Geçmişine tek hakaret eden nesil biziz!

Bu yıl padişah 2. Abdülhamid'in vefatının 100. yılı. Dolayısıyla bu yıl “Abdülhamid yılı” ilan edildi ve birçok etkinliklerle Abdülhamid anılıyor. Çok kısa süre önce 2. Abdülhamid'in Türbesi ziyarete açıldı. Biz de, türbeyle yakından ilgilenerek açılışına katkıda bulunan ve cismen de Abdülhamid'e çok benzeyen 4. kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ile konuştuk.

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

2. Abdülhamid ile akrabalık bağınız nedir ve Kızıl Sultan denilirken şimdi değer verilen bir Abdülhamid çıkıyor karşımıza,  Sultan Abdülhamid’in torunu olmak nasıl bir duygu?

Sultan Abdülhamid’in 4. kuşak torunuyum. Oğlu Selim Efendi, onun oğlu Abdülkerim, onun çocukları Dündar Efendi amcam, babam Harun Efendi,  babamla, amcam üçüncü kuşak, ben de dördüncü kuşak oluyorum. Sürgünden sonra ilk doğan şehzadeyim. Fatih doğumluyum. Okul ve iş hayatımız hep burada devam etti. Dedemizle alakalı,   sürgüne gidenler babalarımıza,  babalarımız da bize anlattı. Dedemiz Abdülhamit ile alakalı 33 sene, ne diziye, ne sinemaya,  ne de bir kitaba, sığdıramayacağımız ama  elimizden geldiği kadar, ömrümüzün yettiği kadar sırayla, kitapların içine, sinemada yapacağımız projelere bunları aktaracağız. Dedem Sultan Abdülhamid kendi zamanında ve şartlarında temsil ettiği padişahlık makamının hakkını eda edebilmek uğruna, elinden gelen gayreti kendisine çizilen kader doğrultusunda icra etti. Geride bizler kaldık. Osmanlı hanedanından olduğumuz söylendi. İlk önce çocuk dimağımızda bunun ne anlama geldiğini anlayamadık. Zaman geçti öğrendik. Hâlâ da öğrenmeye devam ediyoruz. Öğrendikçe omuzlarımıza koca bir tarihin ağır yükü yüklendi. Her insan gibi bizimde yaratılıştan gelen ayrı ayrı özelliklerimiz, duygularımız, fikirlerimiz vardı. Ama zaman değişmişti. Bizlerin ataları olan Osmanlı hanedanının, milletimizin yüreğinde bıraktığı muhabbetin hâlâ devam ettiğini gördük, sevindik, gururlandık… Sorumluluğumuz daha da arttı.

‘Sen vatan haininin torunusun’ diyen bir öğretmenle okul hayatım başladı. Sonraki zamanlarımda benim soyadımı dahi bilmeyen bazı tarih öğretmenlerim ‹Sen tarihten ne anlarsın› diyerek çocuk yüreğimi burktular. Ama hiçbir zaman onlara karşı ne sözlerimde ne hareketlerimde edebi aşan bir tavır takınmadım. Çünkü bize öğretilen ilk şey, insanlara karşı hüsn-ü muaşeret (güzel geçim) ile davranmaktı. Bir şekilde okul hayatımıza devam ettik.Kimdi dedem Sultan Abdülhamid Hân? Neden onu sevenler kadar, sevmeyenlerde var? Onun hakkında anlatılanlardan hangisi ne kadar doğruydu? Bütün bu sorular beni tarihsel bir kimliği olan Padişah Sultan 2. Abdülhamid’den önce dedem Abdülhamid’i tanımak arayışına yöneltti. Araştırdım, okudum, ailemden dinlediklerimi bir araya getirdim ve kendimce bir neticeye vardım. Hatta bununla ilgili olarak Dedem Abdülhamid diye bir kitap dahi yazdım. Bugün geriye dönüp baktığımda dedem için söylenen nice iftiradan sonra hakikatlerin gün yüzüne çıkması elbette ki bizleri çok mutlu etmektedir. Hakikatlerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi huyu vardır.

BU SADECE BENİM GEÇMİŞİM DEĞİL

Eskiden düşmanlık yapılıyordu şimdi Abdülhamid sevgisi başladı, siz ne düşünüyorsunuz?

20-25 sene öncesine kadar dedemle alakalı birçok iftiralar atıldı, hala atılmaya devam ediyor.  Onların cahilliğine veriyorum. Kimisinin de kuyruk acıları var.  

