Güvenlik ihtiyacımız sarsıldı. Peki ne yapacağız?

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Ülkemizde ve dünyada yaşanan terör olayları, toplumu maddi, manevi, zihinsel ve duygusal anlamda oldukça etkiliyordu. Henüz yaralar sarılmadan ve kabuk bağlamadan 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı tüm ülkeyi derinden sarsan darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Toplumda hali hazırda var olan korku, kaygı, endişe, güvensizlik gibi duygular darbe girişimi neticesinde su yüzüne çıktı ve pekişti. Hal böyle olunca biz de Hedefe Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Uzmanları'ndan Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat’ı aradık ve ruh sağlığımızı korumak için neler yapmamız gerektiğini sorduk.  

UMUTSUZLUK 

Öncelikle Türkiye toplumu olarak darbe geleneğine pek çok kez maruz kalmış bir toplumuz. Her ailede veya sosyal çevrede mutlaka darbe yaşamış, yaşananlara maruz kalmış bireyler mevcut. Dolayısıyla bugünkü gençlere aktarılan kuşaklararası travma gerçeği var. Travma yaşamak için olayı bire bir yaşamış olmak gerekmiyor. Sevdiğimiz birisinin başına olumsuz bir olay gelmesi de yeterince travmatiktir. Toplum olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşen darbelerin, baskıcı, yasakçı ve otoriter yönetimin ve zihniyetin, işkencenin ülkeyi ne denli geriye götürdüğünü biliyoruz. Böyle bir durumun tekrar yaşanması ihtimali de oldukça kaygı uyandırıcı bir durum oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde toplumun en güvendiği, devletin bel kemiği olan kurumlarından biri olması ve bu denli güvenilen bir kurumun, bazı mensuplarının sivillere, kendi meclisine, güvenlik teşkilatlarına ve pek çok yere tahribat vermesi bireylerde hayal kırıklığı, güvensizlik, belirsizlik, umutsuzluk, anlamsızlık, yalnızlık ve değersizlik hislerinin oluşmasına sebebiyet verdi. Bu girişim neticesinde insanların en temel ihtiyaçlarından olan güvenlik ihtiyacının da sarsıldığını gördük. 
Maddi kaygı oluştu
Pek çok kişi evine ulaşmakta güçlük çekti. Evine ulaşabilenler de F-16 uçaklarının seslerine, haberlere ve belirsizliğe maruz kaldılar. Ayrıca sosyal medyada yayılan yağmalanma haberleri neticesinde bireylerde güvenliğin yanı sıra beslenme ve temel ihtiyaçların devamı konusunda endişeler oluştu. Bizler kıtlık ve savaş görmüş jenerasyonun torunları olmamızdan dolayı olaylar esnasında anında tetiklendik. Öte yandan bu işin ekonomik bir yansıması var. Bir ülkede siyasi istikrarın olmaması, her alanda ekonomik gelişimi durdurur. Dolayısıyla toplumun her kesiminde maddi bir kaygı oluştu. Türkiye vatandaşları için yurtdışında Türkiye algısı oldukça önemlidir. Bu yüzden Erövizyon, milli maçlar çok büyük meseleler haline getirilir. 15 Temmuz gecesi tüm dünyanın gündemine Türkiye oturdu ve Türkiye uluslararası arenada çok ciddi bir prestij kaybı yaşadı. İnsanoğlu kendisini bir gruba mensup hissederek hayatına devam eder. Özellikle Türkiye gibi kolektif toplumlarda grup algısı epey önemlidir. Bunun sarsılması da bireyleri ve toplumu oldukça etkiledi.
Depresif şikayetler arttı
Özellikle son günlerde aşırı korku ve tedirginlik hali, güvensizlik, belirsizlikten duyulan endişe, uykuda ve iştahta azalma veya artma, hayattan keyif alamama, hayatın anlamını kaybetmesi, aşırı tüketim veya aşırı tasarruf gibi depresif şikayetlerde artış olduğunu görüyoruz. Pek çok birey ‘kimseye güvenemem’, ‘kendimi koruyamam‘, ‘tehlikedeyim’, ‘güvende değilim’, ‘güçsüzüm’ gibi negatif düşünceler geliştiriyor.

