Başak Bıçakçı
basakbicak@gmail.com
Hollywood yıldızlarıyla dolu bir kadroyu önemsiz kılacak derecedeki güçlü hikâyesi ve görselliğiyle Kızıl Tepe, muazzam bir gotik korku filmi… Yazar olma hayaliyle yanıp tutuşan Amerikalı Edith Cushing’in (Mia Wasikowska), Avrupa’dan gelen sıra dışı ve gizemli bir adamla tanışmasıyla değişen hayatını konu alan Kızıl Tepe, 20. yüzyıl New York’undan, İngiltere’nin ücra köşelerine, gotik malikânelerine uzanan bir hikâyeyi kapsıyor. Geçmişin hayaletleriyle mücadele ederken, ani bir kararla evlendiği İngiliz asilzadesi Thomas Sharpe (Tom Hiddleston) ve kardeşi Lucille (Jessica Chastain) ile birlikte ürkütücü bir malikâneye yerleşen Edith, bu kez kil madeninin kırmızıya boyadığı bir tepenin hayaletleriyle yüzleşmek zorunda kalıyor.
KAN kırmızı...
70’lerin korku filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu İngiliz aktör Peter Cushing’e atıfla, ana karakterini isimlendiren Del Toro, filmini aynı zamanda V. C. Andrews’un meşhur Çatı romanına benzer bir öykünün üzerine kuruyor. Kızıl Tepe’de yer alan gotik mimari ürünü muhteşem Allerdale Hale’dan, anne ve babalarının eski kıyafetlerini giyen Sharpe kardeşlerin kostüm detaylarına kadar her açıdan büyüleyen bir film ortaya koyan yönetmen, öyküsünün karanlık ve kanlı geçmişini kil madeninin kan kırmızı rengiyle destekliyor.
Heba edilen film…
Johnny Depp, Benedict Cumberbatch, Joel Edgerton ve Dakota Johnson gibi isimleriyle haftanın merak uyandıran bir diğer yapımı ise Kara Düzen… 1970’lerden itibaren Amerika’da nam salan, 90’larda ise FBI’ın en çok arananlar listesinde üstlerde yer alan James Whitey Bulger’ın yaşam öyküsünden yola çıkan film, küçük ölçekli bir örgüt liderinin, FBI muhbirliği sayesinde yörenin en güçlü mafya babalarından biri haline gelmesini konu alıyor. Ancak Kara Düzen, FBI’dan, siyasi güç odaklarına kadar dönemin önemli isimlerinin yer aldığı müthiş biyografik hikâyesine ve güçlü kadrosuna rağmen, elindeki kozları iyi kullanamayan bir film. Özellikle Johnny Depp’in, Whitey Bulger’a benzetilme durumu öylesine abartılmış ki, Depp aşırı makyaj yüzünden adeta kuklaya dönüştürülmüş. Ünlü oyuncunun performansını etkileyecek derecede yapay duran makyajın yanında, kötü oyuncu yönetimiyle harika bir kadro adeta heba edilmiş. Bunları görmezden gelerek filmi izlemeye devam etseniz de detaylara boğulan bir anlatım biçimi, seyircinin dikkatini filmin üzerinde tutmasına engel oluyor; üstüne üstlük sıkılmanıza da yol açıyor.