Üzülüyor musunuz

Tabi niye üzülmeyeyim, sonuçta bu sadece benim geçmişim değil, hepimizin geçmişi, genel anlamda baktığınızda dünyada kendi geçmişine tek hakaret eden nesil biziz. Acı ama gerçek. Kiminin Türk olduğuna inanmıyorum yani geçmişe hakaret eden bizden değildir, ben öyle düşünüyorum. 

Sultan Abdülhamid’in Türbesi’nin açılışına katıldınız, düşünceleriniz nelerdir?

Orası, esas itibari ile Sultan II. Mahmud Türbesi’dir. içerisinde Sultan Mahmud’un dışında Sultan Abdülaziz, Sultan Abdülhamid olmak üzere 19 hanedan üyesi bulunmaktadır. Türbe, Türkiye’nin geçmiş dönemlerinin hikayesine benzer haldeydi. Maalesef birçok tarihi eser gibi ihmal edilmişti. Restorasyon sırasında İmparator 3. Napolyon’un hediyesi 2 saat, bir aylık bakımın ardından çalışır hale getirildi, Kraliçe I. Victoria’nın hediyesi avize onarıldı ve kurşun kaplamalar yenilendi. Özgün tuğla döşemesi ortaya çıkarıldı. Bunlar tarihimize kültürümüze sahip çıkmak anlamında çok önemli işler. Emeği geçen herkesi başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere tebrik ediyorum. 

DEDEMİ CANAVARLAŞTIRDILAR

Sultan Abdülhamid ile ilgili bilinmeyenler var mı?

İsmâil Hami Dânişmend diyor ki: “Târihte tahrif edilmiş bir çok şahsiyetler vardır: Bâzılarının kahramanlaştırılmasına mukabil, bâzıları da canavarlaştırılmıştır. Dedem Abdülhamîd, ikinci zümredendir. 2. Abdülhamid saltanatı boyunca muhalifleri tarafından yabancı memleketlerde ve hal’inden sonra düşmanları tarafından, Türkiye’de yazılmış eserlerde,  mübalağalarla yalnız kusurlarından bahsedilmiş ve iftiralar atılarak kanlı ve korkunç bir tip hâline getirilmiştir.

Miras davası ile ilgili gelişmeler ne durumda?

Dedem Abdülhamid’in 7 bin 756 tapu kaydından oluşan miras davasında, yaklaşık 100 hissedarın paylarına düşen miktarın bilirkişi vasıtasıyla hesaplanmasına karar verildi. Mahkeme, dosyaya sunulan bazı mirasçılık belgelerinin sahte olup olmadığının tespiti için savcılığa suç duyurusunda bulundu. 

SOY AĞACIMA BAKMAYA GEREK YOK

Nüfus Genel Müdürlüğü bildiğiniz gibi kişilerin soyağacı sayfalarını kullanıma açtı ve herkes buraya hücum etti. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

Soyağacı öğrenme sistemi, 1832 yılına kadar olan alt üst soy bilgisini veriyor. Keşke daha eskiye kadar gidebilseydi diye düşünüyorum. Avrupa’da evlilikler kilise defterlerine kaydedildiği için hemen herkesin soyu geriye doğru çok daha eskiye gidilerek öğrenilebiliyor. Ama iyi bir hizmet olduğunu söyleyebilirim. Bu çalışmayı yaptıklarından ötürü çok teşekkür ediyoruz hakikaten çok başarılı oldu. Sanal alemde o kadar çok teklif aldım “siz de soy ağacınızı çekip bize gönderseniz” dediler. o yüzden biz de babamızı, dedemizi kısa bilgiler de olsa bunları anlatan paylaşımlar yaptık.

Siz baktınız mı?

Yok ben kendim bakmadım.

Ben de sizin ailenizdenim diyen oldu mu?

Diyenler vardı zaten, Trabzon’da birisi var,  soyadı Osmanoğlu, bana diyor ki “Amcaoğlu nasılsın? İyi misin? Benim de soyadım Osmanoğlu, ben de hanedan torunuyum” . Bende, “biz kandan, siz candan, torunusunuz” dedim.

Soyağacı olayından sonra çıkan oldu mu?

Evet halen geliyor,  insanlar soruyor, biz falanca aşirete dayanıyoruz, Kayı Boyu aşiretinden geliyoruz, sizinle de bağımız var, tam yakın olmasa da böyle bir bağımız var diyenler oluyor.