RUH SAĞLIĞINIZI KORUMAK İÇİN 

l Şiddet içerikli görüntüler travmayı pekiştirir ve etkisini artırır. Dolayısıyla bu tarz görüntülerden uzak durmak önemlidir.
l Bireyin günlük rutinine ve günlük hayatına dönmesi sürecin üstesinden gelmesi için etkilidir.
l Bu süreçte bireyin ailesiyle ve  dostlarıyla vakit geçirmesi, çevresine sevgisini ve şefkatini göstermesi ve sevildiğini hissetmesi etkilidir.
l Bireyin sevdiği aktiviteyi yapması, hobilerine yönelmesi travmanın olumsuz etkilerini azaltır.
l Bireyin zor durumlarda iç ve dış kaynaklarını kullanmayı öğrenmesi önemlidir. Daha önce benzer duyguları yaşadığında başa çıkmak için yaptığı yöntemleri belirlemesi önemlidir. Birey kendi kaynaklarını bulmakta güçlük çekiyorsa olayların üstesinden rahat gelebileceğini düşündüğü bir kişinin benzer durumda ne yapacağını düşünmesi etkili olacaktır.
l Hareket etmek, spor yapmak travmanın etkilerini azaltır.
l İnterneti ve haberleri takip ettiğimiz bu günlerde günün belli zamanlarında internet ve ekran olmayan zaman dilimi yaratmak rahatlamak için etkili olur.
l Yaşananları sağduyulu ve objektif bir perspektiften değerlendirmek, farklı fikirleri dinlemek ötekini anlamak ve olayları sağlıklı değerlendirmek için önemlidir.
l Güvenlik konusunda bir kaygı yaşanıyorsa devletin, belediyelerin aldığı önlemler, gerekli mercilere ulaşılarak öğrenilebilir.
l Dışarı çıkmakta zorluk yaşayanlar bu sürecin üstesinden aşamalı bir planla gelebilir. Öncelikle kısa süreli ve yakın yerlere çıkmak, daha sonra daha uzak yerlere daha uzun sürelerle gitmek denenebilir.
l Bu süreçte bireyin duygularını paylaşması önemlidir. Duyguları bastırmak yerine konu üzerine konuşmak, yazmak süreci hafifletir.
l Şiddet içeren, olumsuz duygular anımsatan durum ve kişilerden uzaklaşmak önemlidir.
l Özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımlara koşulsuz şartsız inanmamak ve sağlıklı kaynaklardan bilgilere ulaşmak önemlidir.
l Benzer duygulanım içinde olan kişilerle haberleşmek, diğer insanların da benzer süreçlerden geçtiğini bilmek, bireyin duygularının ne denli normal olduğunu anlamasına imkân sağlayacaktır. 
l Yaşadıklarının üstesinden gelmekte güçlük yaşayan kişilerin uzman desteği alması gerekebilir. 

