emin.demirezen@aksam.com.tr
Çağımızın en büyük sorunlarından biri sağlıklı bir iletişim kurabilmek. Her birimiz gerçekten de sağlıklı bir iletişim kurabiliyor muyuz? Ya da araştırmalar bu konu hakkında ne diyor? Bunların hepsini Prof. Dr. Üstün Dökmen’le konuştuk. Dökmen, “Yüz yüze iletişimin sıcaklığı, gözsel ve fiziksel temasın büyüsü azalmaya başladı” diyor.
Sosyal medya hayatımızda neleri değiştiriyor? Bu değişiklikler karşısında tavrımız ne olmalı?
Dünyadaki her şeyin, özellikle her bir teknolojik gelişmenin hem artıları hem eksileri vardır. Tıpta kullanılan yeni ilaçların, teşhis tekniklerinin, inanılmaz düzeydeki olumlu etkilerinin yanı sıra birtakım olumsuz yan etkileri de görülür. Benzer şekilde sosyal medya da insan yaşamına yepyeni, kaliteli ve çok renkli bir boyut katmıştır. Ancak tüm teknolojik gelişmeler gibi sosyal medya da insanın yaşam kalitesinden bir şeyler alıp götürmüştür. Bugün cep telefonumuzu elimize alıp dünyadaki bütün kütüphaneleri, müzeleri ziyaret edebiliyoruz, tarih boyunca insanlığın biriktirdiği bilgi denizinden yararlanabiliyoruz. Dünyanın dört bir yanından el sıkışmasak da dostlar edindik. Uzaklardaki yakınlarımızla görüntülü iletişim kurabiliyoruz. Alaaddin’in sihirli lambası artık gerçek olmuştur. (Ülkemize televizyon geldiğinde insanımızın “Zeki Müren de bizi görüyor mu?” sorusu bir zamanlar komikti ama artık Whatsapp’tan, Skype’tan konuştuğumuzda karşımızdaki kişi de bizi görüyor.) Artık uzak ülkelerden pek çok şeyi parmaklarımızla satın alabiliyoruz. Bütün bunlar harika. Ancak yüz yüze iletişimin sıcaklığı, gözsel ve fiziksel temasın büyüsü azalmaya başladı.
KİŞİLERLE BİR ARAYA GELMEK ÇOK ÖNEMLİ
Bununla ilgili araştırmalar var mı peki?
Lipton’un bu yıl yaptığı bir araştırmaya göre insanımızın yüzde 78’i sosyal medya kullanmaya başlayalı yüz yüze iletişimi azalttığını söylüyor. Yine bu araştırmaya göre araştırma anketini cevaplayan kişilerin “paylaşmak” sözünden anladıkları şey “sosyal medya paylaşımı”. Sosyal medyada elbette ki birtakım paylaşımlarda bulunabiliriz, uzaklardaki dostlarımızla kısmen empati kurabiliriz. Fakat yüz yüze iletişimde daha derin ve daha etkili empati kurmak, duygusal paylaşımda bulunmak mümkündür.
Günümüzde sizce internet gerekli mi?
Evet… Artık onlardan vazgeçemeyiz. Fakat yüz yüze, can cana, kalp kalbe, fincan fincana iletişimden de uzak durmamalıyız. Eskisi kadar yoğun olmasa da, sanal ortamın dışında, en azından ulaşabildiğimiz kişilerle zaman zaman bir araya gelmeliyiz.
Sağlıklı iletişim nasıl kurulur?
Sağlıklı iletişimle ilgili bir reçete veremeyiz. Ancak genel bir çerçeve olarak şunu söylemek isterim: Nasıl ki tek tip beslenme sağlıksızdır, gün içinde, hafta içinde soframızda farklı besin gruplarından besinler bulunmalıdır, benzeri durum iletişim tarzımız için de geçerlidir. Öncelikle iletişim yelpazemizin geniş olması gereklidir. Sürekli olarak internetten iletişim kurmak veya sadece telefonla konuşmak, tek tip beslenme gibi zaman içinde sıkıntılar yaratır. İletişim dağarcığımızda, internet de, telefon da, yüz yüze iletişim de bulunmalıdır. Dağarcığımızı zenginleştirmemiz gerekir. Hatta günümüzde artık eskimiş gözükse de bir yakınınıza mektup da yazabilmeliyiz. Dedelerimiz, ninelerimiz birbirlerine yazdıkları mektupların bir ucunu kibritle yakarlardı. Eski mektuplar saklanırdı, aşk saklanırdı. Büyüklerimiz aşk mektuplarını, bir ‘’ tuşuna basıp silmezlerdi.
Peki, yüz yüze iletişim nasıl olmalı?
Adı üstünde “yüz yüze” olmalı. İki kişi arasına bir ekran veya bir telefon ahizesi girmemeli. Yüz yüze konuşan kişilerin ara ara birbirlerinin gözlerine bakmaları, birbirlerini aktif dinlemeleri gerekir. Pasif dinleyici, televizyon ekranında haberleri izleyen bir kişi gibidir; sakin bir şekilde dinler. Aktif dinleyici ise sesiyle, mimikleriyle, beden duruşuyla karşısındaki kişiye onu dinlediğini hissettirir, onunla empati kurar.
Yüz yüze iletişimde süre dağılımı önemli mi?
Yüz yüze iletişimde iki taraf da yaklaşık eşit sürelerle konuşmalıdır, birbirinin sözünü kesmemelidir. Bu noktaya dikkat etmek çok önemli!
YÜZ YÜZE İLETİŞİM OLUMSUZ ETKİLENEBİLİR
İletişimin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İster duman, ister telefon, ister hiyeroglif, ister kitap... Her çağda iletişim teknolojisi kullanılmıştır. Gelecekte iletişim teknolojisi çok daha fazla gelişecektir. Yine her çağda çağa özgü kişilerarası iletişimler sergilenmiştir. Yüz yıl, hatta elli yıl önce babalar, dedeler çocuklarını torunlarını şımarmasınlar diye uyurken öperlerdi. (Oysa bu yanlış bir inançtı; çocuklar sevgiden ötürü şımarmazlar, tutarsız davranırsak ve sınır koyamazsak şımarırlar.) Günümüzde babaların çocuklarıyla daha yakından iletişim kurduklarını, onları öptüklerini, onlarla oyun oynadıklarını, onlara kitap okuduklarını görüyoruz. Geçmişin tabuları yıkılmıştır. Artık evli çiftler annelerinin babalarının yanında da el ele yürüyebiliyorlar. Kişilerarası iletişimin gelecekte de şimdiki özgür atmosferini sürdüreceğini tahmin ediyorum. Ancak iletişim teknolojisi, baş döndürücü gelişme grafiği ile muhtemelen gelecek kuşakların yüz yüze iletişimlerini bir miktar da olsun olumsuz yönde etkileyebilir.