Geçmişten günümüze Piyalepaşa

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Bir kaptan-ı derya tarafından kurulan, zamanında çiçeklerin bahçesi olarak bilinen bir semt Piyalepaşa... Gökhan Akçura’nın kaleminden çıkan ‘Geçmişten Günümüze Piyalepaşa’ kitabı yoktan var edilmiş bu semtin taşıdığı tarihsel mirası gözler önüne seriyor.  

ÇİNİLERİYLE DE ÜNLÜ

Piyalepaşa, İstanbul'un en eski semtlerinden biri ve önemli bir tarihi geçmişi var. Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Piyalepaşa tarafından kurulmuş. Orada yaptırılan cami ve külliye etrafında gelişen bir semt burası. Piyalepaşa Camii, Mimar Sinan'ın ilginç eserlerinden biri. İlginç mimarisi ve çinileriyle de ünlü. Öte yandan semtin kurulduğu 16. yüzyılda İstanbul’da büyüleyici bir şehir. Avrupa'nın en büyük metropolü. Casusların kol gezdiği, Evliya Çelebi'nin anlatımıyla "omuz omuzu sökmez olmuş" bir insan denizinden oluşan, capcanlı bir varlık. Öykümüzün merkezinde yer alan Piyale Paşa'nın kendi öyküsü de ilgi çekici. Balkanlardan gelen bir devşirme, Osmanlı'nın en yüksek kademelerinde görev alan, padişahın damadı olan bir devlet adamı.

SEMTİN TARİHİNİ KİMSE İNCELEMEMİŞ

Bölgeye adını veren Piyale Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim dönemlerinde kaptan paşalık yapmış, ikinci vezirliğe kadar yükselmiş bir devlet adamı. Böyle önemli mevki ve başarıları olan biri olmasına rağmen hakkında çok da veri yoktu, keza semtin tarihini ise kimse incelememişti. Hal böyle olunca kolları sıvadık ve geniş çaplı bir araştırma yaptık. Geçmişi 500 yıl öncesine dayanan Piyalepaşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın “Kasımpaşa’yı mamur etmeleri” konusunda verdiği emir üzerine Piyale Paşa’nın Kasımpaşa’nın arka taraflarında adını verdiği bir cami, tekke ve medrese yaptırmasıyla kurulmaya başlıyor. Bir yüzyıl kadar sonra bu olayı anlatan Evliya Çelebi şöyle yazıyor: “Sonunda bu camiye çok cemaat peyda etmek için eski tersane bogˆazından denizi kesip denizi oraya götürdü. Böylece Haliç’in iki tarafı bagˆlı bahçeli, kat kat evler olunca caminin etrafı mamur olup cemaati kalabalıklas¸tı. Piyale Pas¸a’nın ölümünden sonra Haliç temizlenmeyerek yagˆmur selinin çer çöpünden Haliç dolup pereme kayıkların girip çıkması mümkün olmayınca herkes evini ileriye yaptı.” Bölgenin bundan sonraki dönemlerde pek gelişmediği görülüyor. Mahalle olarak genişlemesi ancak 20. yüzyılda oluyor. 

EKSİK BİLGİLER DE VAR

Bizim çalışmamıza kadar cami ve külliye hakkında birçok inceleme olmasına karşın, semt hakkında pek bir veri yoktu.

Bazı eksik ya da yanlış bilgiler de var. Örneğin Piyale Paşa Camii'nin yanında yer alan paşanın türbesinde 13 mezar var, bunlardan biri elbette Piyale Paşa'nın. Ama diğerlerinde kimlerin yattığı henüz aydınlanmış değil. Birinin paşanın eşine ait olduğu düşünülüyor. Ama eşi yani 2. Selim’in eşi Gevherhan Sultan,  babasının türbesinde yatıyor.  Bu durumda, sanduka ilk eşine ait olabilir. Bu durum biraz karışık. Daha da ilginci, Piyale Paşa'nın hemen yanında kimin yattığıydı. 1937'deki bir gazete haberinden öğrendiğimize göre buraya o yıl eski bir kaptanın, Yusuf’un naaşı naklediliyor...

500 YILLIK BİR YOLCULUK

Serginin Küratörü 
Damla Özlüer: 
Piyalepaşa Semt Tarihi Projesi, İstanbul'un geçmişi çok iyi bilinmeyen bir semtinin yüzlerce yıl geriye uzanan hikâyesini yazma fırsatıydı. Sergide, Piyalepaşa semtinin ve kurucusu Piyale Paşa'nın hikâyesi kadar çeşitli dönemlerden tanıklıkları izleyebilecek, İstanbul'un en eski haritalarından bir kısmının orijinallerini göreceksiniz. Bu sergiyi gezerken sizlere Akdeniz'in korsanları, Mimar Sinan'ın benzersiz dehası ve çiçek bahçelerinin kokuları eşlik edecek. Piyalepaşa'nın tarihini anlatacak olan sergide, bir ‘tarih anlatımından’ daha fazlası olması için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Sergi, girildiği andan itibaren ziyaretçilerini dönemin karakterleriyle karşılaştıracak, ilk adımından itibaren İstanbul'da 500 yıllık bir yolculuğa davet edecek şekilde tasarlandı.