti” demelerini istemem. 

Anladığım kadarıyla hiç de kolay değil sizin dansçınız olmak. İnsanlar kendilerini neden bu ateşe atıyorlar?

Dünyanın en önemli sahnelerinde bir anda 5 bin kişinin önüne çıkıyorlar. İşin en büyük hediyesi de bu. Yoksa unun 

karşılığında zengin olan da yok. 

“Bu işten zengin olan yok” dediniz. Siz peki?

Ben de dâhil (gülüyor). Kazandığımızı yeni projelere yatırıyoruz. 

İşinizin çocuklarla olan kısmı ne ifade ediyor?

Negatif kodlanmış 20 yaşında bir adamı eğitmeye çalışmaktansa 4 yaşında bir çocuğu eğitmek hem daha zevkli hem daha akıllıca. Onun için onlara çok önem veriyorum. İstanbul, Ankara, Antalya ve Gaziantep’teki akademilerimizde çocuklarımıza dansın temel disiplinlerini ve Anadolu Ateşi repertuarını öğretiyoruz. İçlerinden yetenekli olanlar Kıvılcım grubuna giriyorlar. Burada mezun olan bir çocuk dünyanın herhangi bir müzikalinde ya da dans topluluğunda dans edebilir hale geliyor. 

EVLİLİK Mİ? BİR DAHA ASLA…

Özel biri var mı hayatınızda?

Sevgilim yok. 

“Yeniden evlenebilirim” mi, “Bir daha asla” mı?

“Bir daha asla” diyorum ama büyük konuşmamak lazım. 

Neden “Asla”?

3 çocuğum yani 3 arkadaşım var. Biz 4 delikanlı beraber gezeriz, gerek yok (gülüyor). 

Oldukça yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Peki, durduğunuzda ne yapıyorsunuz? 

Eve kapanmayı, yalnız kalmayı seviyorum. Seyahat etmekten, hele hele yurtdışına gitmekten hiç hoşlanmıyorum. Evde kalıp kitap okumak, yürümek, koşmak, doğada olmak çok sevdiğim şeyler.

Sahneye muhteşem dans gösterileri koyan Mustafa Erdoğan’ın dans edip dağıttığı oluyor mu?

Olur, olur olmaz mı? Kimsenin görmediği karanlık bir yer varsa, karizmayı fazla çizmeden olur (gülüyor). 

TANIDIKÇA SEVİLEN BİR ADAMIM

Nasıl tarif ederler sizi?

Önce çok sert, soğuk, asık suratlı, fazla ciddi bulurlar ama tanıdıkça fikirleri değişir. Tanıdıkça sevilirsiniz yani…Evet, ilk tanışmada çok kötüyüm. Bir duvarınız var sanki…Bu duvarı ben örmedim. Çocukluktan gelen, yapısal bir şey. Hakkari’de büyümüşsün, Ankara’da okumuşsun. Daha geleneksel bir toplumdan gelip farklı bir ortama girmişsin. Okul çağlarında da çekingen biriydim. 

Mutlu bir adam mısınız? 
Çok mutluyum. Mutluluğumun merkezinde kendi çocuklarım var. O ayrı bir hayat enerjisi veriyor insana. Buradaki arkadaşlarımla ilişkilerim iyi. Onca sıkıntıya rağmen yaptığım işten memnunum. Bir sürü eksiği var hayatın ve tamamlanabilir ama ben mutlu biriyim.  

EN DELİ HAYALİM “YERYÜZÜ ATEŞİ”

Mesleğinizle ilgili en deli hayaliniz ne?

En deli hayalim dünyada kurulmuş Anadolu Ateşi okullarındaki dansçıların bir araya gelip Paris’te, Londra’da ve İstanbul’da bir statta bir gösteriyi sadece kendi gücüyle yapması. Düşünsenize Çinli, Kanadalı, Rus Anadolu Ateşi öğrencilerin bir araya gelip bir gösteri yaptıklarını. Yani okullaşma serüvenini dünyaya açmak ve onun geri dönüşünü izlemek en deli hayalim. 

Adı “Yeryüzü Ateşi” olur herhalde?
Evet, herhalde (gülüyor)…

ANNE-BABALAR BOŞANMAZ

Baba olmak ne demek?

Büyük bir şans demek… 

“İyi bir babayım” diyor musunuz?
Evet, evet… Tamamen dolu dolu söyleyebilirim bunu. 

Boşanma yansımadı yani çocuklarla iletişiminize?

Yok, hayır. Anne-babalar boşanmazlar. Öyle de devam edecek. 

Hayatla ilgili en önemli nasihatiniz nedir?

Onlara nasihat verecek seviyede değilim. Hepimiz öğrenciyiz. Birlikte öğreniyoruz. Hatta daha çok ben onlardan öğreniyorum. Sadece bu öğrenme sürecinde doğru kanallardan yürümelerini, güzel kitap okumalarını, sanatla ilgili olmalarını, iyi insan olmalarını isterim. Her sabah müzikle uyanmak, güzel bir şarkıyı bilmek, insanlık mirasının çok değerli sanatsal yapıtları hakkında bilgi sahibi olmak… Bunlar onlara tavsiye edebileceğim şeyler…
 

Kadınlarla ilgili tavsiyeler başladı mı peki?

Arada bir “Sevgiliniz var mı?” diye soruyordum, çok rahatsız oluyorlardı. Şimdi itiraflar başladı (gülüyor).  Anneleri sayesinde sosyal medyada çok aktifler. 

Bu rahatsız ediyor mu?

Normal ölçülerde kaldığı sürece tamam da çok fazla çocuk resimleri konmasından hoşlanmıyorum. Annelerine de söyledim bunu. O da anlayışla karşılıyor. Hakkınızda bir çocuğunuz daha olduğu şeklinde bir şehir efsanesi var…
Böyle bir haber çıktı dava açtık ve kazandık. Bir çocuğum daha olsa onu saklayacak kadar aşağılık biri olamam. Öyle bir durum olsaydı sonuna kadar her şeyini üstlenirdim. Mümkün değil böyle bir şey. Nereden uydurduklarını da bilmiyorum.