ÇOCUKLARA DESTEK 

l Çocukların sosyal medya kullanımını engellenmeden denetlemekte fayda vardır. Çocukların yaşının algılayabileceğinden daha fazlasına ulaşabileceği siteler ve kanalların denetimi önemlidir. 
l Çocukların yanında korkutucu ve yaşlarına uygun olmayan detaylar paylaşmaktan kaçınılmalıdır. Çocuklar siz konuşurken sizi duymuyormuş, sizle ilgilenmiyormuş gibi gözükseler de aslında mutlaka sizi işitiyorlardır.
l Çocuğun ve ailenizin güvende olduğunu, gerekli güvenlik önlemleri ve tedbirleri aldığınızı aktarmak rahatlatıcı olacaktır.
l Pek çok çocuk etrafında olanlardan kendini sorumlu tutar ve benmerkezci bir tavır sergiler. Bu durumun çocuğun yaptığı herhangi bir şeyden kaynaklanmadığının altını çizmek önemlidir.
l Çocuğun sorularına mümkün olduğunca dürüst yanıtlar vermek önemlidir. Her ne olursa olsun yalan söylemekten kaçınmalıdır. Nihayetinde çocuk süreci öğrenecektir ve kendisine yalan söylendiğini anlamak daha 
büyük bir yıkım olacaktır.
l Çocuklarla, yaşanan olaylar ve süreç hakkında ne hissettikleri, konu hakkında ne düşündükleri konuşulabilir. Lakin çocuğun tedirgin olmadığını düşünüyorsanız ve hissediyorsanız da konuyu sürekli gündeme getirmekten kaçınmak sağlıklı olacaktır.
l Özellikle 10 yaşın altındaki çocuklara süreci soyut kavramlarla açıklamaktan kaçınmak gerekir.  Gerçekçi, net, açık, basit ve somut ifadeler kullanmak süreci anlamasına yardımcı olur.
l Kimi çocuk düşüncelerini sözlü ifade ederken kimi resimle kimi oyunla kimi rüyaları, kâbusları ve gerileme davranışlarıyla ifade eder. Bu süreçte yakından takip etmek önemlidir. Kullandığı oyuncaklar, tekrar eden oyunlar ve çizimler, kullandığı hakim renkler, tekrarlayan rüyalar iç dünyasına dair ipuçları verir.
l Bu süreçte çocuğun rutinine sadık kalmak önemlidir. Rutin, çocuk için gündelik hayatının devamı yani normalliğin devamıdır. Dolayısıyla mümkün olduğunca benzer saatlerde yemek, oyun, uyku süreci devam ettirilmeli. 
l Merak ettikleri her konuyu sorabileceklerini iletmek önemlidir. Fakat samimi olmak adına aşırı bilgi verip çocuğu terörize etmekten kaçınmak gerekir. Yaşına uygun açıklama yapıp sorduğu kadarını yanıtlamak yeterlidir.
l Duygularınızı paylaşabilir, ‘Böyle bir durum yaşandığı için ben de üzgünüm’ gibi. Böylece çocuk korku ve üzüntünün normal bir duygu olduğunu anlar. 
l Hissettiği duygulardan dolayı rencide etmemek gerekir. ‘Korkacak ne var’ demek yerine, ‘Seni bu denli rahatsız eden şey nedir? Bunu konuşmak, oyuna dökmek ister misin?’ demek çocukla iletişim yolunu açacaktır.

ONU SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN

l Çocuklar aynı soruları tekrar tekrar sorabilirler. Bu aslında çocuğun travmatik bilgiyi işlediğini ve duygu durumunu düzenlemeye çalıştığını, kendisini sakinleştirecek bir kanala ihtiyacı olduğu mesajını verir. Bıkmadan usanmadan yanıtlama ve açıklamak çocuğu rahatlatacaktır. 
l Bu süreçte çocuklara normalden biraz daha fazla sevgi göstermek, sarılmak, onu sevdiğinizi ve özlediğinizi belirtmek etkili olacaktır. Fakat bu süreçte aşırıya kaçmamak önemlidir. Zira bu sefer çocuk bir şeylerin anormal gittiğini düşünecektir.
l Eğer çocuğunuz çok kaygılı bir haldeyse, endişesini, duygu durumunu düzenlemekte güçlük yaşıyorsa, işlevselliğini kaybedecek bir duruma geldiyse, gerileme süreci başladıysa (alt ıslatma, gece kabusları, parmak emme, tırnak yeme, dikkat ve konsantrasyon sorunlarında artış, ani öfkelenme ve sakinleşme gibi) mutlaka uzman desteği almakta fayda vardır.