‘Günde 60 bin midye satıyorum’

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

 

“Midye nereden yenir?” diye sorarsanız birçok kişi size aynı yeri gösterecektir. Yani Beşiktaş’ta bulunan Midyeci Ahmet’i… Önceleri küçük tepsilerde Beyoğlu’nda midye satan Midyeci Ahmet gönül verdiği işini büyüterek devam ediyor. Beşiktaş’ta küçük bir dükkânda 4 yıldır hizmet veren ve insanların sevgilisi olan Midyeci Ahmet’le hem bu başarı öyküsünü hem de midyelerin lezzetini konuştuk.

Midyeci Ahmet kimdir? Nasıl başladınız bu işe? Hikâyenizi sizden dinleyebilir miyiz?


8 yaşından beri midyecilik yapıyorum. Annem, babamdan öğrendim bu mesleği. Onlar da İzmir’de öğrenmişler… Sonradan İstanbul’a geldik. İlk başta midyeyi İstiklâl Caddesi’nde seyyar olarak tepside satıyordum. Bugüne dek caddenin her sokağında, her köşe başında satmışımdır. Bir süre sonra restoran gibi bir şeyde çalışmaya başladım. Daha sonra kendi yerimi açtım. Beşiktaş’ta da 4.yılım. İlk açmaya karar verdiğimde bunun bir benzeri yoktu. İnsanlar çok şaşırdı ama beğendiler. Zamanla da keyifli hale geldi. Sağ olsunlar hiç yalnız bırakmıyorlar. Dolu dolu günlerimizi geçiriyoruz.

İlk başladığınızda ne hayal ettiniz, şimdi ne buldunuz?

İnsanın hayatında hedefler her zaman büyür. Zaman geçtikçe hedeflerim de büyür hale geldi. Öncelikle iş yapsın, para kazanayım dedim. Şimdi iş yapıyor ama hiç hayal etmediğim kadar para kazanıyorum. Yani dünyada bir deniz mahsulünü bu kadar çok satan bir dükkân yoktur herhalde…

Günde ne kadar midye satıyorsunuz?

Günde 60 bin kadar midye satıyorum. Bunlar elbette çok güzel rakamlar ama şimdi önüme başka hedefler koydum.  

Nedir o?

Türkiye’de midyeyi herkese yedirmek istiyorum. Herkesin yiyebileceği bir hale getirmek için de çalışıyorum.  Markalaştıktan sonra tadı bozulan diğer yerler gibi olmak istemiyorum!

Bunun için neler yapacaksınız?

Şimdilik bunun eğitimi için güzel konseptler düşünüyorum. Midyenin nasıl yapıldığına ve sunulduğuna dair eğitimler vermeye hazırlanıyorum ki bu durum böyle olsun. İnsanlar ilerde “İşte bu Midyeci Ahmet’in midyesi” diyebilsinler. Umarım tutar! Türkiye’den sonra dünyaya yayılmak da hedeflerim arasında. Çünkü dünyadan ve Avrupa’dan bize hep bir şeyler geldi. Pizza, hamburger gibi… Biz bunları benimsedik, onların lezzetlerini yiyoruz. Neden onlarda bizim lezzetlerimizi yemesinler? Bunun için de dünyaya açılacağız. Hedefim çekirdek gibi dünyaya midye yedirmek! Biraz uçuk gibi ama mümkün olacağını göstereceğim diye düşünüyorum.

‘HER KESİMDEN İNSAN GELİYOR’

Müşteri konusuna gelirsek oldukça yoğun geçiriyorsunuz günlerinizi. Müşteri profiliniz ne durumda?

Her kesimden her insana biz midye satabiliyoruz. Nedeniyse çok ucuz olması. Tanesi 1 lira. Yani cebinde 1 lirası olan bir kişi bile gelip burada bu lezzeti tadabilir. Bir de tek şube de olsak sektördeki midye fiyatına yön verme gibi bir durumumuz var. Amacım kaliteli bir lezzeti uyguna satmaya çalışmak.

Midyeleri nereden temin ediyorsunuz?

Marmara Adası’nda bir midye çiftliğimiz var. Avrupa standartlarında… Denizi çok temiz. Burada güzel midyeler yetiştiriliyor.

Nasıl toplanıyorlar?

Yeni Zelanda’dan getirilmiş bir tesis aslında. İçinde her şey var. Bir robot gibi midyeyi halatlardan alıyor, süzüyor, salkım salkım midyeleri makineye döküyor. Küçük, yavru midyeleri tekrar geri dönüşüme kazandırıyor. Daha sonra tesise gidiyor. Tesiste 48 saat deniz suyunda dinlendiriliyor. Canlı bir şekilde soğuk deniz suyuyla bize ulaştırılıyor. Biz de bıçaklarla içini açıp, doldurup ve satıyoruz. Emeği fazla olan bir iş!

Peki, en iyi midye hangi denizden çıkıyor?

Ben yıllardır Karadeniz midyesi sattım. Akıntılı suda lezzetli bir midyeye sahipti. Fakat midye dalgalı bir suda zor şartlarda yetiştiği için lezzeti biraz zayıf kalıyor. Ama çiftlikte ferah bir ortamda rahatsız edilmeden yaşadıkları için bu lezzetine yansıyor. Dünyanın en lezzetli midyesi Yeni Zelanda’da ya da İspanya’da değil, bizim ülkemizde yetişiyor. Bunun yanında Türkiye’de midye çiftlikleri de artmaya başladı.

Usta, çırak ilişkisi var mı bu sektörde?

Evet, var. Ama profesyonel bir hale dökmemiz gerekiyor. Hem yapmayı hem de yemeği…

Yemeği derken?

Midye yemek zor bir iştir. Çoğu kişi midye açmada da çok başarısız! Yiyenlerin söylediklerine göre onları zorlayan tek şey midyeyi açma durumuymuş. Eğer bu bizim kültürümüzse, yemeği de o kadar çok seviyorsak o midyeyi rahat açabilmemiz gerek.