Göz görmeyi bilmezse...

ONUR AKBAŞ

 onurakbastde@gmail.com 

Yıllarını edebiyata ve edebiyat dergiciliğine adamış benim de yazılarımın ulusal bağlamda edebiyat dünyasına tanınmasına vesile olan iki isimden biridir Şeref AKBABA. Bir telefon görüşmemizde bana mealen şunları söylemişti: “Sinema üzerine bir edebiyatçının etüdü yoksa ortaya konulan her şey sadece kuru bir gazetecilikten ibaret kalır.” Bunu şöyle açmak istiyorum dizi, sinema, tiyatro gibi görsel niteliği ön planda olan sanatlar her şeyden önce metne ve kurguya dayanır. Bu bağlamda metin bilim yahut kurgu kuramlarına dair söz söylenmeden sadece somut teknikler etrafında yapılacak tahliller iç görüden yoksun betimlemeden ibarettir denilebilir. 

BİR BAŞKA AÇIDAN UFAK TEFEK CİNAYETLER

Bazı görüşlere kaynak ve bağlam itibari ile katılmasam da ortaya konuluşundaki samimiyet ve orijinallik, bilinmeyi hak ediyorsa bilir ve bildiririm. Yukarıdaki tespitlerimizi de doğrulayacak nitelikte, Star TV’de ekrana gelen “Ufak Tefek Cinayetler” dizisi ile ilgili kurgu alanında hem yaratıcı hem de eleştirmen olarak ilginç bir eleştirisi var sevgili Gülce Başer’in. Şöyle diyor “Bir Ceset, Bir Söz” romanının yazarı: “Yüzleştirme kültürünün (edebiyat, sinema, vb.) bir tehlikesi vardır: Meşrulaştırma. Kapitalizmin kültür eleştirilerinde sık sık vurgulandı bu. Mesela, Ufak Tefek Cinayetler gibi diziler, ahlaksızlığı sıradanlaştırır. Riyakârlık, yalan, üçkâğıtçılık, yüz kızartıcı ayıp veya suç olmaktan çıkıp, birer olanağı dönüşmeye başlar. Gitgide cinayet bile meşrulaşabilir mi dizideki gibi? Bilemem. Bildiğim şu: bende meşrulaşmıyor. Bir etkili yüzleşme türü arıyorum metinlerime.” Bu da bir fikir.

PEKİ, SİLAHLI KUVVETLERİN İMAJI NE OLACAK?

CNN Türk’te Hande Fırat’ın sunduğu 31.05.18 tarihli “Seçim Özel” programında 28 Şubat’ta atılan subayların çoğunun (iddiaya göre yüzde seksen gibi) FETÖCÜ olduğu dile getirildi. O yıllarda siyaset kurumunda tabanda etkin olan siyasiler TSK’yı din düşmanı olarak ilan etmekle meşguldü. Hani demişler ya: “Paramı çalan kadı, kimi kime şikayet edeyim.” (Aslında böyle dememişler de ben yumuşatarak söyledim.)